Sabahattin Ali’nin “İçimizdeki Şeytan” kitabında bir cümle var; “İnsan yalnızca yemek yemek, uyumak ve birini koynuna almak için yaratılmış olamazdı. Daha derin, daha anlamlı bir gayesi olmalıydı.”
Gerçekten de öyle değil mi? Hayatın koşuşturması içinde çoğu zaman sadece günlük ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışıyoruz. Ama içimizde bir yerde, belki de farkında olmadan, daha büyük bir şeyin peşindeyiz.
Bedenimiz doyuyor ama ruhumuz susuyor bazen. Kimi zaman bir kahve eşliğinde sessizce düşünüyoruz hayatı, kimi zaman da bir dost sohbetinde içimizi döküyoruz. İşte o anlarda anlıyoruz ki, insan sadece yaşamak için değil, sevmek, anlamak ve anlam bulmak için var.
Bu dünyada geçirdiğimiz her an, sadece var olmak için değil, bir iz bırakmak, bir hikaye yazmak için kıymetli. O yüzden hayatın hızlı akışında durup, içimize dönmek, kendimizi dinlemek çok önemli.
Şunu unutmamalıyız, bizler sadece bedenimizle değil, ruhumuzla da varız. Ve ruhumuzu doyuracak anlamları aramak, insan olmanın en güzel yanıdır...
Yorumlar
Kalan Karakter: