Değişim sadece konuşarak değil cesaretle yaşanır, diye satırlarıma başlamak istiyorum. Bu yazımda Ardahan’da gerçekleştirilen CHP seçimleri ve birazda Türkiye siyasetine değinmek istiyorum. Öncelikle genel Türkiye siyasetinden başlamak istiyorum. Gerçek değişimler yeni kadrolarla başlar, Türkiye’de herkes gençleşme diye nara atar ama bence mesele yaştan öte zihinsel tazeliktir. Bizler bunları siyasette aynı yüzleri farklı partilerde tekrar tekrar karşımıza çıkmasıyla görüyoruz. Burada toplumun da bu değişim kültürünü öğrenmesi gerek, bu kısım atlanır ama önemlidir.
-Siyasetçiler toplumu değil, toplum siyasetçileri yansıtır. Bizde seçmen çoğu zaman yeniyi değil tanıdık olanı tercih eder. Bu da değişim talebinin yüzeyde kalmasına yol açar. Gerçek değişim ,halkın şunu fark etmesiyle mümkün olur. Değişim sadece liderin değil benimde sorumluluğumdur. Yani vatandaşın
.Bilinçli oy kullanması
.Sorgulayici olması
.Siyasi hafızasını taze tutması gerekir, aksi halde değişim, seçim sabah umut, akşamı hayal kırkılığı olur.
Türkiyede siyaset birazda biz ve onlar çizgisinde yürüdüğü için,değişim ihanet gibi algılanıyor. şöyleki ; Muhavazakar biri çevreyi savunabilir ya da solcu biri ekonomide girişimciliği destekleyebilir.yani ilkesel duruşu koruyup yöntemlerde yenilik yaratmak –modern siyaset birazda budur.Değişim inançları terk etmek değil ;onları çağın gerçekleriyle yeniden yorumlamaktır.Peki her kuşak yeni bir lider,yeni bir parti umuduyla uyanıyor değişim hep konuşuluyor ama tamamlanmıyor.Bu topraklarda değişim bir eylem değil bir beklentiye dönüşmüş durumda, Siyasetçiler değişmekten söz ederken koltuklarını, vatandaşlar ise düzenin değişmesini isterken alışkanlıklarını koruyor.işte bu çelişkiyi iyi anlamamız gerekiyor.toplum değişimi arzular ama ondan da korkar da. Çünkü değişim konfor alanını sarsar. Yani tanıdık düzenin güveni, bilinmeyenin belirsizliğinden daha caziptir. Bu yüzden sandıkta değişi talep eden halk,oy verirken tanıdık yüzlere dönme eğilimindedir. Ardahan’da olduğu gibi Türkiye’de de CHP değişim söylemini yeniliyor ama sorun bu değişimin neyi kapsadığıdır.
. Yüzlerin değişmesini mi kastediyor, yoksa siyasi kültürün, liderlik tarzının ve örgüt yapısının değişmesi mi?
.Son kurultayda Özgür Özel’in seçilmesi bir yenilenme görüntüsü yarattı ancak kadroların büyük bir bölümü aynı siyasi gelenekten geliyor. Bu nedenle birçok seçmen nezdinde değişim biçimsel ama özde sınırlı olarak algılanıyor. Tabii bu değişimlerin bir de toplumsal karşılık bulması da önemli.
-CHP nin değişim çağırısı toplumun değişim talebiyle ne kadar örtüşüyor?
.Gençler, emekçiler, kadınlar, kırsal seçmen gibi gruplar hala partide temsiliyet sorunu yaşıyor.
.Parti, merkez-şehirli bir dil kullanmaya devam ettikçe, Anadolu’nun derinliklerinde karşılık bulmakta zorlanıyor. Yani değişim, tabanın değil çoğunlukla elit kesimlerin arasında konuşulan bir şey olarak kalıyor.
Ardahan CHP seçimleri de değişim mesajı verildi. Yunus Dündar seçim sonrası birlik ve dayanışma vurgusu yaptı. Bu Ardahan teşkilatı için taze bir enerji olabilir. İl başkanlığı seçimi 93 delegenin katılımıyla oluşmuş ve aradaki fark sadece 5 oy. Bu tepede teşkilat içinde hala ayrılık, rekabet veya görüş farklılığı olabileceğini de gösteriyor. Yeni başkan açısından teşkilatını birleştirmek büyük bir görev. Yenilikçi adımların atılması büyük bir avantaj sağlayacaktır, en son yapılan genel seçimleri az bir farkla kazanması DEM parti ile yapılan ittifakı da eklersek kazanılan seçim sonuçlarına göre halen CHP açısından risk teşkil etmektedir. Haliyle yapılan değişim CHP ye ne kadar güç kattığını ilerleyen dönemler de göreceğiz.
Sonuç:
Gerçek ve kalıcı bir değişim siyasi cesaret, toplumsal olgunluk ve kültürel esneklik ister. Değişim geçmişi reddetmek değil, onu yeniden adlandırmaktır .Bu topraklar, hem Mevlana’nın hoşgörüsünü hem de Namık Kemal’in hürriyetini taşıyabilir. Ve bence Türkiye’nin Ardahan’nın asıl ihtiyacı yeni bir parti değil, yeni bir karakterdir. Cesur, dürüst, sabırlı bir karakter. Çünkü değişim bir gece de olmaz ama bir kuşak inanırsa kalıcı olur. Değişim, sadece iktidarın değil, insanın içsel devrimidir. Toplum kendine dürüst olduğu gün, siyasette samimi olur, ve yaşam biçimine yansır.
Saygılarımla,
Yorumlar
Kalan Karakter: