Olay tam bir rezalet ve skandal niteliğinde olmakla beraber, bunların yanında birçok soruyu ve sorunu da beraberinde getirmekte...
İlk başta şu soruyu sormak gerekiyor: Altıeylül Belediyesi’nin direk dansı oyuncuları uzaydan mı geldi, yabancı uyruklu mu? Yoksa Türk vatandaşı mı?
Eğer Türk vatandaşı ise bu kişiler Millî Eğitim Bakanlığımızın ön gördüğü eğitim ve öğretim müfredatına uygun yetişmemişler mi?
Millî Eğitim Bakanlığımızın müfredatına uygun eğitim ve öğretim gören bireylerinin ne işi olur bu tarz müstehcen bir dans gösterisi ile? Yoksa Millî Eğitim Bakanlığımızın eğitim ve öğretim programında aksak giden, eksik kalan ya da bazı çevrelerce ihlal edilen birtakım olumsuzluklar mı söz konusu?
Yoksa Millî Eğitim Bakanlığı zaten direk dansına veya bale dansına karşı değil mi ya da daha ötesi bizatihi destekliyor mu?
Eğer karşı değilse bu en üst perdeden gösterilen tepki de “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” dedirten cinsinden olmuş olmuyor mu?
ÜLKESİNDE İLK KEZ DANS GÖSTERİSİ YAPTIRAN FRANSA KRALLIĞI’NA KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN’IN YAZMIŞ OLDUĞU MEKTUP
“Ben ki, kırk sekiz krallığın hakanı Sultan Süleyman Han’ım. Sefirimden aldığım habere göre, memleketinizde dans namı altında kadın-erkek birbirine sarılmak suretiyle, alâmele-innas (herkesin gözü önünde) icra-i lağviyyat (faydasız işler) işlenmekte olduğu mesmuu şahanem olmuştur (işitmişimdir). ... İş bu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali muvacehesinde name-i hümayunum yed’inize (elinize) vusulünden (ulaşmasından) itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat ordu-yu hümayunumla gelip men’e muktedirim.”
ÜLKEMİZDE "DİREK DANSI” VE "BALE" YASAK MI?
Yooo hiç değil. Örneğin; meşhur arama motoruna "direk dansı kursları” yazdığınız zaman birçok "Pole Dance" kursları dökülüyor, üstelik "MEB onaylı sertifika” dahi veriyorlar...
Kurslardan bazıları şu şekilde sertifika veriyormuş:
“Eğitimlerimizin tamamında sertifika vermekteyiz.
4 - 5 Yaş Bale Kursu, 6 - 12 Yaş Seviyeli Bale Temel Eğitimi, 13 - 18 Yaş İleri Seviye Bale Kursu için MEB onaylı sertifika; Pole Dance Kursu, Pilates Kursları, Zumba Kursu, Yoga Kursu, Capoeira Kursu, Jimnastik Kursu, Stretching Kursu, Barre Fitness Kursu gibi sportif dans kurslarımız için kurum onaylı katılım sertifikası veriyoruz...”
Neymişşşş, neymişşşş?
"MEB onaylı sertifika” imiş...
"T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde, Devlet Opera ve Balesi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda 23 Nisan etkinliklerini dans gösterisi olarak ilk kez (2017) geçtiğimiz yıl gerçekleştiren Devlet Opera ve Balesi, bu yıl da 190 çocuk dansçının sahnede yer alacağı görkemli bir kutlamaya tanıklık edecek.”
Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Bu çocuklar "bale” dansını herhalde burka ile veya tesettürlü olarak yapmadı değil mi?
İlkokul ve ortaokul çağında kız ve erkek öğrenciler "bale" dansını, "bale" kıyafetleri ile yapıyor ve bu öğrencilerin öğretmenleri, okul müdürleri, il ve ilçe müdürleri, anne ve babaları bu çocukların "bale" dansı gösterisini büyük ilgi ve coşku ile izleyip elleri patlayıncaya kadar alkışlıyor ve çocukların bu becerileri ile büyük sevinç ve gurur duyuyorlar ve hatta yetkililerce ödüller, plaketler veriliyor bu öğrencilere, değil mi? Haliyle dansta yetenekli bu öğrenciler, "bale" dansında gösterdikleri yetenekleri ve performansları ile öğretmenlerinden ve müdürlerinden görmüş oldukları destek ve takdir ile anne ve babalarının göstermiş olduğu sevinçleri eşliğinde büyük başarılı bir iş yaptıklarını düşünüyorlar...
Çocukları küçükken nasıl yetiştirirseniz, "yani ne ekerseniz", büyüdüklerinde de toplum olarak “onu biçersiniz”...
Bu eğitimde çok doğal bir süreç…
İlkokul ve ortaokulda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliklerinde "bale" kıyafetleri ile "bale" dansı yapan kız ve erkek öğrencilerin, yetişkin birer birey oldukları zaman 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarında yine "direk" dansı kıyafetleri ile "direk" dansı ile kutlama yapmaları kadar doğal bir şey olamaz değil mi?
Ne âlâ memleket! Öğrenci iken "bale" kıyafetleri ile "bale" dansı yapan öğrencileri, öğretmenleri ve müdürleri alkış-ödül gırla yüreklendirsin, yetişkin oldukları zaman "direk" dansını "direk" dansı kıyafetleri ile yapanlara "tu kaka" muamelesi…
İşin en başından bu yana yanlış giden bir şeyler var sanki...
Ha! “Hoca Hanım, siz ‘direk’ dansına veya ‘bale’ dansına karşı mısınız?” diye soracak olursanız...
Dans kavramını, İslam dini ve Müslümanlık ilkeleri ile ele alırsanız evet, elbette karşı olmak gerekir...
Yok eğer, bu işi Laiklik, çağdaşlık, medeniyet ve bilimsellik bakış açısıyla ele alıyorsak hayır, elbette karşı değilim...
İşte sorunun tam da "bam teli” burası...
Ortada ikincirlikli bir yaklaşım söz konusu; işine gelince "direk" dansına veryansın et, işine gelince ilköğretim çağındaki öğrencileri “bale" dansına teşvik et, “MEB onaylı sertifika” ver...
Ya Kanuni Sultan Süleyman Han gibi olmak gerekiyor, yok olamıyorsak, o zaman da geriye bir tek şey kalıyor; bir öyle bir böyle olmamak…
Ne karga ne ördek, geriye kaldı elimizde bir topal ördek...
Ya tüm bu dansları Kanuni Sultan Süleyman Han gibi, gavur icadı olarak görecek ve tümden yasaklayacağız, sözde değil gerçekten bir Mü’min gibi, Allah'ın (C.C.) emrettiği şekilde yaşayacağız ya da işimize gelmeyince mal bulmuş mağribiler gibi veryansın etmeyeceğiz...
Şunu hiçbir zaman unutmayalım; çocukken “bale” yapan çocukların büyüdüğü zaman "direk dansı” yapması çok normaldir.
Madem müstehcen görüntülerden çocuklar rahatsız oluyor, o zaman "bale" kıyafetleri tesettürlü olsun. Olacak iş mi?
ALTIEYLÜL BELEDİYESİ’NİN DÜZENLEDİĞİ "DİREK" DANSI GÖSTERİSİNE KİMLER, NE TEPKİ GÖSTERMİŞ?
Balıkesir Valiliği’nin kamuoyuna yapmış olduğu açıklama ise şu şekilde:
"23.04.2025 tarihinde ilimiz Altıeylül ilçesinde bulunan Asuva Park'ta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlama programı kapsamında gerçekleştirildiği belirtilen ve bazı sosyal medya hesaplarında paylaşılan gösterinin Altıeylül Belediyesi tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlama programı kapsamında yapıldığı anlaşılmıştır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm dünya çocuklarına armağan ettiği bu anlamlı gün münasebetiyle, Altıeylül Belediyesi tarafından yapılan bu etkinlikte, çocuklarımızın da bulunduğu bir ortamda toplumumuzun genel ahlaki değerleri ile bağdaşmayan böyle bir gösterinin yapılması kabul edilemez. Valiliğimiz tarafından konuyla ilgili İçişleri Bakanlığımızdan müfettiş talep edilmiştir.”
BAKANLIK, DERHAL MÜFETTİŞ GÖREVLENDİRDİ
İçişleri Bakanlığınca Balıkesir'de Altıeylül Belediyesi’nin 23 Nisan gösterisindeki görüntüleri için Mülkiye Müfettişi görevlendirildi.
BALIKESİR MİLLETVEKİLLİ SAYIN BELGİN UYGUR’UN TEPKİSİ
Genel Başkan Yardımcısı Belgin Uygur, yaptığı açıklamalarda şu ifadelere yer verdi:
“23 Nisan’da çocukların önüne direk dansı çıkarmak ne akılla ne izanla ne de bu millete dair herhangi bir değerle bağdaştırılabilir. Bu rezalet, … Altıeylül Belediyesi’nin ne belediyecilikten ne kamu sorumluluğundan ne de toplumsal ahlaktan nasibini aldığını açıkça ortaya koymuştur. Yol yapamaz, su getiremez, çöp toplayamazlar. Ama iş sapkınlığı meşrulaştırmaya gelince en önde onlar. Bu millet belediyecilik diye seçtiklerinin neye dönüştüğünü ibretle izlemektedir. Evlatlarımızın gözlerinin içine bakarak yapılan bu ahlak dışı gösterilerinin hesabı elbette sorulacaktır. Biz, milletin değerlerini ayaklar atlına alan bu zihniyeti not ettik. Milletimiz de not ediyor.”
BALIKESİR'DE TORPİLLİ MAKAM HIRSIZLIĞI YAPANLAR TOPLUMSAL AHLAKTAN NE KADAR NASİBİNİ ALMIŞ ACABA?
Balıkesir ili, Karesi ilçesine bağlı "Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi"nde kadrolu matematik öğretmeni iken, 2022 yılında doktoralı bir bilim kadını olarak Millî Eğitim Bakanlığımızın düzenlemiş olduğu "EKYS" yani Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme sınavına girdim ve hem yazılı sınavı hem de mülakatı kazandım diye, torpilci ve mobbingci makam hırsızları adeta çıldırdı...
Kim bu torpilci mobbingci makam hırsızlığı yapan kişiler?
Dönemin Millî Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer,
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Sayın Mustafa Otrar,
Dönemin Balıkesir Valisi Sayın Hasan Şıldak,
Karesi Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş,
Dönemin Balıkesir İl Millî Eğitim Müdürü Ali Tatlı,
Dönemin Balıkesir İl Millî Eğitim Atama şube müdürleri,
Karesi İlçe Millî Eğitim Müdürü Sayın Sami Günnü,
Bilsem Müdürü Turgut Kıvanç,
Ali Hikmet Paşa Ortaokulu Müdürü Yüksel Kocaşahan ve Müdür Yardımcısı Sabit Güven (Bez futbol topu saldırısından ilk kademe sorumlu kişiler)…
Bir akademisyen bilim kadını öğretmenine akıl almaz şekilde bu torpilci ve mobbingci makam hırsızları, insanlık dışı suça varacak bir şekilde hem mobbing uygulamışlar hem de son derece yüksek perdeden şiddet göstermişlerdir.
Şiddetin dozu o kadar dehşet verici bir boyuta ulaşmıştır ki; makamlarının vermiş olduğu kudreti kullanarak, hiç de olmaması gereken bir şekilde, geçen sene görev yaptığım okuldaki bir öğrenciyi de bu kirli kumpaslarına alet ederek futbol topu ile enseme hızla atış yapması suretiyle saldırmasına ve omurilik zedelenmesi ile şah damarı hasarına varacak boyutta yaralanmama sebep olmuşlardır.
Yine akıl almaz şekilde şahsıma fetövari kumpaslar kurmaya çalışmışlardır.
Hem makam ve kariyer hakkımı elimden almakla kalmamışlar, tamamen devlet memurluğumu elimden almaya kalkışacak şekilde fetövari kumpaslar kurmuşlar, her bakımdan baskı ve zorlamalara maruz bırakmışlardır.
SÜRGÜN GİTMİŞ OLDUĞUM BALIKESİR KARESİ İLÇESİ ALİ HİKMET PAŞA ORTAOKULU’NDA BEZ FUTBOL TOPU SALDIRISINA UĞRADIM
Şahsıma ne zaman bez futbol topu saldırısı gerçekleştiriliyor, burası çok önemli: Bilsem’den mesnetsiz ve somut delile dayanmaksızın atılmam nedeniyle "Balıkesir İdare Mahkemesi’ne" dava açtığım zaman…
Bez futbol topu saldırısının zamanlaması çok manidar…
Daha nice mobbing ve torpil davası açacaktım ki, "bez futbol topu saldırısı" düzenlendi...
Bir yıldan fazla süredir sağlık sorunlarım ile uğraştığımdan dolayı, torpil ve mobbing davalarını ne yazık ki hâlâ açamadım...
Hem liyakat sahibi bilim kadını öğretmeninin makam ve kariyer hakkını gasp ediyorlar, hem hukuki olarak hakkını ve hukukunu yasal kanallardan aramasının önünü türlü çirkinliklerle kapatıyorlar. Tam bir fetövari iş...
Şahsıma gerçekleştirilen bez futbol topu saldırısını tüm süreci ve detayları ile analiz ettiğimde, büyük bir şüphe ile söylüyorum ki, şahsıma yönelik son derece organize bir suikast girişiminde bulunulmuş ve canıma kastedilmeye çalışılmış olduğunu büyük bir şüphe ile düşünüyorum...
Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda maruz kaldığım bez futbol topu saldırısı, tam "şah" damarıma ve ensemde "omurilik soğanı"nın çok yakınına isabet edecek şekilde yapılmıştır.
Şah damarı, malumunuz üzere, beyin ve vücut arasındaki kan akışının merkezi iken; omurilik soğanı da denge merkezidir ve her ikisi de hayati organ kapsamındadır.
Ve şahsıma yönelik bez futbol topu saldırısından önce okul bahçesindeki Okul Müdürü "Yüksel Kocaşahan" tarafından bilerek isteyerek ve kasti olarak tüm güvenlik tedbirleri ortadan kaldırılmıştır... Açık seçik bir şekilde söylüyorum ki, Okul Müdürü Yüksel Kocaşahan, bahçede görevli iki nöbetçi öğretmenin de görev yerlerinde bulunmaması da dahil, tüm güvenlik tedbirlerini ortadan kaldırarak şahsıma suikast girişimi için uygun bir zemin hazırlamıştır...
Kendisinin bir kamu zararına daha yol açmaması bakımından, olası bir vukuatının daha oluşmaması için ivedilikle görevinden el çektirilerek tutuklu olarak yargılanmasını Sayın Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığına geçen yaz vermiş olduğum şikâyet dilekçem ile de talep ettiğimi buradan da ifade etmek istiyorum.
Her ne kadar konuyla ilgili soruşturma izni ve akabinde olası yargılanma izni, Karesi Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş’ın “soruşturma izni vermemiş olması” nedeniyle Mahkemede reddedilmiş olsa da bu elim ve vahim olayı, sorumluluk bilincimle, mağdur bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığımı belirtmek isterim.
Zira başka bir liyakat sahibi kadın öğretmene aynı şekilde bir suikast planması yapabilecek kapasiteye sahipler...
Olay günü bahçede görevli iki nöbetçi öğretmen, bilerek isteyerek ve kasti olarak olay sırasında (dersimin o gün başlama saatinden hemen önceki tenefüs) nöbet yerlerinden çekilmişlerdir.
Ve olaydan sonra yaralanmış olmama rağmen, yine bilerek isteyerek ve kasti olarak ambulansı, okula yaklaşık 40 dakika gecikmeli olarak çağırmıştır.
Kendisi oldukça sinsi ve yüksek tehlike arz eden bir okul müdürüdür. Sayın Millî Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin Beyefendi’ye bizzat buradan da çağrıda bulunuyorum; lütfen Sayın Bakanım, Millî Eğitim Bakanımız olarak gereğini yapınız, sizden istirhamım bu.
Torpilci mobbingci makam hırsızlarının amaçlarının şahsıma kalıcı olarak hasar verip felç kalmama veya daha da ötesi şahsımı öldürmeye yönelik bir saldırı girişimi olduğunu kuvvetli bir şüphe ile düşünüyorum...
Hiçbir diyaloğumun olmadığı ve dersine dahi girmediğim bir öğrencinin arkamdan dolaşarak yakın mesafeden bez futbol topunu ensemi hedefleyerek atması nedeniyle, o dönem 7. sınıfa giden bu öğrencinin torpilci mobbingci makam hırsızları tarafından yönlendirilmiş olduğunu ve suça sürüklendiğini kuvvetli bir şüphe ile düşünüyorum.
Olayla ilgili geçen yaz ayağa kalkabildiğim ilk fırsatta Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum.
Fakat Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığının olayla ilgili Soruşturma istemine karşın; Karesi Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş "Soruşturma izni verilmemiştir" diye yazılı cevap vererek olayın örtbas edilmesi kararı aldırmıştır…
Neden Karesi Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş, soruşturma izni vermiyor?
Sorumluluk alanı kapsamında, mesai saatinde ciddi yaralanmış olan bir personeli varken, olayın aydınlanması için elzem olan bürokratik kararı vermiyor? Bizzat kendisi torpilci, mobbingci ve kumpasçı makam hırsızları arasında ya da onları kolluyor olmasın?
Gerektiğinde yargılanması gerekenlerin “yargıya izin verme makamında” olmaları çok acı bir durum olarak gözler önüne seriliyor ve adalet mekanizmasını her türlü erkten “bağımsız” olması gerekirken derinden sarsan bu paradoksu tarihe not düşmek adına gazeteme köşe yazısı olarak yazıyorum.
KADIN ÖĞRETMENE MOBBİNG ÜZERİNE MOBBİNG, YALAN İFTİRA ÜZERİNE SÜRGÜN, ARKASINDAN SALDIRI
Altıeylül Belediye Başkanlığı’nın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliklerinde "direk" dansı gösterisi için İçişleri Bakanlığı, Mülkiye Müfettişi görevlendiriyor acel tecel, iyi, hoş da...
SAYIN İÇİŞLERİ BAKANIMIZ, SİZİN GÖZÜNÜZDE KADIN BİLİM ÖĞRETMENİNİN "DİREK" DANSI KADAR VEYA BİR SİNEK KADAR DEĞERİ YOK MU?
