Son zamanlarda gazetecilere yönelik eleştiriler dikkatimi çekiyor. Sosyal medyada, sokakta, kimi zaman televizyon ekranlarında gazetecilik hakkında konuşan, bu işi eleştiren insan sayısında büyük bir artış var. Üstelik çoğu bu mesleği gerçekten bilmeden, içinde bulunmadan yorum yapıyor.
Biz gazeteciler gündemi belirleyen, kamuoyunu bilgilendiren, bazen bir köprü görevi üstlenen insanlarız. Yazdığımız haberle, yaptığımız röportajla, araştırmalarımızla toplumun nabzını tutuyoruz. Bunu yaparken kimseden teşekkür beklemiyoruz. Çünkü bu bizim işimiz. Ama her iş gibi bu da saygıyı hak ediyor.
Ben gazeteciliği hep doktorluğa benzetmişimdir. Her iki meslekte de insanlar bir derdine çare arar. Doktora bedeninin, gazeteciye ise toplumun, ülkenin, bireyin gerçeklerine dair sorularla geliriz. Ne yazık ki iki meslek de bazen karşılığında yeterince takdir görmez. Hatta zaman zaman da haksız yere eleştirilir.
Bir gazeteyi ayakta tutmak kolay değil. Haberi yazan gazeteciden, onu basan matbaa çalışanına..... kadar büyük bir emek zinciri söz konusu. Bu zincirin sürdürülebilir olması için ekonomik açıdan da ayakta kalmak gerekiyor. Dolayısıyla haberin de bir karşılığı, bir bedeli var.
Nasıl ki eczacıdan ilaç alırken, nakliyeciden hizmet alırken ödeme yapıyorsak; gazetecinin emeğine de aynı anlayışla yaklaşmamız gerekiyor. Gazeteci, yaptığı haberin karşılığında ücret talep ettiğinde sadece kendi geçimini değil, çalıştığı kurumun, matbaanın ve tüm bu sürecin sürdürülebilirliğini düşünmektedir. Bu nedenle bu talep, son derece haklı bir taleptir.
Gazetecilik bir kamu hizmetidir. Lütfen bu hizmeti yerine getiren insanlara biraz daha saygı gösterelim. Çünkü bu meslek, demokrasinin de, toplum sağlığının da temel taşlarından biridir....
Yorumlar
Kalan Karakter: