Ardahanlı Gürsel Tekin: Cesaret mi, Çelişki mi?
Ardahan’dan çıkan her siyasetçi, memleketinde ayrı bir dikkatle izlenir. Gürsel Tekin de bu isimlerden biri. Uzun yıllardır siyasetin içinde olan Tekin’in, İstanbul CHP İl Başkanlığı çevresinde yaşanan kayyum tartışmalarındaki tavrı, özellikle hemşehrileri tarafından “cesur” ya da “dik duran” bir tavır olarak yorumlanabilir. Ancak dikkatle bakıldığında, bu söylemler ile sahadaki gerçeklik arasında ciddi çelişkiler var.
Tekin’in “Kayyum değil, çağrı heyetiyiz” sözü, aslında kelime oyunundan öteye geçemiyor. Çünkü halk için önemli olan, kavramların süslenmiş hali değil, günlük yaşamına yansıyan sonuçlardır. Bugün ekonomi daralırken, internetin kısıtlandığı günler yaşanırken, demokratik alanlar daraltılırken, siyasetçinin görevi sadece kendi özgüvenini sergilemek değildir. Halk, çözüm ve net duruş görmek ister.
Ardahanlı kimliğiyle övünen Tekin’in bu duruşunu, memleketinde birçok kişi gururla izliyor olabilir. Ancak mesele, bireysel cesaret gösterisi değil, ortak akıl ve tutarlılık meselesidir. Çünkü Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, siyasi kahramanlık hikâyeleri değil, halkın nefesini açacak çözümler üretmektir.
Bugün Gürsel Tekin’in söylemleri, CHP tabanında bile soru işaretleri yaratıyorsa, burada bir sorun vardır. Özgüven, halkın sorunlarına çözüm üretebildiğinde anlamlıdır. Aksi takdirde, sadece siyaset sahnesinde gerilimi artıran bir unsur olmaktan öteye gidemez.
Sonuç olarak; Ardahanlı bir siyasetçi olarak Gürsel Tekin’in cesareti tartışılmaz. Ama mesele cesaret değil, cesaretin nereye yöneldiğidir. Eğer bu cesaret, halkın demokrasi talebine ve ekonomik sıkıntılarına çözüm arayışına yönelmezse, geriye sadece “çelişkili söylemler” kalır.
Yorumlar
Kalan Karakter: