Ağrı'da yeni atanan öğretmenlere yönelik olarak düzenlenen "Eğitim ve Kültür İlişkisi" konulu seminerde konuşan Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) Halkbilimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Tayfun Atay, sorunların "sadece biz varız" algısından çıktığını belirterek, "Sadece siz yoksunuz. Farklı kültürler, farklı hayatlar, farklı insanlar var. Öteki, bir tehdit değil bir zenginliktir. Bu zenginliğin üzerine titrenmesi gerekir" dedi.
Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) tarafından Halk Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirilen programa Ağrı Vali Yardımcısı Murat Güven, SERKA Genel Sekreteri Dr.Hüseyin Tutar, İl Milli Eğitim Müdürü Bilal Yılmaz ile yeni atanan 475 öğretmen katıldı. Programda konuşan Ankara Üniversitesi DTCF Halkbilimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Tayfun Atay, öğretmenlere eğitim ve kültür ilişkisi hakkında bilgi verdi.
Farklı kültürleri yargılamak yerine anlamaya çalışmanın öğretmenliğin asli görevlerinden biri olduğunu belirten Atay, "Burada önemli olan karşınızdaki insanları yargılamaktan çok anlamaktır. Anlama çabasını burada göstermek durumundasınız. Burada başka bir kültürle karşı karşıyasınız. Tabii ki, içinden çıktığınız dünyadan tamamen farklı bir kültür değil. Ama yine de size yabancı gelen, size aykırı gelen, size olağandışı gelen değerlerle, tutumlarla, davranışla karşılaşacaksınız. İçine girdiğiniz ortam sizi de değiştirecektir. Size yeni bir insanlık seçeneği sunacaktır" dedi.
"HALKBİLİM ÖTEKİ OLANI ZENGİNLİK KABUL EDER"
Öğretmenlerden bulundukları bölgenin kültürel değerlerini anlamaya çalışmalarını isteyen Atay, "Sonuçta yeni bir hayatın içindesiniz. Eğer bu hayatı deneyimlerseniz, tecrübe ederseniz insanlığınız zenginleşir. İnsan olma adına repertuarınız genişler. Bu sizi olgunlaştıracak bir süreçtir. Ve bu toplumun bu şekilde olgunlaşmış insanlara çok ihtiyacı var" dedi.
Toplumdaki sorunların "sadece biz varız' örtük algısıyla hareket etmekten çıktığına dikkat çeken Atay, "Sadece siz yoksunuz. Farklı kültürler, farklı hayatlar, farklı insanlar var. Onları kendinize tehdit mi kabul ediyorsunuz, yoksa kendinizdeki eksikliği tamamlayan imkan alanları olarak mı kabul ediyorsunuz? Biz halkbilimde ve etnolojide öteki olanları zenginlik olarak kabul ederiz, tamamlayıcı unsur, bendeki eksikliği gideren unsur olarak kabul ederiz ve olumlu yaklaşırız. Öteki, seçenek yaratandır ve zenginliktir. Böyle bir yaklaşımla kültürel çeşitliliği öne çıkarırsınız. Kültürel çeşitlilik kavramı da çok önemlidir. Doğa için biyolojik çeşitlilik ne ise, insanlık için kültürel çeşitlilik odur. Her bir kültür insanlığın zenginliğidir. Üzerine titrenmesi gerekir" diye konuştu.
"BENMERKEZCİLİKTEN UZAKLAŞIN"
Prof.Dr.Atay öğrenmenin en iyi yolunun öğretmek olduğunu ifade ederek, "Öğretmenlik ebedi öğrenciliktir. Çok özveri ve meşakkatli bir uğraştır. Her biriniz başka dünyalardan geldiniz ve şu anda yeni bir dünyanın içindesiniz. Buradaki insanlara bilgi ve düşünce taşıma işleviyle bulunuyorsunuz. Bu çok büyük bir sorumluluktur. Çocuklara yeni bir annelik, babalık pozisyonu açacaksınız. Bu bir anlamda, burada yaşayan insanların ülkesiyle, devletiyle tanışma noktasıdır" diye konuştu.
Atay, şöyle devam etti: "Artık insanlar sadece bir köy, kasaba, aşiret, küçük topluluk içinde değil, sınırları resmi olarak belirlenmiş bir ulus-devlet bünyesinde yaşıyorlar ve biz bunlara da yurttaş diyoruz. Siz ana kucağında, baba ocağında 6-7 yıl yaşamış bireyleri alıyorsunuz ve onları yurttaş yapma işine soyunuyorsunuz. Dolayısıyla bu, bir çocuk için ikinci bir ana-babalık müessesesidir. Siz okullara gelen bireyleri bu ülkenin vatandaşı ve meslek sahibi yapmak işiyle sorumlusunuz.
Öğretmen bir taraftan analık, babalık duygusuyla hareket ediyor. Ama öbür taraftan bir analık, babalık durumunun ötesinde çok daha geniş bir alanı gözeterek o çocuğu hayata hazırlaması söz konusu. Farklı kültürleri, 'öteki' olanı tehdit saymakla zenginlik saymak arasındaki farkı bilmeniz lazım. Eğer öteki olanı tehdit sayarsanız ve içinden çıktığınız ortamı merkezileştirirseniz burada işiniz zor olur.
Buna antropolojide, etnolojide etnosentrizm yani bizmerkezcilik denir. Bizmerkezci olursanız bu ortam size hep yabancı kalır. Bu ortamda hiçbir zaman içtenlikle olmak istemezsiniz. Dolayısıyla öğretmenliğinizi de icra edemezsiniz.
Sizi etnolojik formasyon edinmeye davet ediyorum. Bunun anlamı şu: Kendinizi öteki kılmaya çalışın. Yani bir anlamda bu kültürle içli dışlı olup, hemhal olup bu kültürün bir parçası haline gelmişlik duygusu yaşayıp içinden çıktığınız kültüre uzaklaşmak.
Yani burada insanlarla etkileşiminiz o noktaya varır ki, içinden çıktığınız kültüre yabancılaşırsınız. Bu yabancılaşma geçici bir ölçüde yararlıdır. Sizi daha çok insan yapar."