Bir gazetecinin kaleminden değil, evlatlarının kalbinden dökülen bir teşekkür hikayesi.
Hayat her zaman kolay olmadı…
Zaman zaman rüzgâr sert esti, yollar yokuşla doldu. Ama biz beş kardeş, hiçbir zaman düşmedik; çünkü arkamızda hep dimdik duran bir dağ vardı: Babamız.
Kalemini gerçeğin, yüreğini doğruluğun yanında tutan; inandığı her şeyi savunmaktan hiç çekinmeyen bir gazeteci…
Ve en önemlisi, her birimizi sabırla, sevgiyle, itinayla büyüten bir baba.
Bazen yorgun, bazen düşünceli; ama her daim dimdik.
Gazetenin sayfalarında doğruların peşinden koşarken, evinde sevginin izini sürdü.
Biz büyürken o, hem mesleğin mücadelesini verdi hem de bize onurlu bir yaşamın ne demek olduğunu öğretti.
Evimizdeki her gazete, sadece haber değil; bir emek hikayesiydi aslında.
O mürekkep kokusuna, azmin ve dürüstlüğün kokusu karışırdı.
Belki imkânlarımız azdı ama sevgimiz büyüktü.
Belki hayat kolay değildi ama biz hiçbir zaman umutsuz olmadık — çünkü o vardı.
Babam,
Sen bize sadece yaşamayı değil; dürüst olmayı, çalışkan olmayı, insan olmayı öğrettin.
Kaleminle gerçeğe dokundun ama kalbinle bizi büyüttün.
Bugün senin için bu satırları yazarken, içimde hem minnet hem gurur var.
Gazetende senin kaleminle nice haber yer aldı.
Ama bu defa orada, senin emeğine duyulan sevgi yer alsın istedim.
Çünkü senin hayatın, sadece bir gazetecinin değil, aynı zamanda yüreğiyle mücadele eden bir babanın hikayesiydi.
İyi ki senin evladınım.
İyi ki o mürekkep lekeli eller, bize sevgiyi ve emeği öğreten ellerdi.
Senin kalemin kadar güçlü, senin yüreğin kadar onurlu bir baba kolay bulunmaz.
— Yağmur Yılmaz
(Bu yazı, Fakir Yılmaz’a çocuklarının sevgisi, gururu ve minnetiyle ithaf edilmiştir.)
Yorumlar
Kalan Karakter: