Kura Nehri’nin yönünü değiştirecek olan proje için başlatılan hukuki mücadele, Ardahan’ın ileri gelenlerinin beceriksizliği nedeniyle fiyaskoyla sonuçlandı. Ardahan İli, Kültür ve Dayanışma Derneği, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne açtığı davayı kaybedince, kararı temyiz etmek için Danıştay İlgili Daire Başkanlığına sunulmak üzere, kararın bozulması hususunda itirazda bulundu.
Kura Nehri davası ile ilgili gelişmeleri, Ardahan İli, Sosyal Kültür ve Dayanışma Derneği adına görevlendirilen Emekli Baş komiser Cevdet Şentürk takip ediyordu. Ancak, Danıştay İlgili Daire Başkanlığına sunulan itiraz dilekçesi ret edilmesi Ardahan kamuoyunda şok etkisi yarattı.
SİYASİ LOBİDEN ÖZEL İLGİ BEKLENMELİ
İspir’de ispirlileri, Artvin Hopa’da Hopalıların, Rize’de Rizelilerin doğaya karşı gösterdikleri duyarlılığı Ardahanlılar olarak göstermek zorundayız diyen Kura Nehri gönüllüsü ve Ardahan sevdalısı Cevdet Şentürk: “ Kura bizimdir bizim kalacaktır, Rize’li kadın biz bir yaralı ayıya benzeriz menfaatlerimiz söz konusu olunca saldırırız demişti. Bizde yaralı bir Kartal’a benzeriz, menfaatlerimiz söz konusu olunca sert bir şekilde parçalarız. Şu an durum bunu gösteriyor, Kura için özellikle siyasi lobinin harekete geçmesini ve özel duyarlılık göstermesini istiyoruz” dedi.
KURA’NIN 4’DE 3’Ü ELDEN GİTTİ!
Kura Nehri ile ilgili davamız 13. Daire’nin 2013/1915 Esas Sıra Kayıtlı Ankara 12. İdare Mahkemesinin 2011/2027 Esas 31/.12.2012 Tarih ve 2012/20876 kara Sayılı Temyiz dosyası ile irtibatlıdır. Bu dosya, ilk önce Ulgar Tekin Şentürk ve Ardahan İli Kültür ve Dayanışma Derneği adına yetkili kılınan Cevdet Şentürk tarafından yürütmeyi durdurma davası açılarak aleyhimize cereyan eden ve Kura Nehri’nin Beşikkaya Deresinden bir tünel açılarak Karadeniz’deki HES’leri beslemek amacıyla mevcut suyumuzun 4’te 3’nü Karadeniz’e can suyu niteliğinde 4’te 1’ni de Ardahan ovasına bırakılacak.
YAŞANAN DURUMA SERT TEPKİ GÖSTEREN ŞENTÜRK, SÖZLERİNİ ŞÖYLE SÜRDÜRDÜ:
“Kura Nehri, iyisiyle kötüsüyle Allah’ın bir lütfü olarak Ardahan halkına verilmiştir. Eğer Elektrik üretilecekse halen yapımı devam eden Beşlikkaya barajı dahil toplam 5 baraj bu sudan yararlanabilir. O zaman Milli gelirimiz artar ve doğa katliamına gerek kalmaz. Bununla ilgili İstanbul’daki Ardahanlılar, Kartal Meydanı’nda toplanarak Kura’nın Karadeniz’e akıtılma projesine karşı gelmek için eylem yaparak yetkileri uyarmıştık. Daha sonra Temsili bir cenaze namazı kılarak temsili tabutumuzu Sahte İmam Mustafa Küpeli görüntüleriyle tabutu denize atmıştık. Yetmedi, Kura Nehri’ni takiben Gürcistan’ın Başkenti Tiflis’e kadar giderek Tiflis Belediye Başkanı Davit Narmania ve Yeşiller Partisi Genel başkanı George Gachechiladze ile görüştük.
Bu iki kurumada Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti arasında sınırı aşan nehir, akarsu ve çaylarda su kullanımı ile ilgili 28 Haziran 1928 tarihinde Yürürlüğe giren Uluslararası Doğayı Kullanma Sözleşmeleri’ni kendilerine sunduk ve Kura Nehri’nin Türkiyedeki mevcut hükümetlerce yönünün değiştirilmesi hem bu anlaşmaya aykırı olup, hem de dost ve kardeş Gürcü halkının çıkar ve menfaatlerine de aykırılık teşkil ederek, Tiflis’te akan suyun debisinin azalmasına ve görüntü kirliliğine neden olacaktır. Halbuki Ulu Önder Atatürk, Yurt’ta Sulh, Cihan’da Sulh ilkeleriyle hareket etmemizi önermiştir. Güneyde ki Suriye, Irak ve Mısır’da yaşadığımız olumsuz gelişmeleri, bari Kuzeyimizdeki dost ve kardeş Gürcistan’la yaşamayalım. Daha sonra Tiflis sokaklarında dost ve kardeş Gürcü halkına broşür dağıtarak konuyu arz ettik. Bizlere karşı duyarlı saygılı davranan bu asil milleti üzmemeliyiz. Bu gerekçe ile devletimiz, AKP Hükümeti, Kura Nehri’nin Karadeniz’e akıtılması sevdalısına vazgeçmelidir.
ÖĞÜT, KURA İÇİN ÇOK UĞRAŞTI
Bu konu ile ilgili, o günün CHP Milletvekili Derneğimizin de kurucu Başkanı Sayın Ensar Öğüt’ü görevlendirip bu sorunlarımızı Gürcistan’ın yetkililerine anlatmasını sağladık. Öğüt, o zaman orada bu sorunları gündeme taşıyarak Şakaşvili’nin iktidardan düşmesine bir tür gerekçe oldu. Sonuç olarak Kura elimizde uçtu, biz Ardahanlılar olarak bu işi başarmadık. Yine ATSO eski başkanı ve Ziraat Odası Başkanı Sayın Latifşah Sural'a da göstermiş olduğu emek ve çabalarından dolyaı da teşekkür ediyorum. Şimdi tüm gözler Gürcistan yetkililerinde, 28 Haziran 1928 tarihinde Yürürlüğe Giren Uluslararası Doğayı Kullanma Sözleşmeleri’nin nasıl sonuç vereceğini hep birlikte bekleyeceğiz”