Hırs, inat, intikam ve kavganın revaçta olduğu günlerdeyiz. Tepeden tırnağa yayılan hava, sinirlilik ve gerginlik. Suçlayıcılık.
Böyle devam edemeyiz. Ederiz de çok ağır bedel öderiz. Birinin frene basması gerekiyor. Belliki o kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan olmayacak.
O halde geçen hafta başlattığım çağrımı aynı adrese gönderilmek üzere derinleştirmek istiyorum. Bu gidişi değiştirmesi gereken kişi, Başbakan Davutoğlu'dur. Sorumluluk "Hoca"nın omuzlarındadır. Hiçbir akçeli işe bulaşmamış olduğuna yüzde yüz inanabileceğimiz bir başbakan. Ayrıştırıcı söylem ve kutuplaştırıcı iklimi de bitirebilir. Daha sakin konuşuyor.
Pazar günkü toplantıya katılan, "gerçekten akil olup", makulü arayan 3 isimle konuştum. Davutoğlu'nun demokratikleşme konusunda bizlerin kaygılarını anladığı izlenimi edinmişler. Başbakan için, ülkenin özgürlüklerin daraltılması ile nasıl bir perspektif kaybedeceğini ve bunun ne kadar ağır fatura getireceğini biliyor diyorlar. Tarafsızların yorumları bu yönde.
Ayrıntılar var; toplantılarına medyayı geniş biçimde çağırıyor, akillerden hükümeti eleştirenleri de davet etti. Aynı yaklaşımı işadamlarına ve sivil topluma dönük de bekliyoruz.
Başbakanın dünkü yeni güvenlik paketi açıklamalarındaki ihtiyat payı da "endişelerin farkında" dedirtti. Bu konudaki uyarılarımıza devam edeceğiz. Türkiye 90'lara dönmesin.
Akademik kimliği güçlü bir isim. Dolayısıyla 'yukarıdan' kendisine nasıl bir tepki gelirse gelsin, parlamenter sistemin Başbakana verdiği yetki, görev, hak ve sorumluluğu kimseyle paylaşmadan yerine getirmesi onun omuzlarındaki tarihi borçtur.
Erdoğan artık Cumhurbaşkanı. O otokrat bir Türkiye istiyor. Çin ve Rusya benzeri; güçlü ama otokrat. Bu model Türkiye'ye uymaz. İzin verilemez. Demokrat ve özgür ülke olmalıyız. Mesele artık Davutoğlu'nun tarihe nasıl yazılacağına gelip dayandı.
Makul bir ülkenin sessiz çoğunluğunun beklentisi bellidir. Her zaman "baskıya karşı vicdan" diyem Zweig'dan alıntıyla; "hoşgörüsüzlüğe karşı hoşgörü, vesayete karşı özgürlük, fanatizme karşı hümanizm ve mekanikleşmeye karşı biriciklik."