1923'ten bu yana yapılan ekonomi uygulamaları ne yazık ki Doğu ve Güneydoğuyu hep üvey evlat olarak görmüş, hiçbir şekilde yatırım harcamalarını Doğu ve Güneydoğuya götürmemiştir. Diyan Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt eşitsiz yatırım harcamaları bölgeler arasında dengesizlik oluşturmuş, hızlı bir göç, hızlı bir yoksulluk insanları gecekonduda yaşamaya mahkûm etmiş, çarpık şehirleşme olmuş. Şu anda da Türkiye bu işin içinden çıkamıyor.
Öğütün TBMM’deki konuşması?
Değerli arkadaşlar, örnek vereceğim: 2006 yılında teşvikli yatırımlardan Marmara Bölgesi tek başına yüzde 39 alırken Doğu ve Güneydoğu, iki bölge, yüzde 9 almış. Bakın, Doğu ve Güneydoğu yüzde 9, Marmara yüzde 39... Aradaki farkı görün bakalım.
Savunma ve güvenlik harcamasıyla ilgili 2006'da Diyarbakır'da yüzde 30, Tunceli'ye yüzde 64 harcama yapılmış, savunma ve güvenlik harcaması. Yani oraya silah, bomba, top, tüfek gönderilmiş öteki tarafa da fabrika yapılmış. Doğu, Güneydoğu kalkınacak. Nasıl kalkınacak? Akıl var mantık var. Burada ben rakamlarla konuşuyorum.
Genel harcamalar her şeyin şahididir
Genel idare harcamalarında, 2007'de kişi başına Kocaeli'de 1.080 TL, Doğu ve Güneydoğu'da 250 TL, Diyarbakır'da 312 TL. Şimdi, Doğu ve Güneydoğu'nun kalkınması mümkün mü arkadaşlar?
Sosyal Devlet Yok Burada.
2008 yılında batı illerinde yaşayan, yeşil kartla geçinen oran yüzde 8,5 batıda, Doğu ve Güneydoğu'da yüzde 46, bazı illerde yüzde 56 arkadaşlar. Şimdi, nüfusun yüzde 50'ye varanı ve 50'nin üzerinde yeşil karta geçmiş, yeşil kartla geçiniyor, yoksul insanlar. Bu insanlar ne yapacak? Ya dağa çıkacak ya şehre gidecek hırsızlık yapacak. Başka yolu var mı? İşte devlet, sosyal devlet yok burada.
Ardahan’a yatırım yapılmış gibi nar atanlar sesleniyorum
2009–2010 yılı kamu yatırımlarında, illere göre dağılımda, Ardahan'a 2009 yılında 20.768 lira harcama yapılmış, 2010 yılında 29.345 TL harcama yapılmış. 81 il içerisinde Ardahan sondan 2'nci, 80'inci. Birileri de çıkıp bu kürsüden veya gidiyor Ardahan'a nara atıyor, Ardahan'a biz harcamalar yaptık, her yerden daha çok harcama yaptık, Ardahan kalkındı, Ardahan şöyle oldu böyle oldu.
Resmî rakamlar Her şeyi ortaya koyuyor,
Devlet Planlama Teşkilatının vermiş olduğu rakamları konuşuyorum arkadaşlar. 29.345 lirayla 2010 yılında Ardahan, Türkiye'de sondan 2'nci. Ondan sonra Ardahan'da siyaset yapanlar konuşuyorlar.
Yeşil kart Ardahan'da, arkadaşlar, baz alarak kendi ilimi söylüyorum, 108 bin nüfusumuz var, 34.999 kişi yeşil kartla geçiniyor. Yani nüfusun yarısı yeşil kartlı. Düşünebiliyor musunuz?
Ardahan'da bizim bir küçük sanayimiz var değerli arkadaşlar. Bu küçük sanayide 132 tane dükkân var, bunun yarısı, 50'si kapalı, 40'ı yarım çalışıyor, 42'si faal ama bu küçük sanayide yol yok, altyapı yok, yağmur yağdığı zaman -herkes biliyor, beni Ardahanlılar dinliyor şu anda- drenajlar olmadığı için göl gibi oluyor, sudan geçemiyorsunuz. Şimdi, tuvaletleri yok. Arkadaşlar, bakın, küçük sanayinin tuvaleti yok.
Evet, buradan söylüyorum ben bunu. Ardahan küçük sanayinin tuvaleti yok, mikrop yuvası gibi, orada çalışan çocuklar hastalanıyor. Sayın Sanayi Bakanımız sağ olsun, temel atmaya gitti, teşekkür ederim Ardahan'a organize sanayi bölgesi için ama ben isterdim ki oranın milletvekilleri ve il başkanını, Ardahan'a küçük sanayiye de bir götürüp gösterselerdi, tuvaletleri var mı, yok mu, suyu var mı, yok mu.
20 Yıldır Göle’de küçük sanayi yapılmıyor
Değerli arkadaşlar, yani böyle bir ilkel durum olabilir mi, böyle bir konum olabilir mi? Hani nerede yatırım harcamaları? Göle'de yirmi yıldan beri küçük sanayi projesi var, yapılmıyor. Göle bizim en büyük ilçemiz, Ardahan kadar büyük ilçemiz ama Göle'de küçük sanayi yapılmıyor, bir türlü projeler yapılmıyor. Bunun bir an evvel yapılması lazım.
Değerli arkadaşlar, "Yatırım harcamaları, yatırım yaptık, doğu kalkındı" deniyor.
Ardahan’lı tezekle ısınıyor
Ardahan'dan iki tane doğal gaz boru hattı geçiyor, Ardahan'ın merkezi, köylerinin tamamı tezek yakıyor, merkezinin de yüzde 60'ı tezek yakıyor. Gideceksiniz orada -biz kalak diyoruz- kalakları göreceksiniz. Yani böyle, 21'inci yüzyılda Avrupa Birliğine giren bir Türkiye'nin il merkezinde tezek yanıyor, yanından da doğal geçiyor, doğal gaz verilmiyorsa bu siyasetçilerin ayıbıdır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil ve en kısa zamanda biz... Madem sınırlarımızdan doğal gaz geçiyor, sıkıntıyı biz çekiyoruz -Allah göstermesin orada bir patlasa doğal gaz köyler havaya uçar- ama biz faydalanamıyoruz. Oradan doğal gaz geçiyor, beyler ısınıyor, köylüler perişan durumda. Böyle bir sosyal devlet olabilir mi? Vereceksin kardeşim, yüzde 50 indirim yapacaksın, doğal gazı doğu ve güneydoğudaki illere vereceksin, kalkınmamış illere vereceksin. Sekiz ay karların altında kalan, sıkıntı çeken bir bölgede, eğer orada hâlen daha Bayrağımızın altında vatandaşlık görevini insanlar yapıyorsa, aslında bu insanlara bir de maaş bağlamak gerekiyor. Evet, maaş bağlamak gerekiyor o insanların orada durabilmesi için.
Kura nehri Ardahan’ı ovasını kurutabilir
Ardahan'da iki tane baraj Kura Nehri'nin üzerine yapılacak, ihalesi yapılıyor ama barajı susuz bırakmak için Göle'den çıkan yere Beşikkaya Barajı yapılarak Kura Nehri'ni Karadeniz'e akıtmaya çalışıyorlar. Kura Nehri'nin Karadeniz'e akıtılması demek, Ardahan üzerindeki barajların yapılmaması demek, Ardahan'ın yüzde 84'ü tarım ve hayvancılık olan bölgelerinin sulanmaması demek, Ardahan'ın bitmesi demektir. Lütfen, sizden rica ediyorum, tutanakları alsın DSİ, okusun, Kura Nehri'nin güzergâhını bozmayın, Ardahan'ın suyunu Karadeniz'e akıtmayın. Eğer öyle bir şey olursa Ardahan'dan buraya insanlar yürüyecek, onu söyleyeyim.
20 Yıldır Ardanuç Yolu Yapılmıyor
Ardahan-Ardanuç yolu: "Yatırım yaptık, harcama yaptık." diyorlar da, arkadaşlar -Sayın Bakanım, şunu not alın Allah aşkına- Ardahan-Ardanuç yolu on yedi yıldır yapılmamış. Ya, yazık günah! Yani bizim Doğu Anadolu ile Karadeniz'i birbirine bağlamamız lazım. Doğu Anadolu'nun Karadeniz'le entegre olup kalkınabilmesi için bu yolun mutlak surette yapılması lazım. Hatta Sayın Başbakanımız Ardahan'a geldiği zaman "Bu yolun çift yol olmasını istiyorum." dedi arkadaşlar. Talimatlar verdi Sayın Başbakan ama yerine lütfen getirin, sizden istirham ediyorum.
Sınır Kapılarımızda neden ticaret yapılmıyor
Sınır kapımız var iki tane. Bu sınır kapılarımızda arkadaşlar, inanın, samimi söylüyorum, Posof'taki sınır kapısından bir gümrük işlemi yapacaksınız değil mi, mal ithalat ve ihracat yaptınız, diyor ki: "Tır burada duracak, evrakı götür Erzurum'a, tasdik ettir, getir. Ondan sonra tırın çıkışını yap." Böyle bir anlayış olabilir mi arkadaşlar ya?
Posof Ilgar Dağı var. Ilgar Dağı'na her siyasetçi geldiği zaman "Ben Ilgar Dağı'na tünel yapacağım." dedi. Ben görmedim kardeşim, ne tünel yaptılar ne geçit yaptılar, hâlen daha şu anda Ilgar Dağı kapalı.
Çıldır Aktaş kapısı var, Aktaş kapısı Gürcistan tarafı yapıldı, bitti, bizim tarafta binalar daha çürüyor. Sayın Bakanla geçen gün görüştüm "Yap-işlet-devret'le yapıp vereceğiz…" Rica ediyorum, bu hızlansın.
Bir de hayvancılıkla ilgili, gıda ile ilgili geçiş de Çıldır Aktaş kapısına verilsin. Tarım Bakanı yazı yazmış "Sarp'ta olduğu için Çıldır'a ihtiyaç yoktur." diyor. Bu da bir siyasetçi için hakikaten züldür. Ben rica ediyorum, bu düzeltilsin ve Çıldır
Aktaş kapısı bir an evvel açılsın.
Değerli arkadaşlar, Ardahan İl Genel Meclisi Başkanı ve üyeleri bir karar aldılar 2009'da ve bu kararı Maliye Bakanlığına ilettiler. Teşekkür ederim, dün de Sayın Bakanla görüştük. Bizim köylerimizin ve yaylalarımızın yolunu yapacak dozerimiz yok. İki tane dozer var, ikisi de arızalı. Kepçemiz yok, kamyonumuz doğru dürüst yok, orada mıcır üretecek bir konkasörümüz yok. Yani araç parkının alınması için Ardahan İl Genel Meclisi Başkanı ve üyeleri sağ olsunlar bir karar almışlar, 2009'da göndermişler. Şimdi Sayın Bakanım sağ olsun "Ben bununla ilgileniyorum, 2011 bütçesine koyarak oraya bir yardım yapacağım ve bunu, bu araç parkını yapacağım." dedi. Ben teşekkür ediyorum Sayın Bakana ve -inşallah, umuyorum- mart ayını da geçmeyecek şekilde bu araç parkının gönderilmesi lazım. Çünkü, Sayın Bakanım, yazın yaylaya çıkıyor bizim insanlarımız, yayla yolları dozerle yapılıyor, başka türlü yapılmıyor.
AKP Hayvancılığı öldürdü
Değerli arkadaşlar, şimdi, tarım ve hayvancılık… Beni biraz önce Bahattin diye bir arkadaş aradı Göle'den, dedi ki: "Sayın Vekilim, bizim hayvancılığımız bitti, 11 liraya aldığım malı 9 liraya satamıyorum." Şimdi, biz "Yatırım harcamalarıyla ilgili." diyoruz ya, "Bize kredi de vermiyorlar." dedi. Yunus Yılmaz, Göle Muhtarlar Derneği Başkanı. Elli dört tane köy derneği bana yazı yazmış, diğer, Çıldır, Hanak, Damal, Posof, Kars, Ardahan, Erzurum yani o bölgedeki bütün insanlar şunu söylüyor: "Bize bir sınırlama getirmişler, diyorlar ki: '55 ve üstü hayvan alana biz hibe yardımı yapacağız yüzde 40.' " 55 ve üstü hayvan yapmak için 450 milyar para lazım. Bankaya gidiyorsun banka kredi vermiyor. Ne yapıyor banka? Bırak 450 milyarı, 50 milyar için diyor ki: "Şehirden apartman vereceksin, daire vereceksin." Köylü beni arıyor, diyor ki: "Kardeşim, ben şehirli olsam zaten gelip burada kredi alıp hayvancılık yapmam. Hayvanla uğraşmak kolay mı? Hayvanın yemini ver, altını temizle, suyunu bilmem ne yap, hayvanın kokusunu çek, bilmem neyini yap… Ben burada hayvancılık yapacağım, beyler et yiyecek. Ulan, ben 10 liralık, 20 liralık, 30 liralık kredi için gideceğim ona da 'Kardeşim, şehir merkezinden daire ver, iki tane memur kefil getir veya esnaf getir.' diyor."
Değerli arkadaşlar, bakın, sizden rica ediyorum, mutlak surette Tarım Bakanı ve Başbakandan rica ediyorum, sesleniyorum buradan: Doğu ve Güneydoğu'da hayvancılık yapan 25 milyon insan var Türkiye'de, bu 25 milyon insanın aile işletmeciliğini söndürmeyelim, öldürmeyelim.
Ne oluyor bu krediler? Yine zengin faydalanıyor. Hayvancılığı bilmeyen adam şehir merkezinden geliyor, teminatı veriyor, alıyor, yapıyor ama aile işletmeciliği ölüyor değerli arkadaşlar. Aile işletmeciliği öldüğü zaman, o zaman ne olacak peki Türkiye'nin bu hali? Bu anlamda sizden rica ediyorum: Köylünün Ziraat Bankasına, tarım kredi kooperatifine olan borçlarını torba yasaya koyalım, faizlerini silelim, anaparayı takside bölelim. Sayın Bakanım sizden istirham ediyorum. "Bu var mı yok mu?" Bir de bunu söylüyorlar.
İcralarından dolayı çiftçiler hapsegerecek
Beni Türkiye'nin her tarafından arıyorlar. Bakın, dün beni Kırıkkale'den birisi aradı -hapis cezası çıkmış çiftçiye borcundan dolayı- "On gün gidip yatacağım. Ben borcumu ödedim ama kefilim başka bir yerde, kefil olduğum için bana hapis cezası çıktı." diyor. E, Konya'dan öyle. Dün Konya'dan -kırmızı et- Dernek Başkanı arıyor, Nazif Karabulut, ismini de söyleyeyim. 2011 yılına kadar et ithalatını bu Hükûmet uzattı. 2011 yılının sonuna kadar ithalatı uzatan Hükûmete sesleniyoruz: Sizin gayeniz Türk köylüsünü bitirmek mi yani batırmak mı? Sizden istirham ediyorum. Tamam, ithal et, hayvan gelir, tüketici ucuz et yesin ama köylüyü kalkındırmak için köylünün kredi alacağı sistemi geliştirirseniz bir yıl içerisinde bu problemi çözer ve mutlak surette ülkemizi kalkındırırız. Bütçenin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi.