2011 genel seçimlerinde AKP Millet Vekili Sayın Orhan ATALAY Göle’den 9000 ‘e yakın oy alırken, 7 Haziran 2015 seçimlerinde aldığı oyların 4000 oya kadar düşmesinin nedeni Akp’de en çok cevabını arayan soru olmuş.
Kendilerince bazı havadan sudan bahaneler uydurarak bazı kişileri suçlamaya çalıştıkları duyuluyor. Madem bu ağır irtifa kaybının sebebini araştırıyorsunuz sabırla dinleyin, açıklıyayım:
1-Sayın vekil, 2011 seçimlerinde sizi tanıyan, tanımayan herkesin ciddi desteği ile milletvekili seçildiniz. Fakat seçildiğiniz günden itibaren seçmenden uzak durup, halkla aranıza duvar ördünüz. Çok kötü bir iletişim sınavı verdiniz, defalarca telefon değiştirip, vatandaşın telefonlarına çıkmadınız, Göle’ye geldiğinizde aranan şüpheli kanun kaçakları gibi kimseye görünmeden gizlice oraya buraya kaçtınız, imkanlarınızı özellikle akrabalarınız için kullanarak cahiliye dönemindeki gibi kabile milliyetçiliği yaptınız. Bu yöndeki itirazlara cevap verirken ‘’Ne yapayım? Kızı kaçan, kazları kaybolan beni arıyor’’ diye talihsiz bir açıklama yaptınız. Sizi ne kızı kaçan, ne de kazları kaybolan aramıştır. Siz etrafınızdaki şaklabanları güldürmek için güya espri yaptınız ama mahsun seçmenlerinize iftira attınız.
2-AKP’ye oy vermeyeceğini düşündüğünüz işsiz gençleri “siyasi baskıyla İŞ-KUR ‘dan attıracak kadar alçaklaşan” yakınlarınıza bir tavır almadınız.
3- Bize lazım olan, hastane ve Ardahan –Göle yolu idi. Yapım çalışmaları kaç sene geçti bilmiyoruz, hatta hangi tarihte başladığını dahi unuttuk. Yarım kalan bu yolun inşası sırasında meydana gelen trafik kazalarında kaç kişinin hayatını kaybettiğini biliyor musunuz? Seçim arifesinde gelmiş köşelere resimli afişler astırarak, Göle’ye hayırlı olsun diyerek güya projelerinizi anlattınız. Sayın vekil, gerçekleşmeyen proje, proje değildir. Yani başka vilayetlerde yapılan tesislerin fotoğrafını bize göstermeyi siz hizmet mi sanıyorsunuz.?
4-Seçimde tercihini sizden yana kullanmayan seçmeni, sorgulamayı bırakın bu kadar oy almanıza bir de şükredin. Çünkü Bu oyların büyük bölümü Göle’de hepimizin çok sevdiği ve gurur duyduğu yolu düşen herkesin yardımına koşan içten ve samimi bir memleket evladı Dr. Eray Atalay’ın hatırına size kerhen verilmiştir. Çünkü yakinen biliyoruz ki bu seçimde sizin mağrur ve kibirli yapınızdan hoşlanmayan politikalarınızı beğenmeyen büyük bir kitle –Ne yapalım Dr. Eray Bey’in hatırı var dedi.
5- 2011 seçimlerinde adınız ilk duyulduğunda sizi tanımayanlara Peygamber efendimizin bir hadisini örnek göstererek övgü ile bahsederdik:
“Profesördür, gençtir, ilahiyatçıdır, dinci değil dindardır. ‘’Bilen ile bilmeyen bir olmaz.’’ Diyorduk fakat gördük ki; fena halde yanılmışız. Çünkü biz genç dinamik ve ciddi entelektüel birikimi olan biri olarak hayal ettiğimiz Sayın Orhan Bey’i meclis kürsüsünde ülke ve Ardahan meselelerinde haykırırken hiç görmedik. Bu seçimde zorlanarak da olsa yeniden seçildiniz. Hayırlı olsun fakat bu seçilme asla bir zafer değildir. Siz sadece bir mazbata kazandınız ve gerçekte ise kaybettiniz.
Kaybettiniz, çünkü: Ülkemiz, partiniz mensuplarının adının karıştığı Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk, hırsızlık soruşturmasını yaşarken, TBMM’deki Yüce Divan Oylamasında yurt dışında olduğunuzu duyduk. Orada olsaydınız oyunuzun rengi nasıl olurdu bilmiyoruz. Yolsuzluğa adı karışan kişiler ve ayakkabı kutularında yakalanan paralar faiz ödenerek, Reza Zarraf’a iade edilmek üzere tekerlekli valizlerle taşınırken, Ermenek’teki kömür işçisinin babası Recep Amca’nın ayağındaki yırtık kara lastikleri göz önüne getirip, Deli Halit Paşa gibi meclis kürsüsüne yumruğunuzu vurup ‘’Bu ne rezalettir!’’ Diye haykırabilseydiniz şimdi dürüstlük abidesi olarak gönlümüzde bayraklaşmıştınız.
Ama siz sayın vekil, bunu yapamadınız ve kaybettiniz…Siz üst düzey bir ilahiyatçı kimliğine sahipsiniz, siyaset yaptığınız partinin bir bakanı yüce kitabımız Kuran-ı Kerimle “Bakara-makara” diyerek alay etme cüretini gösterdi. Ama siz İlahiyatçı vekilimizden tek kelime duymadık. Milletvekili gösterilemem korkusuyla pasif bir şekilde görmezlikten gelip, haksızlık karşısında sustunuz. Keşke Mehmet Metiner’i değil de, Hakan Şükür’ü örnek alsaydınız. Belki Göle’de bu kadar kan kaybetmezdiniz.
Devletin bütün imkanlarını kullanarak Ülke genelinde ve Ardahan’da seçim kampanyası yürüttünüz, “Kuzey Kore devletinin ölen liderleri için ağlamayı zorunlu kılması gibi” Devlet kademelerinde çalışan Memur ve İşçilerin mitinglerinize katılmaya zorladınız. Başbakan ve bakanlar durumu toparlayamayınca, tarafsız olduğunu seçimden sonra hatırlayan Cumhurbaşkanı’nı seçimden birgün önce imdada çağırdınız. Ama onca şatafat, gösteriş imkana rağmen kaybettiniz…
Bu yazıyı seçimden önce yazmayarak Sayın Orhan ATALAY’A komşuluk hukuku gereği bir iyilik yaptığımı düşünüyordum. Ama duydum ki -neden böyle oldu? Diye seçim analizi yapıyormuşsunuz, o yüzden bir iyilik daha yapıp bu yazıyı kaleme aldım. Çünkü etrafınızdaki kerameti kendinden menkul kişiler size yardımcı olamazlar. Dışarıdan bir gözle seçim değerlendirmenize katkı sunayım istedim.
Kamuoyuna Saygılarımla Kahraman Azat