Sürekli aydınlık için ‘bir dakika karanlık’ palavracıları, birtakım çıkarları uğruna ebedi karanlığa sürüklüyor anamuhalefetin sol yanını.
‘Ana dilinde savunma hakkı’ ve ‘Seyit Rıza’ya iade-i itibar’ tartışmalarıyla atağa geçti CHP’deki ulusalcı damar. Aynı ruhtaki gazetelerin taarruzuyla karşı karşıyaydı genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu. Ergenekon tutuklularından Doğu Perinçek’in ‘Aydınlık’ mevkutesi başı çekiyordu.
Yönetimiyle İstanbul Barosu’nu Balyoz davasını tıkama, kadükleştirme ve itibarsızlaştırma eylemlerine vesile yapmasına rağmen ikinci defa başkanlığa seçilen Ümit Kocasakal da cephenin ön saflarındaydı.
“Seyit Rıza gibi cumhuriyete resmen başkaldırmış, oradaki insanları sömüren feodal nitelikli bir şeyhe iadeyi itibar vermek demek Cumhuriyeti ve Atatürk’ü gömmek demektir. O yüzden buradan sesleniyorum CHP’ye, artık yeter! Atatürk’ün koltuğunda oturarak kimse Atatürk’e fatura çıkaramaz. Çıkın gidin oradan.” diye konuşuyordu,
Meclis’teki çalışmalara muhalif ‘Milli Anayasa Formu’ adlı oluşumun Gölcük Değirmendere’de gerçekleştirdiği 87’nci toplantısında. Kılıçdaroğlu ise “CHP’yi, sahibi eski Mao’cu olan gazeteye dizayn ettirmeyiz.
Apo’ya çiçek verenler, önünde diz çökenler, başımıza Atatürkçü kesildi; millet bunları yemez.” diye tepkisini orta yere koyuyordu,
TBMM’deki vekilleriyle ‘basına kapalı’ buluşmasında. Almanya’daki Türklerin ülkenin dilini bilseler dahi kendilerini Türkçe savunabildiklerini hatırlatıyordu ‘ulusalcı’ arkadaşlarına.
15 Kasım 1937’de idam edilen Dersimlilerle alakalı İade-i itibar teklifini Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün vermişti. CHP Sözcüsü Haluk Koç’a göre Aygün’ün böyle bir hakkı vardı ama grup bunu onaylarsa: “Arkadaşımızın böyle teklifi olmuştur, grup yönetim kurulu da değerlendirmiş ve reddetmiştir.”