Hatta kimi gazeteler NATO Zirvesi’ndeki sıradan protokol olaylarını ilişkilerin düzelmesi olarak yorumlarken biz bu köşede Batı ile Türkiye arasındaki makasın gitgide açıldığını, NATO Zirvesi’nde de bunun tüm işaretlerinin görüldüğünü yazmıştık. O zirvede ABD Başkanı Obama’nın mimikleri bile sıkıntılı havayı ele veriyordu…
Türkiye direndi, hala da direnmeye devam ediyor. Ankara Hükümeti, ABD’nin IŞİD Planı’nı yetersiz, hatta tehlikeli buluyor… Bu doğrultuda hazırlanmış deklarasyonlara dahi imza atmadı Türkiye… Daha önce de söyledik, bunun sadece 49 rehine ile izah edilmesi zor. Türkiye bölgeye tamamen farklı bir pencereden bakıyor… Bu farklı pencereye Katar’dan kovulan İhvan (Müslüman Kardeşler) örgütü üyelerinin İstanbul’a taşınmasını da ekleyin…
NEW YORK TIMES EDEPSİZ VE ALÇAK MI?
Dediğimiz gibi, birkaç aydır Anglo-Sakson ve Alman gazeteleri sağlı sollu Türkiye’ye vuruyor; Bir yandan Türkiye ile IŞİD’i ilişkilendiriyorlar, diğer taraftan PKK’nın IŞİD’e karşı ne kadar kahramanca savaştığını yazarak PKK’nın terör örgütleri listesinden her an çıkarılabileceğini ima ediyorlar.
Verilen mesaj açık, “dediğimi yapmazsan seni terörü destekleyen ülke ilan ederim, PKK’yı da terör örgütü olmaktan çıkarırım”.
Avustralya’dan İngiltere’ye, Almanya’dan ABD’ye kadar çok sayıda gazetede çıkan haberler NATO Zirvesi’nden sonra daha bir sertleşti. En son ABD’nin en etkili gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), Türkiye’yi kastederek “Artık müttefikimiz değilsiniz” diyecek kadar ileri gitti…
Etkili bir diğer Amerikalı yayın organı Newsweek ise Türkiye’den Irak ev Suriye’ye terörist taşıyan minibüs hatları olduğunu iddia etti…
ABD ve dünya kamuoyunun oluşturulmasında sayılı gazetelerden sayılan New York Times (NYT) ise önce IŞİD’in para kaynaklarının Türkiye’ye bağlı olduğunu, bazı Türk yöneticilerin IŞİD’in petrol satışından pay aldığını, ABD bu hatları kesmek isteyince ise Türk yetkililerin buna mani olduğunu yazdı… Bizler daha bu ithamları hazmedemeden NYT bu kez Ankara Hacıbayram Camii’nin IŞİD’e terörist gönderen önemli merkezlerden biri olduğunu yazdı…
Habere göre Hacıbayram’dan IŞİD’e 100 kadar katılım olmuş. Üstelik gazete haberini bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun Hacıbayram’dan çıkarken çekilmiş fotoğrafıyla ‘süsledi’…
Habere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tepkisi bir hayli sert oldu. Hatta NYT belki de tarihi boyunca bu kadar sert bir karşılık görmemiştir desek herhalde abartmış olmayız. Erdoğan haber için şunları söyledi:
“Dün uluslararası bir gazete, benim ve Sayın Başbakan'ın Hacı Bayram Camii'nde namazdan çıkarken çekilmiş fotoğrafımızı kullanıyor, altına da bir terör örgütünün o caminin bulunduğu bölgeden, terörist devşirdiğini yazıyor. Çok açık söylüyorum; bu en hafif tabiriyle, edepsizliktir, alçaklıktır, adiliktir… Türkiye'yi teröre destek veren, göz yuman bir ülke gibi göstermek densizliktir. Yok Türkiye petrol alıyormuş, yok Türkiye silah veriyormuş, hastanede yaralıları tedavi ediyormuş. Bunu defaatle Enerji Bakanım da açıkladı, biz de açıkladık, böyle bir şey asla kesinlikle söz konusu değil.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı konuşmasında bazı uluslararası medya kuruluşlarının ABD’de ve Avrupa’da Türkiye’ye karşı koordineli, sistematik bir saldırı başlattığını da iddia etti. Bunlar yenir yutulur laflar değil. Belli ki Sayın Erdoğan sabrının sonuna gelmiş… Erdoğan’a göre NYT, WSJ ve Newsweek gibi yayın kuruluşları Türkiye’yi terörü destekleyen ülke gibi göstermeye çalışıyor ve bunun için sistematik ve koordineli bir şekilde Türkiye’ye saldırıyor…
Eğer söylenenler birebir doğru ise Türkiye birkaç gazetenin değil, birkaç devletin saldırısı altında demektir. İşin doğrusu bizim de kanaatimiz bu yöndedir. Batı’da Türkiye’ye karşı güçlü bir blok var. Başta ABD olmak üzere bazı Batı ülkelerinde Türkiye aleyhine her haberi satın alacak pek çok etkili isim var. Son dönemde çıkan haberlerde bu isimlerin de etkisi var. Ayrıca Türkiye’nin IŞİD tutumu da etkili elbette…
Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki günlerde dünya liderleri ile görüşeceklerini ve söz konusu algı operasyonunu onlara anlatacağını söylüyor. Doğrusu ya bu pek de etkili bir yöntem olmaz. Çünkü eminim o liderlerin bu operasyondan ziyadesiyle haberleri vardır…
“TÜRKİYE’Yİ ÇÖKERTMEK İSTİYORLAR”
Mesele sadece birkaç gazete ve televizyonun haberi değil. Batı’da Türkiye’deki idareden memnun olmayan, Hükümet’te radikal değişiklikler bekleyen etkili isimler var. Bu nedenle Türkiye ile ilgili her olumsuz haber Batı medyasında kolayca büyüyor, olduğundan daha fazla ilgi çekiyor…
Bu tepkilerin bir kısmı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirttiği gibi sistematik ve koordineli, ancak tepkilerin önemli bir kısmı yönlendirmelerle başlayan ancak doğal seyrinde ilerleyen türden…
Türkiye’ye dönük saldırılar siyasi alanda IŞİD üzerinde yoğunlaşırken, ekonomi alanından da ölümcül salvoların geldiğini kabul etmeliyiz. Bunların başında ise Türk ekonomisinde büyük bir krizin beklendiği iddiası bulunuyor…
Türkiye’de seçimleri yılardır aynı parti kazanıyor olmasına karşın iktisadi ve siyasi istikrar bir türlü kurulamıyor ve Batılı değerlendirme kuruluşları da bu göreceli istikrarsızlığı ‘belirsizlik’ olarak görüp notlarına yansıtıyorlar.
Önümüzdeki günlerde Moody’s’in Türkiye’nin notunu düşüreceği iddiaları herkesi endişelendiriyor. İşte Erdoğan, Moody’s gibi derecelendirme kuruluşlarını da art niyetli davranmakla suçluyor ve Türkiye’nin gerekirse bu kuruluşlardan çıkması gerektiğini de iddia ediyor… Şöyle diyor Erdoğan:
“Avrupa'da batmış, çökmüş, şu anda Avrupa'nın çok ciddi destekleriyle ayakta tutulmaya çalışan ekonomilerin olduğu ülkeye 6 derece birden artış veren bu kredi derecelendirme kuruluşlarının, Türkiye ile ilgili yaptıkları bu açıklama sadece siyaseten çökertemedikleri bir ülkeyi acaba ekonomik noktada nasıl çökertiriz, bu bir projedir, bunun gayretidir.”
Bu sözlere göre ABD’li kredi derecelendirme kuruluşlarının amacı, tıpkı bazı gazete ve televizyonlar gibi, Türkiye’yi çökertmek… Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın buna karşı önerdiği ise bahsi geçen kurumlardan gerekirse çıkmak. Oysa ki Türkiye, Moddy's gibi kurumlar ile kurumsal ilişkiyi kesse dahi o kuruluşlar Türkiye'yi değerlendirmeye devam edeceklerdir ve verdikleri notlar dünya piyasalarında maalesef hala itibarlı olacaktır. Diğer bir deyişle işimiz hiç de kolay değil...
OYUN SERTLEŞECEK
Sizi bilmem, ama benim için Sayın Erdoğan’ın sözleri geçmişte duymadığım kadar sert… Demek ki ortada görünenden çok daha büyük sıkıntılar var…
Demek ki Türkiye ekonomide ve siyasette kuşatılıyor... Umarız bu sıkıntılar biran önce hallolur. Aksi taktirde Türk yetkililerin açıklamaları da tıpkı dış kuruluşların haberleri gibi ülkemizi olumsuz yönde etkileyecektir…
Bu arada bu kavganın burada bitmeyeceği ve Erdoğan'ın meydan okuduğu güçlerin de bir cevabının olacağı belli. Önümüzdeki günlerde Türkiye hakkında bazı haberler, fotoğraflar veya ithamlar yayınlanırsa hiç şaşırmayacağım.
Oyun derinden ve ustaca oynanıyor, umarım Türkiye de bu oyunları daha iyi oynamasını öğrenir...