“Tel Aviv'den Tahran'a: Netanyahu'nun Siyasetini Haritaya Yazmak”
12 Haziran gecesi, İsrail’in İran’a yönelik geniş çaplı hava saldırılarıyla sarsıldı dünya. İran’ın İsfahan, Tebriz, Tahran gibi şehirlerinde art arda patlamalar yaşandı; Natanz Nükleer Tesisi, askeri üsler ve füze karargahları hedef alındı. Resmî açıklamalar hâlâ sınırlı, ama gelen bilgiler Ortadoğu'da yeni bir gerilim perdesinin açıldığını gösteriyor.
Peki, bu saldırının arkasındaki gerçek nedir?
İsrail’in bu tür operasyonlara yönelmesinin temelinde, İran’ın nükleer programına duyduğu varoluşsal tehdit algısı yatıyor. Son olarak Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (UAEA) raporunda, İran’ın uranyumu %60 saflığa kadar zenginleştirdiği belirtilmişti. Bu seviye, nükleer silah yapımı için eşik niteliğinde. İşte bu nedenle, İsrail Başbakanı Netanyahu bu saldırıları “önleyici savunma” kapsamında meşrulaştırmaya çalışıyor. Ancak saldırının zamanlaması, hedefi ve siyasi bağlamı farklı bir tabloyu da ortaya koyuyor.
🔍 Saldırının Detayları:
- İsfahan/Natanz: İran devlet televizyonu, Natanz Nükleer Tesisi çevresinde patlamalar yaşandığını ve dumanların yükseldiğini duyurdu. Netanyahu saldırının nükleer zenginleştirme laboratuvarlarını ve bu alanda çalışan bilim insanlarını hedef aldığını belirtti.
- Askeri Hedefler: Tebriz ve çevresinde füze sistemleri ve hava savunma merkezleri vuruldu. Said Abad ve Emand’daki kışlalar da hedefler arasında.
- Can Kayıpları:
- Tahran’da nükleer bilimciler Muhammed Mehdi Tehrançi ve Feridun Abbasi’nin de aralarında olduğu 5 kişi hayatını kaybetti, 20 kişi yaralandı.
- Tebriz: 2 ölü, 6 yaralı.
- Kasrı Şirin: 1 ölü, 31 yaralı.
- İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami’nin öldüğü yönünde henüz teyit edilmemiş iddialar bulunuyor.
- Ekonomik Etki: Küresel petrol fiyatları %7'den fazla artarak son 5 ayın zirvesine çıktı.
- Hava Sahaları Kapandı: İran ve Irak hava sahalarını geçici olarak kapattı. Uçuşlar iptal edildi.
- Karşılık: İran’dan 100'den fazla İHA ile İsrail’e misilleme yapıldığı ve Hamaney’in “sert karşılık” açıklaması dikkat çekti.
🎯 Siyasi Okuma: Güvenlik mi, İktidar mı?
Bu gelişmeler, sadece bölgesel güvenliği değil, İsrail iç siyasetini de ilgilendiren bir stratejinin uzantısıdır. Binyamin Netanyahu, uzun süredir yolsuzluk suçlamalarıyla yargılanan ve aşırı sağla zorlukla yürüyen bir koalisyonu sürükleyen bir lider. Gazze savaşı onun için adeta bir “siyasi oksijen” sağlamıştı. Şimdi İran saldırısıyla bu oksijen tüpünü büyütmeye çalışıyor.
Ancak bunu bir gazeteci yorumu olarak belirtmeliyim:
İsrail-İran arasında topyekûn bir savaş çıkma ihtimali düşüktür. Çünkü her iki ülkenin de uzun vadeli bir savaşı kaldıracak ekonomik, sosyal ve diplomatik gücü yoktur. Özellikle İsrail, artık yalnızlaşmış, içeride savaş yorgunu bir topluma sahip ve esasen ABD’nin koşullu desteğiyle ayakta duran yorgun bir devlettir. Netanyahu, bu gerçeği perdelemek için dış tehdit algısını tırmandırmakta; “güvenlik” üzerinden siyasal varlığını tahkim etmeye çalışmaktadır.
Koalisyonundaki aşırı sağın Gazze’de “tam zafer” ve İran’a karşı “sert duruş” talepleri, Netanyahu’yu böylesi radikal adımlar atmaya zorluyor. Ancak halkın asıl gündemi artık değişmeye başladı:
Rehineler neden hâlâ dönmedi? Savaş ne zaman bitecek? Uluslararası toplumun tepkisi neden bu kadar sert?
⏳ Sis Perdesi Kalkarsa…
Tel Aviv’in Tahran’a yönelttiği füzeler sadece gökyüzünü değil, İsrail’in siyasal iklimini de şekillendiriyor. Fakat sis dağılırsa, liderliklerin gerçek niyetleri de açığa çıkar. Ve şu unutulmamalı:
Hiçbir strateji, gerçek barışın ve adaletin yerini tutmaz.
Yorumlar
Kalan Karakter: