Kılıçdaroğlu, “247 milyar liralık yolsuzluk var. Eğer bu dosyada rüşvet ve yolsuzluk delilleri yoksa dünyanın hiçbir yolsuzluk davasında delil yok demektir.” dedi.
‘Savcı değil Reza’nın avukatı’ ifadesini kullanan CHP lideri, “O savcı diğer hakimlerin yüzüne nasıl bakıyor acaba? Eşinin, çocuklarının yüzüne nasıl bakıyor?
Soyadını bence değiştirsin, Karanlık çok yakışır.” diye konuştu. MHP lideri Devlet Bahçeli de savcı için ‘kiralık vicdanlı’ nitelemesi yaptı. AKP’nin, hukuka ahlaksız bir operasyon düzenlediğini, 17 Aralık dosyasının milletin vicdanında hep açık kalacağını vurguladı.
Savcı değil, Reza’nın avukatı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP hükümetinin Türkiye’yi bir ‘hortumcular ülkesi’ haline getirdiğini söyledi. 17 Aralık soruşturmasına takipsizlik veren Savcı Ekrem Aydıner’e tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Eğer bu dosyada rüşvet ve yolsuzluk delilleri yoksa dünyanın hiçbir yolsuzluk davasında delil yok demektir. Aydıner savcı değil, Reza’nın avukatı.” diye konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’na katıldı. Burada yaptığı konuşmada yolsuzluk soruşturmalarının kapatılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına 21 Ekim’in, ‘yürekli bir aydın’ diye nitelendirdiği merhum Ahmet Taner Kışlalı’nın ölüm yıldönümü olduğunu hatırlatarak başlayan Kılıçdaroğlu
Umut davasında terör örgütü Selam Tevhid Kudüs Ordusu’nun cinayetin ardındaki örgüt olduğunun ifade edildiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, bu dosyanın üstünün AKP tarafından kapatıldığını söyledi.
17 ve 25 Aralık dosyalarına verilen takipsizlik kararının arkasında da AKP’nin olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ortaya saçılan onca delile rağmen savcının ‘delilsizlikten’ dosyayı kapattığını belirterek “Her şey var ama savcıya göre hiçbir şey yok.
Bu savcı hiçbir delili görmüyor. 247 milyar liralık bir yolsuzluk var. 25 Aralık’ta Erdoğan Bayraktar millete ‘Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu nedeniyle istifa edin ve beni rahatlatacak açıklamayı yapın baskısını kabul edemem’ diyor.
Yolsuzluğu açık ve net ifade ediyor. Kendi bakanı, Başbakanın talimatıyla bunların yapıldığını söylüyor ama savcı bunları görmüyor.” diye konuştu. CHP liderinin konuşmasından satırbaşları ise şöyle:
TÜM DÜZENLEMELER YOLSUZLUĞU KAPATMAK İÇİN:
17 Aralık’tan sonra yapılan bütün yasa değişikliklerinin amacı yolsuzluk dosyalarını kapatmak. HSYK’nın yapısının, Davutoğlu’nun başbakan yapılmasının tek amacı yolsuzluk dosyasını kapatmaktı.
Dönemin başbakanlık müsteşarı arıyor ‘Savcıyı alın, bu ülkede kanun biziz’ diyor. Ama savcı bunu da görmedi. Türkiye’yi bir hortumcular ülkesi haline getirdiler. Savcıların değiştirilmesi, polis memurlarının değiştirilmesinin temel amacı buydu.
Kimler vardı bu yolsuzluk dosyasının içinde? Rüşvet parasıyla hacca giren bakanlar vardı, Kur’an-ı Kerim ile dalga geçen bakanlar vardı. Ama birisi çıkıp ‘ben bunları kapattım’ diyor. Ne yaparsanız yapın kapanmaz. Gün gelecek bunların hesabını vereceksiniz.
ADALETİNİ SATAN ADAMA SAVCI DENMEZ:
Önce hırsızlara seslenelim; sakın ‘devleti de satın aldık, hukuku da satın aldık’ diye düşünmeyin. Satın aldığınız Türkiye değil, şerefini satılığa çıkarmış adamların kendisidir. Onlar gelir geçer, bu ara dönem mutlaka biter. Bu devlet asli rotasına döndüğünde adaletin tokadı suratına çarpacaktır. Hırsızların ortaklarına da seslenmek istiyorum. ‘Bugün gücümüz var ne yaparsak yırtarız’ diye düşünmeyin.
Pinochet nasıl yargılandıysa, siz de aynı şekilde yargılanacaksınız. Biz padişahını ‘Kanuni’ diye öven bir milletiz. Savcıya da sözümüz var. Ona savcı diyoruz, resmi adı savcı. Gerçek adı ise Rıza Zarraf’ın avukatı.
O savcı şunu unutmasın Nazi Almanya’sında Hans Frank’ın açıklaması var. ‘Verdiğiniz her kararda kendinize şunu soracaksınız; Benim yerimde Führer olsaydı nasıl karar verirdi?’ Bu savcı da ‘benim yerimde Erdoğan olsaydı nasıl karar verirdi?’ diyerek karar verdi. Soyadı Aydıner, bence değiştirsin. ‘Karanlık’ soyadı çok yakışır. Ona savcı denmez. Düşüncesini, adaletini, kalemini satan adama savcı denemez.
TÜRKİYE’Yİ YARI AÇIK CEZAEVİNE DÖNDÜRMEK İSTİYORLAR:
Yeni yasa teklifi getirdiler, daha baskıcı bir Türkiye için. Adalet kavramının içini boşalttılar, ‘özgürlük’ diye satıyorlar bunu. Sen otobüsü yakanı mahkemeye çıkardın da karşı çıkan mı oldu? Türkiye’yi yarı açık bir cezaevine döndürmek istiyorlar.
Ey AKP’ye oy veren yurttaşlarım, ‘yeter’ demeyecek misiniz artık? ‘Yeter’ deyin artık. Bir de bu ülkeyi namuslu adamlar yönetsin. Evinizi hırsıza teslim eder misiniz, etmezsiniz. İnanç üzerine, kimlik üzerine, yaşam tarzı üzerine siyaset yapıyorlar. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. 2015 Türkiye için bir dönüm noktasıdır.
Türkiye’nin itibarı yerle bir. En son BM’de görüldü. Davutoğlu kendi grubunda konuşma yapıyor. ‘Biz BM Güvenlik Konseyi’ne daimi olmayan üye seçileceğiz, bu bizim başarımız olacaktır’ diyor. Sonuç ne oldu?
Yeni Zelanda 4,5 milyon nüfuslu 145 üyenin oyunu aldı. İspanya girdi oyu aldı, Türkiye 60 üyede kaldı. Tam bir yüz karası, diplomatik darbe. BM’de Türkiye’yi bu hale getiren kim? Bu soruyu iktidara sorsanız, ‘bu hale CHP getirdi’ der. İran’a gittiler ip gibi dizildiler. Erdoğan ‘buraya gelince kendimizi 2. evimizde hissediyoruz’ dedi. İran da aleyhine kulis yaptı.
Kiralık vicdanlı savcı, 17 Aralık’a sünger çekti
MHP lideri Devlet Bahçeli, 17 Aralık soruşturmasında verilen ‘takipsizlik’ kararına sert tepki gösterdi. İktidarın hukuka operasyon yaptığını anlatan MHP lideri, yolsuzlukların peşini bırakmayacaklarını anlattı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, takipsizik kararını veren Savcı Ekrem Aydıner için ise ‘kiralık vicdanlı’ nitelendirmesinde bulundu. Bahçeli, “İranlı suç makinesi ‘hayırsever’ olarak taltif edilirken, mahdumlar villalara para doldururken, havuzlara yeşil dolarlar yağmur gibi yağarken bir sorun olmayacak da; savcılar ve polisler adaletin yanında durunca mı ajan, hain, haşhaşi ve komplo uydurmaları ağızlardan kurşun gibi çıkacaktır?” dedi.
Devlet Bahçeli, Savcı Ekrem Aydıner’in ‘allem edip, kallem etmiş 63 sayfalık gerekçeli kararla 17 Aralık’a sünger çektiğini’ belirtti. 17 Aralık dosyasının milletin vicdanında hep açık kalacağını aktaran Bahçeli, şunları kaydetti:
“Rüşvet ve yolsuzluğu örtmek için AKP tarafından görevlendirilen savcı, delillerin usulsüz toplandığını, herhangi bir örgüte rastlanmadığını ve suç unsurlarının oluşmadığını kiralık vicdanıyla kaleme almıştır.
17 Aralık soruşturmasının hükümeti yıkmaya yönelik planlı bir eylemin parçası olduğunu iddia eden yanlı ve taraflı savcı; yazdığı gerekçeli kararın içeriğinde ‘pes doğrusu’ diyebileceğimiz detaylara yer vermiştir.
Camiyi çalan kılıfını çoktan dikmiştir. AKP, hukuka ahlaksız bir operasyon düzenlemiştir. AKP, hukuka zincir vurmuş, adalete kurşun sıkmış, yargı bağımsızlığına kara çalmıştır. Haksızlığa, hırsızlığa ve hukuksuzluğa karşı adaletin harekete geçmesi hangi mantıkla, hangi ahlaki ve vicdani değerle darbe diye püskürtülmüştür?
İçişleri eski Bakanı’nın, talihli evladına ait 7 adet çelik kasa içinde kan ter içinde biriktirdiği 1,5 milyon lira iade edilecek midir? Demek ki savcı kasaları somut delil görmemiş, paraların kaynağını merak etmemiş, makul bulmamıştır.
Sabık banka müdürünün kutulardan çıkan 4,5 milyon dolarına ne olacaktır? Bu para da aynen iade edilecek midir? Montaj, dublaj, piyes denilen yüzlerce tapenin, ses ve görüntü kaydının, fotoğraf karelerinin ve 29 klasörlük delil dosyasının başına ne gelecektir?”
Devlet Bahçeli’nin gündeminde Kobani’ye koridor açılması da vardı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Kobani’nin düşmesini hiçbir zaman arzu etmeyiz.” sözlerini hatırlatarak, “Peşmerge unsurlarının Kobani’ye geçmesine yardım ettiklerini açıklamıştır. Sorarım sizlere; Erdoğan’ın terör örgütü olarak yaftaladığı PYD’ye yardım etmek, yataklık yapmak millete ve vatana karşı işlenmiş suç değil midir?
Silahlanan peşmerge ve PYD’nin, PKK’yı da çembere dahil ederek ne yapması planlanmaktadır? Bize göre amaç ne Kobani, ne Suriye ne de Irak halklarının dirliği ve istikrarıdır. Amaç Kürdistan’dır, amaç petrolü tankerlerle, varillerle, boru hatlarıyla alıp götürmek, Ortadoğu haritasını küresel projelere göre tekrar ve kanla çizmektir.” dedi.
Abdullah Öcalan’ın cezaevi şartlarının iyileştirilmesi ile ilgili hükümetten gelen açıklamaları da eleştiren Bahçeli, “PKK kanlı bir terör örgütüdür. Türkiye’de müebbet hapis cezasına çarptırılmış hangi mahkum iki odalı, televizyonlu ve bahçeli bir yerde kalmaktadır? Bu imtiyaz, bu ayrıcalık nasıl izah edilecektir? Cezaevi şartlarını dikkate aldığımızda, bu durumun villadan ne farkı olacaktır?” diye konuştu.
Cumhuriyet resepsiyonuna Bahçeli de gitmiyor
Anamuhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra MHP lideri Devlet Bahçeli de ilk kez Çankaya Köşkü yerine Beştepe’de yaptırılan ve AK Saray olarak nitelendirilen yeni Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde gerçekleştirilecek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna katılmayacağını açıkladı. Bahçeli, grup toplantısının ardından konuya ilişkin soru üzerine “Anıtkabir’de olacağız. Tebligatta ve resepsiyonda bulunmayacağız.” dedi.