Her Cumartesi günü Hedef Radyo’da yayınlanan Gündem adlı programa konuk olan iş adamı Orhan Gökdemir, Taksim olayları başta olmak üzere birçok önemli konu hakkında özel açıklamalarda bulundu.
Dayanışma Heyeti'nin taleplerine bakıldığında, Türkiye'de yerli otomobil üretmeyeceksiniz şartı, bana göre bu ülkeye ve insanlarına yapılacak en büyük ihanettir diyen MÜSİAD Ankara Şubesi Başkan Yardımcısı Kurumsal İlişkiler ve Parlamento Komisyon Başkanı Orhan Gökdemir, her zaman alan değil, çoğunlukla veren el oluyoruz diyerek konuşmasına başladı.
Entelektüel bir yönünün olduğunu, siyasal bir kimliğinin yanı sıra memleket meseleleriyle ilgilendiğini açıklayan Gökdemir: "Taksim Dayanışma Heyeti'nin yaptığı açıklamayı çözümledim ve bunların arkasında kim olduklarını çok iyi algıladım. Bu bir dayanışma heyeti değil de tabiri caizse bir devrim komitesi gibi bir lisan hal var yani dil hali vardır.
Üslup tepeden, buyurgan ve teklif kardır. Eskiden memleket meselelerini, sosyal meseleleri, siyasiler ve sivil toplum örgütleri çözümlemeye çalışıyorlardı. Omuzu kalabalık generaller çıkıp konuşuyorlardı. Şimdi ise bunların yerini bu adamlar almış olduğu inisiyatifine kapıldım" dedi.
Sunucunun Gezi Parkı direnişine bakışınız nedir? Siz bu direnişe destek vermediniz mi? Sorusuna, Gökdemir şöyle cevap verdi: "Yaş kesmek baş kesmek diye bir atasözümüz vardır. Bizim kültürümüzde, medeniyet anlayışımızda, dini inancımızda yaş bir ağacı kesmek hemen hemen insan katletmekle eş değerde tutulmuştur. Biz buna nasıl duyarsız kalabiliriz ama ortada birde devlet var.
Bu konuyla ilgili şöyle bir örnek vereyim. Geçenlerde bir parkta bakımsız, çürümüş bir ağaç devrildi ve bir vatandaşımız altında kalarak öldü. Eğer bu ağacın çürümüş olduğunu önceden tespit edilip ve bu ağaç kesilseydi, böyle bir durumun yaşanmayacaktı. Demek ki devlet yetkililerini kullanan kişiler, çürümüş ve bakımsız olan ağaçları kesip onların yerine yeni ağaçlar dikebilirler. Eğer bir şeyin faydasından çok zararı dokunuyorsa bunun önlemini almak lazımdır. Devlet devlettir ve görevini yapıyor.
Devlet oturmuştur, kafa yormuştur ve bu parkın başka bir şekilde daha iyi, daha modern ihtiyaçlara uygun bir inşaat ya da yeni bir park yapma gibi bir düşüncesi vardır ve bunun gereğini yaptı. Bu olaylara tepki gösterirsiniz, protestonuzu yaparsınız, meramınızı bildirirsiniz ve demokratik bütün haklarınızı kullanırsınız ondan sonrada gidersiniz işinize gücünüze bakarsınız, ama kalkıp da 12 ağaç için kaos ortamı yaratırlarsa, tabi ki de güvenlik güçlerini gereğini yapar ve bu ilkede sadece onlar yaşamıyor" dedi.
Sunucunun, Başbakan üslubuyla konuşuyorsunuz sorusuna Gökdemir, "Doğruyum da onun için cevabını verdi. Sunucunun Gezi Parkı olaylarının bu hale gelmesinde polislerin şiddet kullandığını, eğer polisler bu şekilde şiddet kullanmasaydı olaylar bu hale gelmezdi açıklamasına cevap veren Gökdemir:
"Polislerin eylemcilere şiddet uygulamadıklarını, eğer şiddet uygulamışlarsa da bunu haklı bir şekilde yapmışlardır. Kızılay'daki, Sıhiye'de ki insanların ne suçu var, oradaki dükkân sahiplerinin ne suçu var. Oradaki dükkânların camını, çerçevesini indirirseniz ve buna polis müdahale etmezse, dükkan sahibi kendi çapında müdahale etmeye çalışacaktır.
Dükkân sahibi, eylemcilere silah varsa silahla, sopa varsa sopayla karşılık verir. Sokağa dökülenin nasıl eylem yapma hakkı varsa, işinde gücünde olan halkında can, mal ve namus hakkı vardır. Eğer devlet bu hakları koruyamazsa, insanlar kendi haklarını kendi çabalarıyla korumaya çalışırlar. Polisler eğer eylemcilere tazyikli su dökmezse, biber gazı sıkmazsa bu olayları nasıl engelleyecek. Polisler bir nevi perde görevini üstleniyorlar diye konuştu.
Taksim olaylarının arkasında dış güçlerin olduğuna dikkat çeken ARDA-PEN Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Gökdemir: " Dayanışma Heyeti'nin taleplerine bakıyorum. Bunlardan ilkinin bir havaalanının yapılmamasıdır. Çünkü dünyanın en büyük havaalanın yapılması bazı dış güçleri korkutuyor.
ABD 'yi korkutuyor, İsrail'i korkutuyor, Rusya'yı, İran'ı, Suriye'yi ve Hollanda'yı korkutuyor. İkincisi, Kanal İstanbul Projesinden vazgeçmektir. Bu proje Lozan'ı esaretten kurtarmaktır. Üçüncüsü, 3.'ncü Köprünün yapılmamasıdır. Medeniyetin gereği bu, yapılacaksa yapılır. Dördüncüsü, enerji santrallerin yapımı durdurulacak. Beşinci talepleri ise kendi yerli otomobilinizi üretmeyeceksiniz.
Dış güçler bunu istemiyorlar. Çünkü siz marabasınız, siz tüketeceksiniz. Siz şimdi yerli otomobil üretirseniz bağımsız hale gelirsiniz düşüncesiyle, kendi ortaklarıyla birlikte Türkiye'de kargaşa yaratmaya çalışıyorlar. Bahsettiğim açıklamalar, masum olanlara değil, bu olaylarda etkili olanlaradır" ifadelerini kullandı. www.ardahanhaberleri.com