Ömrü neredeyse savaş meydanlarında geçmişti. Değişik cephelerde birçok çatışmanın odağında olmuş, en kritik anlarda aldığı kararlar ve yaptığı hamlelerle kısa zamanda nam salmıştı. Vücudunda değişik yerlerde birer şeref madalyası gibi taşıdığı otuz altı yara vardı. Herkesin inisiyatif almakta zorlandığı anlardaki atak tavırları ve cesaretiyle dikkatleri üzerine çekmişti.
Dindarlığı ve vatanseverliğine heyecanını ve öfkesini de ekleyince askerler ona “Deli” lakabını takmışlardı. Ancak bu “delilik” vatana hizmet aşkıyla yanıp tutuştan bir yiğidin hürriyet ve bağımsızlık kaygısıydı… Milli mücadele’de doğu cephesinde Kazım KARABEKİR Paşa ile birlikte büyük kahramanlıklar göstererek Kars, Ardahan ve Artvin’i Ermeni ve Gürcü çetelerin işgalinden kurtardı.
Doğu Anadolu’da adı bir efsaneye dönüştü. Şark’ın gizli fatihi olarak anıldı. Savaştan kaçmaya çalışanlara yaptığı ateşli konuşmalarla düşmana bile nam saldı. Milli mücadele henüz başlamadan Mustafa Kemal’e ve Anadolu hareketine karşı çıkan bir grup muhalifi Trabzon’da etkisiz hale getirdi.
Kongre ve genelgelerin huzur içinde yapılmasını sağladı. Cumhuriyetin ilanından sonra soyadı kanunu çıkınca o da adıyla bütünleşen ve onu “Deli Halit Paşa” diye bayraklaştıran Kars, Ardahan halkına vefa gösterilerek kendisine “KARS’I ALAN” soyadı verildi.
O Kars, Ardahan’ı ve Artvin’i emperyalizmin eli kanlı katillerinin elinden almış, Misak-ı Milli’ye gururla dahil etmişti.1925 yılında ikinci TBMM’ne Ardahan milletvekili olarak girmenin gururunu yaşadı.
Kimden mi bahsediyorum? Belki bir çoğumuzun varlığından dahi haberdar olmadığımız, Ardahan’da esamesi bile okunmayan Ardahan’ın ilk milletvekili milli mücadele kahramanı Kars, Ardahan fatihi diye anılan ve TBMM ‘de Ardahan mebusuyken büyük bir komployla vurulan, mecliste Atatürk’ de dahil olmak üzere birçok mebusun gözleri önünde kan kaybından ölen, Halit Paşa’dan ya da tarihin kaydettiği adıyla Deli Halit Paşa’dan bahsediyorum.
Millet egemenliğinin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde işlenilen ilk cinayet Ardahan milletvekili Halit paşa cinayetiydi. Ardahan mecliste bir daha onun temsil ettiği kadar etkili ve cesurca temsil edilemedi. Halit paşa kürsüye çıktığında konuşmaz adeta kükrermiş. Dönemin mebuslarının hatıralarında Halit paşa kürsüdeyken mecliste çıt çıkmazdı diyorlar.
Memleket meselelerini büyük bir ustalıkla anlatır ve çözüm sunarmış. M. Kemal çok iyi bir asker olarak gördüğü Halit paşaya saygı duysa da etrafındakiler Halit paşadan rahatsızlardır. Çünkü bu deli adam meclisteki bütün entrika ve dolapları deşifre ediyor, Ali Cengiz oyunlarını bozuyordu.
Bir süre sonra Halit paşa M. Kemal’in etrafını saran ve başta istiklal mahkemeleri başkanıyken binlerce insanı gözünü kırpmadan idama gönderen” “Kel Ali” lakaplı Afyon milletvekili Ali ÇETİNKAYA ve Gaziantep milletvekili Kılıç Ali’yi rahatsız etmektedir.
Gözü karalığı, cesareti ve “deliliğiyle” Halit Paşa Meclis koridorlarında can verinceye kadar Ardahan’ı temsil etti. İlk vekilimiz Halit paşanın katledilişi ise tam bir muammadır. Ve demokrasi tarihimizin karanlık delhizlerinde üstü kapatılarak gizlenmiş bir yaradır.9 Şubat 1925 Pazartesi günü, Meclis, Kâzım (Özalp) Paşa'nın başkanlığında toplanmış Sayıştay ve Başbakanlık bütçelerini görüşüyordu.
Bir aralık Elazığ Milletvekili Hüseyin Bey, salonun son sıralarında birinde oturduğu yerden kalkarak hazırladığı bir önergeyi arkadaşlarına imza ettirmeye başladı. Bu arada salonun orta yerlerinden birinde oturan Halit Paşa'nın yanına gelerek:
-Paşam, şunu imzalayıver, diyerek önergeyi kendisine uzattı.
Bu, veteriner okulu mezunlarına yüzeli ‘şer lira teçhizat bedeli verilmesi hakkındaki kanun tasarısının 1923 yılı mezunlarını da içine almasına dair bir önergeydi.
Halit paşa önergeyi okumaya kalkınca Hüseyin Bey paşam okumaya gerek yok imza atın bitsin diyince Paşa hiddetlenir ve ben okumadan imza atmam diyince tartışma çıkar, münakaşa başlar. Bu sırada araya giren mebuslar olayı yatıştırır ve halit paşayı dışarı çıkarırlar.
O sırada elinde çayı ile dışarı çıkan nam-ı diğer Kel Ali, paşayı kızdıracak sözler söyleyince zaten önceden aralarında tatsızlık bulunan, Ali Çetinkaya ve Halit Paşa arasında sözlü atıboğuşma yaşanırken, Halit paşa dayanamaz ve elini beline atar biri beyaz biri siyah kabzalı iki tabanca çıkarır ve Kel Ali'ye ateş eder.
Ancak Kel Ali Halit Paşanın Usta bir nişancı olduğunu bildiğinden hemen kaçar ve merdivenlerden yuvarlanır. Kurşunlar isabet etmez. Halit Paşa Arkasından koşar ve ikili arasında arbede başlar bu sırada bir el silah sesi duyulur ve halit paşa kanlar içinde yaralanır.
Kanlar içinde yerde kalan Halit paşa mecliste bir odaya kaldırılır. Ancak nedense doktor bir türlü gelmez. Hatta Atatürk de bu esnada meclistedir ve olaylara çok üzülmüştür. Halit paşayı ziyaret eder ve kendisini kimin vurduğunu sorar Halit paşa Rize milletvekili Rauf beyin adını verir.
Ancak görgü tanıkları Halit paşayı vuranın Kel Ali lakaplı Ali Çetinkaya olduğunu söylerler. Halit Paşa uzun süre müdahale edilmesini bekler fakat sistemli bir şekilde müdahale edilmesi engellenir ve Halit paşa kan kaybından vefat eder. Mecliste bu olaydan sonra kıyamet kopar, Ali Çetinkaya'nın tabancasından bir kurşun eksik olduğu ortaya çıkar.
Adlî tahkikata gelince, Ankara Savcılığı Halit Paşa'yı Ali Çetinkaya'nın vurduğu kanaatine varmış, ancak meşru müdafaa halinde bulunduğunu kabul ederek hakkında –o günkü deyimle- âdemi takip, yani bu olaydan dolayı kovuşturma yapılmaması kararını vermiş, böylece dosya kapanmış, ama Halit Paşa'yı kimin vurduğu hiçbir zaman kesin olarak anlaşılamamıştır.
Halit Paşanın annesi kara haberi alınca şöyle der: Ben onu abdestsiz emzirmemiştim, mutlaka arkadan haince vurmuşlardır...
Adliye bunu sadece “bir zabıta vakası” olarak kabul etmekle beraber, gazeteler olayı ve Meclis'te bu gibi şeylerin geçmesini şiddetle kınamış, hatta milletvekillerinin silah taşımalarının ve Meclis'e silahlı olarak gelmelerinin yasak edilmesini istemiştir
Bugün meclise gidip de Halit Paşanın koltuğunda oturanlar, mecliste yemin dışında kürsüye gelemiyorlarsa, memleketin onca sorunu varken saçma sapan önergelerle gündem meşgul ediyorlarsa, milletvekilliğini şov sanıp hamsi nutuk atanlara Ardahan heba olurken gün be gün tükenirken pişkin pişkin millete yalan söyleyenler Önce Ardahan halkına sonra da Halit KARSIALAN Paşa’nın aziz hatırasına ihanet etmiş olurlar.
Onun için Ardahan’da milletvekilliğine talip olanlar Halit Paşayı düşünsünler. Çünkü bizim artık mecliste “mösyö pozu verenlere",her önergeye kayıtsız şartsız el kaldıranlara, memleketin onca sorunu varken kaz gecelerinde memleket kurtaranlara, bakan geldi diye sevinip Ardahan’ı vebalı bir il gibi gösterenlere değil.
Meclis koridorlarında ölürken bile asaletinden taviz vermeyen ve Ardahan’ı gururla temsil eden DELİ HALİT PAŞALARA ihtiyacımız var. Kürsüde kükreyen, üreten, çırpınan ve mücadele eden “Delilere” ihtiyacımız var. Ardahan'da Bugün Halit Paşanın adı yaşatılmıyorsa, anılmıyorsa, bu ayıp kimin ayıbıdır sormak gerek? Gümüşhanelilere yalakalık olsun diye caddeyi bulvara çevirenler Halit paşaya bir sokak adını çok gördüler ama kızmamak lazım onların kastı yok cehalet kurbanı oldular herhalde...
MEHMET EMİN AZAT