Bir kadın bilim öğretmeni olarak saldırıya uğrayalı bir yıldan fazla zaman geçmiş. Yüce Devletimizin kendi personeline reva gördüğü muamele bu mudur; yaralama veya öldürme kastıyla yapılan saldırının örtbas edilmesi mi?
Halen saldırı öncesindeki sağlığıma tam olarak kavuşamadım, belki bir ömür boyu da asla kavuşamacağım, belli değil. Çünkü bu vahim saldırı veya suikastin şahsıma nasıl bir hasar verdiği halen tam olarak ortaya çıkmış değil.
Sürekli olarak hastane hastane, doktor doktor koşturuyorum, sürekli tetkikler ve tahliller yaptırılıyor mecburen ve peş peşe fizik tedavi görüyorum...
Ve saldırıya uğrayıp sağlığımdan edilmem yetmezmiş gibi bir de bez futbol topu saldırısından sonra hakkımda çeşit çeşit nedenler öne sürülerek sürekli olarak soruşturma açılıyor...
Olayda ihmali veya kastı olanlar halen makamda, keyiflerine bakıyorlar ve torpilli makam hırsızlığına son hızla devam ediyorlar. Değişen hiçbir şey maalesef yok, korkarım ki Balıkesir'e liyakat asla gelmeyecek...
2022 yılından bu yana Balıkesir'de torpilli makam hırsızlığında değişen hiçbir şey yok...
Şahsım gibi liyakat sahibi, doktoralı bilim öğretmenlerini mobbing ve yalan iftirlar ile kadrolu olarak görev yaptıkları okuldan kovuyorlar, “torpil” adı altında devletin makamlarına yerleşip haram zıkkım maaşlarını almaya devam ederek pis pis sırıta sırıta dalga geçerek gülmeye devam ediyorlar...
Ve sözde bilim ve bilimsellik adına sosyal medya hesaplarından boy boy fotoğraf paylaşmaya devam ediyorlar...
Bilsem öğretmeni olmayan birini, Bilsem’e müdür yardımcısı yaparak mı bilimsel çalışma yapıyorsunuz?
Yoksa bu da LOST dizisindeki gibi, “Bakalım içinde zerre kadar bilimsellik olmayan işleri bilim olarak, bilimle uzaktan yakından alakası olmayan kişilere mal edip milletimize yutturabilir miyiz?” konulu dev bir sosyal laboratuvar çalışması mı?
Doktoralı matematik bilim öğretmenini, hiçbir somut delilleri yokken "Bilsem’den" kovarak bilim ve bilimsellik çalışması yapıyorlar:))) Hey Allah’ım ya Rabbim!
Bez futbol topu saldırısından sonra Türk Milleti Adına Karar veren Mahkemelerimiz "Beden eğitimi dersine hazırlık" diyerek kesin karar veriyor ve Danıştay’a gitmemin yolunu da kapatıyor.
Bir Mahkeme’nin böyle komik bir gerekçe ile karar verdiğini ilk defa duyuyorum.
Bir kere, Millî Eğitim Bakanlığı’nın müfredatında “Beden eğitimine hazırlık tenefüsü/dersi” diye bir kavram yok...
Kaldı ki, saldırı gerçekleştiren öğrencinin üzerinde beden eğitimi kıyafeti de yoktu, takım elbise vardı.
Kaldı ki, girecek olduğu o dersi, beden eğitimi dersi de değildi.
Kaldı ki, bir sonraki dersi de beden eğitimi dersi değil idi...
Sayın Mahkemelerimiz neye göre kesin karar vererek üst mahkeme yolunu kapatmış, onu da hiç anlamış değilim...
Diyelim ki, öğrencinin beden eğitimi dersi olsun. Beden eğitimi dersi varsa "ders zili" çalmış, beden eğitimi öğretmeni neden ve niçin öğrencilerinin ve görevinin başında değildi?
Bu mantıkla hareket edecek olursak, Mahkeme’de duruşma olacağı zaman, duruşmaya hazırlık yapılırken, Avukat veya Sayın Hâkim ya da Sayın Savcılar’ın kafalarına duruşma dosyası mı atılıyor ki, bir kadın bilim öğretmeninin kafasına ‘beden eğitimi dersi var’ diye bir öğrenci tarafından bez futbol topu saldırısı düzenleniyor? Hayatın normal akışı böyle olmuş olsa ders verecek sağlam öğretmen bulunabilir mi? Böyle traji komik gerekçe nasıl olur, akıl alacak gibi değil…
Mahkeme olarak Kesin Karar vermeden önce olayın mağduru olan şahsımdan bilgi ve belge talep etmiş olsaydınız, size yıllık ders programını belge olarak sunar, olayın beden eğitimi dersi ile hiç mi hiç alakası olmadığını kesin bir şekilde belgesi ile ispatlardım...
BEZ FUTBOL TOPU SALDIRISINDAN SONRA BALIKESİR VALİSİ SAYIN İSMAİL USTAOĞLU, ŞAHSIMA HEM “SORUŞTURMA” HEM KÖY OKULUNA “SÜRGÜN” KARARI VERİYOR
Bez futbol topu saldırısından sonra eğitimci gazeteci bir köşe yazarı olarak "Millî Eğitim Bakanlığında Liyakat Şehidi Olmaya Hazırım" köşe yazımı yayınlıyorum.
Her ne hikmetse, iki tane öğrenci velisi şahsımı şipşak "Cimer"e şikâyet ediyor, “Meryem öğretmen çok rapor kullanıyor” diye…
Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır cinsinden bir soruşturma açılıyor acel tecel… Kime? Bez futbol topu saldırısından yaralanmış olan kadın bilim öğretmenine.
“Sen neden gebermedin, hâlâ gazete köşe yazısı yazıyorsun?” soruşturması herhalde...
Gazete köşe yazılarımdan ne denli rahatsızlık duyduklarının çok açık seçik bir örneği...
Bez futbol topu saldırısından dolayı okul bahçesinde şehit olsaydım, sanırım torpilci mobbingci makam hırsızları zil takıp oynayacaklar, lokma döktürüp pilav dağıtacaklardı. Balıkesir, liyakat sahibi bilim kadın öğretmeninden kurtuldu diye...
“Bilime ve bilimselliğe ölüm, yaşasın torpilli makam hırsızlığı” sloganları atacaklardı herhalde…
Çok şükür ölmedim. Öldürmeyen Allah öldürmüyor. Hevesleri kursaklarında kaldı bin şükür...
Balıkesir Valisi Sayın İsmail Ustaoğlu, "şahsıma" acel tecel ikinci sürgün kararını veriyor ve mevcut görevlendirmemi iptal ederek köy okuluna görevlendirmemi çıkarıyor (sonrasında bu görevlendirilmeyi de iptal ediyor).
BALIKESİR VALİSİ SAYIN İSMAİL USTAOĞLU "DİREK" DANSI NEDENİ İLE YAPMIŞ OLDUĞUNUZ BASIN AÇIKLAMASI GİBİ ŞAHSINIZA YÖNELİK İDDİALAR İLE İLGİLİ NEDEN VE NİÇİN HİÇBİR BASIN AÇIKLAMASI YAPMIYORSUNUZ?
Madem Balıkesir ili, Karesi ilçesinde torpilli makam hırsızlığı yok, madem kadın öğretmene yönelik mobbing yok, madem kadın öğretmene yönelik fetövari kumpaslar yok, madem şahsıma yönelik yalan ve iftiralar ile Bilsem’den kovulma yok, madem Balıkesir İl Millî Eğitim Müdürlüğü yöneticilik atama "münhal" listelerinden Bilsem’de açık bulunan müdür yardımcılığı kadroları bilerek isteyerek ve kasti olarak saklanmadı, madem şahsıma yapılan öldürmeye yönelik "bez futbol topu saldırısı" bir kaza idi…
Madem Bilsem Müdürü Turgut Kıvanç, yöneticilik yapmak için kendisine teslim etmiş olduğum "dört" adet müdür yardımcısı olma talep dilekçemin "üç" tanesini yırtıp çöpe atmadı...
Madem Bilsem müdürü Turgut Kıvanç, dönemin Balıkesir Valisi Sayın Hasan Şıldak Beyefendi’nin tercih yetkisini engellemedi...
Madem tam sınav üstü korona döneminde korona olduğum halde, devam eden komplikasyonlar nedeni ile uzman doktorun muayenesi sonucu şahsıma istirahat raporu uygun görüldü diye, Sayın Karesi Kaymakamımız ilçede ilk ve tek öğretmen olarak şahsımı sırf yönetici olmayayım diye hakkımda kurulan kumpaslara bir yenisini ekleyerek sağlık kuruluna sevk etmedi...
Valilik makamı olarak ve Balıkesir Valisi Sayın İsmail Ustaoğlu olarak "direk" dansı ile ilgili yapmış olduğunuz basın açıklaması gibi bir basın açıklaması yapın ve Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda uğramış olduğum bez futbol topu saldırısının "Kamera görüntülerini" basın ile paylaşın ve şahsımı yalancı ve iftiracı olarak ilan edin ve hakkımda soruşturma açın, sizden bizzat Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kadın öğretmeni olarak bunu talep ediyorum.
Devlet memuru onuru rencide edilmiş bir personeliniz olarak Sizden istirhamım Sayın Valim, buyrun, yapın...
Eğer şahsım haksızsa verilecek tüm cezalara canı gönülden razıyım...
Eğer ki, iddialarım karşısında basın açıklaması yapamıyorsanız ve bez futbol topu saldırısı ile ilgili kamera görüntülerini basın ile paylaşamıyorsanız, buradan Sayın Cumhurbaşkanımız’a bir çağrıda bulunmak istiyorum; Balıkesir'de torpilci mobbingci makam hırsızları "liyakat sahibi" kadın öğretmeni öldürmek ve susturmak istiyorlar, başıma yeni bir olay daha getirilmeden gereğini yapmanızı talep ediyorum.
Aksi halde, başıma gelecek olası bir kaza süsü verilecek olan herhangi bir saldırıdan dolayı, bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız’ın da en üst Amirimiz olarak sorumlu olacağını ve ahirette kendisinden hakkımı almak üzere bekleyeceğimi buradan belirtmek istiyorum...
Ha! Bu çağrıdan sonra gereği, ilgili makamlar veya Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından yapılır mı? Hiç sanmıyorum.
Şahsım hakkımda köşe yazılarımdan dolayı bir soruşturma daha açılır, yine yeni bir sürgün veya ceza vermeye kalkışırlar veya başıma türlü türlü el altından fetövari kumpaslar hazırlanır ya da başıma “kaza” adı altında yeni bir saldırı daha gelebilir...
“Cesedimi bile bulamayacaklarmış” ya…
Eğitimci gazeteci köşe yazarı olduğum halde, köşe yazılarımı dahi mobbing aracı olarak görmeye ve soruşturmalar açmaya devam ediyorlar...
GELELİM SAYIN BELGİN UYGUR HANIMEFENDİ’NİN AÇIKLAMALARINA
Sayın Belgin Uygun Hanımefendi "direk" dansı ile ilgili açıklamalarında şu ifadeleri kullanıyor: “23 Nisan’da çocukların önüne direk dansı çıkarmak ne akılla ne izanla ne de bu millete dair herhangi bir değerle bağdaştırılabilir.”
Peki Sayın Belgin Uygur Hanımefendi…
2022 yılında Millî Eğitim Bakanlığımızın düzenlemiş olduğu EKYS yazılı sınavını ve mülakatını kazanmış bir doktoralı bilim öğretmenini, dönem ortasında, sırf torpilli makam hırsızlığı yapmak adına, herhangi bir somut delile dayanmaksızın, püfürükten, alakasız ve göstermelik bir şekilde yalan ve iftiralarla dolu bir soruşturma raporuna istinaden Bilsem’den kovmak, üstelik daha soruşturma "sübuta" ermeden, hangi akılla ve izanla açıklanabilir?
BİLSEM ÖĞRENCİLERİNİN GELECEĞİ VE ADALET DUYGUSU YOK EDİLDİ
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Sayın Mustafa Otrar'ın keyfi bir imzası ile Bilsem’den kovuldum.
Sayın Mustafa Otrar Beyefendi'ye verilen yetkiye bakar mısınız? Maşallah, Kanuni Sultan Süleyman Han yetkisi gibi...
Sınavla kazanmış olduğum Bilsem öğretmenliğinden bir imza ile herhangi bir somut delil olmaksızın çat diye kovuyor, yerime torpilli makam hırsızını oturtuyor...
Sayın Mustafa Otrar böyle yaptığına göre, kendisinin torpil ve torpilciler ile nasıl bir münasebeti var, zihin karıştırıyor doğrusu… Millî Eğitim Genel Müdürlüğünde liyakati ön planda tutuyor olsaydı, liyakat sahibi bilim kadın öğretmenini herhalde Bilsem’den çat diye kovmazdı...
Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi’nde "Bilsem Tübitak proje öğrencilerinin ödül paralarına göz diken öğretmen” olarak manşetlerde yer alan öğretmen halen aynı okulda, o kovulmadı mesela, demek şahsımın kovulması kadar elzem bir mesele değil bu… Ve aynı manşette adı geçen Bilsem Müdürü Turgut Kıvanç, Altıeylül Bilsem'de halen Bilsem müdürü, o da kovulmadı. Skandala rağmen kendisinin gözbebeği bir kurumda asaleten müdürlük yapması hiçbir yetkilimize rahatsızlık vermiyor maşallah!
Lütfen Sayın Belgin Uygur Hanımefendi, Millî Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin Beyefendi’ye bizzat iletirseniz sevinirim; "Turgut Kıvanç torpilci, mobbingci, kumpasçı, yalancı, iftiracı, Bilsem öğrencilerinin ödül paralarına göz dikmiş bir Tübitak dolandırıcısı Bilsem müdürü müdür (mahkemelere belgelerini teslim ettim, dilerseniz oradan müdahil olarak talep edebilirsiniz) ve halen nasıl Bilsem müdürü olarak görev yapmaktadır?” Sayın Bakanımız Yusuf Tekin Beyefendi’nin değerli velilerimizin ve kıymetli öğrencilerimizin zihnini meşgul eden bu konuda bir basın açıklaması yapmasını, bana ulaşıp bilgi almaya çalışan tüm öğrenci ve velilerim adına, bir eğitimci gazeteci köşe yazarı olarak talep ediyorum. İletirseniz sevinirim.
Böyle birinin halen bir Bilsem’de, asaleten atanmış bir Bilsem müdürü olarak görev yapması hangi akıl ve izanla açıklanabiliyor?
O zaman buyrun, kamuoyuna bir açıklama daha yapın bu konu ile ilgili, herkes aydınlanmış olsun, Sayın Belgin Uygur Hanımefendi...
İl Millî Eğitim Müfettişi Ahmet Kahvecioğlu, "şahsıma yönelik" olarak soruşturma esnasında ifademi değiştirmem yönünde baskı, mobbing ve zorbalık yaptı, İl Millî Eğitim Müdürlüğü’ne polis çağırmak zorunda kaldım ve bunun sonucunda da son derece yanlı ve taraflı, hiç de adil olmayan, “ceza verileceği en başından belli olan” bir soruşturma raporu hazırladı.
Kendisi de ödül olarak Balıkesir İl Millî Eğitim Teftiş Kurulu Başkanı olmuş…
Yorumsuz.
Son olarak…
"Direk" dansı ahlaksızlık rezalet de…
TORPİLLİ MAKAM HIRSIZLIĞI, AHLAKSIZLIK VE REZALET DEĞİL Mİ?
Torpilli makam hırsızlığı, onur duyulacak ve toplum tarafından üst düzey kabul görecek bir eylem midir?
Hangi torpilli makam hırsızlığı, toplumsal ahlak ile bağdaşıyor, Sayın Belgin Uygur Hanımefendi?
Ve gözlerini makam hırsı bürümüş "yamyamlık" derecesine varan torpilci mobbingcilerin, bir bilim kadın öğretmenine yaşattıkları bunca zorbalığı, zulmü ve adaletsizliği öğrencilerime nasıl ve şekilde izah edeceksiniz?
Asıl, ilkokul ve ortaokul öğrencilerim şahsıma yapılan bunca adaletsizliği maalesef zihinlerine not etti...
Öğrencilerimin adalete olan güven duygusunu bu torpilci mobbingci makam hırsızları öldürdü ve halen de öldürmeye devam ediyor...
Şu an 78 yaşındaki "Babam" zamanında kalp krizi geçirdiği halde, İstanbul'da olası bir anjiyo olmasına refakat edebilmem için Balıkesir Karesi Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş Beyefendi sadece (bir) gün izin verdi (mazeret izni), bunu bir günde nasıl başarabileceksem? Aynı gün içinde babamla İstanbul’daki doktoruna gidip geri dönüp görevime de ertesi gün devam etmek durumunda kaldım. Babam bunun üzerine bir daha kalp krizi geçirdi, hastaneye zor yetiştirdim.
Sadece şahsıma değil ne yazık ki, 80’e merdiven dayamış babama dahi suikast düzenlenmiştir. Ne için? Torpilli makam hırsızlığı için...
Torpilleri batsın!!
Sayın Belgin Uygur Hanımefendi, bunu hangi akıl ve izan ile açıklayabileceksiniz?
Sayın Belgin Uygur Hanımefendi, köşe yazılarımdan "üç" yıldan bu yana haberiniz olduğunu biliyorum.
Haberiniz olduğu halde, sessiz kalmanızı ve kadın bilim öğretmenine uygulanan şiddet, ayrımcılık ve mobbinglere göz yummanızı hangi akıl ve izanla açıklayabileceksiniz?
Sayın Belgin Uygur Hanımefendi, asıl büyük resim ne biliyor musunuz? 23 yıllık liyakat sahibi kadın bilim öğretmeni olarak ve eğitimci gazeteci köşe yazarı olarak bizzat Size ben söyleyeyim; torpilci mobbingci makam hırsızları Balıkesirli öğrencilerin adalet duygusunu öldürdü...
Tüm öğrencilerim ve hatta tüm "Bilsem" öğrencilerim, şahsıma yapılan haksızlığın, adaletsizliğin ve torpilli makam hırsızlığının farkında...
Birçok öğrencim gazete köşe yazılarımı satır satır okuyor...
Ve bu adaletsizliğin tüm sorumluları halen devletin makamlarında... Buna da maalesef şahit olmaya devam ediyorlar…
Belgin Uygur Hanımefendi, buyrun, akıl ve izan ile kamuoyuna açıklayın lütfen, bekliyorum...
Saygılarımla.
Yorumlar
Kalan Karakter: