1977 senesiydi. On bir Edebiyat/ D sınıfımızın ismi. "11 Ede.D" Logosu ve söyleyince duyduğumuz tını,bizleri: Bir lokma çocukları; heyecanlandırıyor ki!
Okulun;Edebiyat D sınıfı bizim için kutsal bir sıfat. Sınıfımız;lise bir'den beri bu isimle geliyor. Onun sinerjisine her öğrenci sevgisini ve masumluğundan birşeyler koyduk. Sihirlere, gizemlere ve bilinmesini istemediğimiz "Dasein"lerle onun seslendirildiğinde çıkan güç ve kudreti birazda bu yüzdendi!
9 Edebiyat D...
10 Edebiyat D...
11 Edebiyat D...
Bizler; sınıfın Mukimleri ,çocuktuk...
Biz çocuklar yavaşça gençleştik ve genç olduk!
Sınıfımızın başkanı: Semender Azeri'ydi.Yaylacıklı sayısı neredeyse yarıya yakındı. Akşam köyde olup biten gırgır makarayı sınıfta devam ettirirdik. Binali Dayının... Gülenaz Halanın bişi bişirmesine yaptığı iltifatları; oğullları Tagettin'i kızdırmak için derste yazı ile fısıltı ile aktara aktara gülüşürdük. Sonunda Tağo kimi pataklamaya başlarsa oda pataklananın şannssızlığıydı!..
Kaptan Dayının oğlu; Cemal dersten çıkmak için ne bahaneler üretirdi. Dünya tarihine geçecek tasarım tatlısı bahanelerle dersden kırardı ya!
Orhan Tırpancı, sınıfımızın birincisiydi. Herkes; bugün bile bu hakkı teslim eder, sanırım. Cavit Karadağ: Çok büyük ümitler vaad eden arkadaşımızdı!
Semra Köksoy sınıfımızın diğer kızlarıyla beraber baş meleğiydi. Ardahan kızlarının bütün meleksiliği Songül de, Hürriyet'te, Serpil de, Sema da toplanmıştı.
Sınıfımızın yazılı tarihi yoktur. Kalplerde ve ruhlarda yaşayıp durması; iyi, güzel hoş da. Doris Lessing'inin demesi; hayaller üzerinden olsa da tarih oluşturmak gittikçe zorlaşır.
Son kuru hayallerin üstünden; son hatırlayabildiklerimiz bunlar:
Felsefe Hocamız Tahir Bey: Derste alabildiğine konulara girer ve bilgisini konuştururdu. Bilgisine güvenen bir filozoftu.
Bizim sınıf Felsefe bilmeye başlamış ama genciz. Beynimiz temiz ve kirlenmemiş bu yüzden sorup duruyoruz. Soru sormak parayla değil, ya!
Olumlu Bilimler diye bir konu vardı.Tahir Bey; Müsbet Bilimler anlamına gelen isimlendirmenin mahiyetini anlattıktan başka yanlış isim vermenin iyi bir şey olmadığını işaret etti. Olumlu Bilim isminin "
Müsbet" kavramına karşılık gelsin diye yanlış anlamadan hareketle yanlış olarak isimlendirilmiş diye:
Çocuklar! Müsbet,menfi ikileminden yola çıkmış bu kavramı veren kişi. Oysa burada ki "Müsbet; menfinin müsbeti değil ki İSBATLANABİLİR'lerin müsbetidir. İsbatlanabilir Bilimler deseydi kavrama isim bulan kişi, iyi yapmış olacaktı, dedi.
Bugün gibi hatırlarım.Tahir Beyin bu kadar güzel anlatılarını; çünkü öğretmenlerimizin hayalleri hala taze, diğerleri ve zaman kurusa da! Herşey silik bir duman gibi durmalarına karşın.
Müsbet bilimler'e karşılık verilen olumlu bilimler ismi hakikaten verimli bir karşılık değil. Deneysel bilimler de denilen bu kavrama olumlu diye isim verirsek semantik bir hata yaparız. Bu da anlam bilim olarak zihinsel kavrama da ne kazandırmaz ve neler kaybettirir hesaplaması orta da!..
"Müsbet" ismi eski dil de olumlu karşılığı olduğu kadar isbat'ın çoğuludur da, eskiler bu mahiyetlen bu kavramı inşa etmişler dil de yenileşme ile buna bir karşılık bulalım denmiş ki buda müsbet'e olumlu diyelim denmiş, hülasa!
11 Edebiyat D sınıfımız da dersler çok güzel işlenirdi.
Hatice Hanım; Dursun Akçam'ın yeğeni olması ile beraber bir Edebiyat Ustasıydı. Bize Schilller'i, Fichte'yi, Fuzuli'yi ve mitoloji sevdirdi.
Şışkalı arkadaşımız Hakkı ile aynı sırada otururduk. Ardahan'ın dört yanından öğrenci Ardahan da okurdu. Evler yazdan tutulur; kışın öğrenciler hem okur hem de hayatlarını yaşardılar. Sinemaya giden mi? Kopya hazırlayan mı? Herkes kendi cotuna uyan işi bir'in indin de toplucalığın birliğinde yapar ve yaşardı.
Göle den, Hoçvan dan, Hanak dan, Posof dan, Düz Ardahan dan.. Ardahan'a gelip okuyan öğrenci sayısı dört bin idi!
Tedrisat üç evreydi.
Sabahçı,öğlenci ve akşamçı.
Öğrenci şehriydi Ardahan...
Ve Ardahan'ın; Ardahan Lisesinin Bayro'su, Kığı Yener'i, Gürsoy Abisi, Hoçvanlı İlyas'ı, Göleli Cengiz'i, gene Hoçvanlı Orhan'ı vardı!..
Doris Lessing :" Kuru hayallerin üzerinden yaşanmış olaylara gidip onları,yazıyorum!"
Bizimkisi de o çığır!...........