Kuruluşunun 60. yıldönümünü kutlayan Hürriyet Gazetesi’nin “Hürriyet Hakkımızdır-Tren Özgürlüktür” projesi Kars’ta bir özgürlüğün kısıtlanmasına, bir Hürriyet sesinin kesilmesine, sorguladıklarını soran bir gazetecinin işine son verilmesine tanıklık etti.
Cesur Gazeteci, NTV Kars Temsilcisi Tacettin Durmuş,
Hürriyet Treninin üst düzeyleriyle tartışmaya girince kulağı çekildi. Günün akşamında NTV yetkilileri Durmuş’u arayarak, “Neden böyle bir tartışmaya girdiğini” sordu. Bunun üzerine işler karıştı ve Durmuş, NTV temsilciliği görevinden alındı.
Kars’ta yerel gazete muhabirliği de yapan NTV Kars Temsilcisi Tacettin Durmuş, Hürriyet Gazetesi’nin yazarı Sedat Ergin’in, şikâyeti ile işinden olduğunu bugün yaptığı açıklamayla kamuoyuna duyurdu.
Hürriyet Trenin Kars’tan ayrılmasının ardından yaşanan olaydan dolayı Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin’e sorduğu sorunun ardından kendisinin şikâyeti üzerine çok sevdiği NTV Televizyonunda işine son verildiğini belirten Durmuş şunları söyledi:
“Her yıl olduğu gibi bu yılda Hürriyet Treni Kars’a geldi. Bende kendileri tarafından etkinliklere davet edildim. Trenin 10.30’da garda olacağı ve programların bu saatte başlayacağı bana da bildirildi. Bende 10 dakika gecikmeyle programa katıldım. Gara vardığımda trenin bir vagonunda Vali Yardımcısı ve Belediye Başkanı ile Hürriyet Treni organizatörleri ile sohbet toplantısı halinde oldukları söylendi. Bende gecikmeli olarak sohbet toplantısına katıldım.
Toplantıda Vali Yardımcımız ve Belediye başkanımızın soru yağmuruna tutulduğunu gördüm. Fakat sohbetin önceki yıllarda olduğu gibi Hürriyet Treni formatında olması gerektiğini düşündüm. Bu arada masalarda daha önce hazırlanan Hürriyet Treninin çalışmalarını ve amacını ortaya koyan kadına yönelik şiddet, tolumda deprem bilicini vermek v.s gibi konuların karşılıklı tartışılacağını biliyordum. Ayrıca orada DHA’nın veya Hürriyet Gazetesi’nin üst düzey basın mensuplarının olduğunu kesinlikle bilmiyordum. Özellikle Sayın Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Sedat Ergin’in olduğunu da bilmiyor urdum. Hatta kendisini de tanımıyordum. Ayrıca Ergin’in çalışmakta olduğum NTV ile bağı olduğunu da bilmiyordum.
Fakat orada ise tam olarak seviyesiz bir şekilde amacın dışına çıkılmış bir şekilde Vali Yardımcımız ve Belediye Başkanımız sorgulanılıyor ve sorulan sorulara cevap almalarına rağmen bir türlü tatmin olmuyorlardı. Yani Kars’ta misafir olmalarına rağmen resmen kendilerinden hesap soruluyordu.
Sorgulamanın devam etmesi üzerine kendilerinin gazeteci değil de Hürriyet Treni organizatörleri ve yöneticileri olarak bildiğim kişilerin Hürriyet Treni formatında bu tarzda bir sohbet yapamayacaklarını düşünerek tepkimi ortaya koydum. Böylece Sayın Sedat Ergin’e özür dileyerek programa sonradan katıldım. “Ben bu programın formatını anlamadım. Acaba bu bir basın toplantısı mıdır veya sohbet midir? Siz resmen belediye Başkanımızı sorguluyorsunuz? Neden” diye sordum.
Bunun üzerine Ergin ‘Sohbet’ dedi. Hemen ardından da “sen hangi ajanssın” diye sordu. Bende bu soruyu yerel Ölçek Gazetesi adına sordum ve ayrıca NTV Kars muhabiriyim’ diye cevaplandım. Bunun üzerine Ergin hemen manalı bir şekilde kafasını sallayarak ‘öyle mi NTV muhabirisin’ diyerek önündeki deftere not düştü.
Bende diğer gazeteci arkadaşlarımla vagondan ayrılarak yaşananları haber yapıp NTV’ye geçmeye gittim. Fakat haberimi yazmayı dahi bitiremeden Ergin’in anına NTV yetkililerini arayarak beni şikâyet ederek çok sevdiğim ve yıllardan beri pekte maddi karşılık dahi almadan hizmet ettiğim NTV’de işime son verdirdiğini öğrendim. Tüm bu yaşananlardan dolayı Türkiye basınında önemli bir yerde olan, bizlere örnek olması gereken, bir abi olması gerekirken Sedat Ergin gibi bir duayenin ekmeğimle oynamasını, çok sevdiğim kanalımdan ayrılmama sebep olduğu için ve Vali Yardımcımız ve Belediye Başkanımıza düzeysizce yaklaştıkları için kınıyorum. Ve ayrıca böyle bir saldırı karşınsında kendisin de belirtiği gibi Vali Yardımcımız ve Belediye Başkanımızın avukatıyım.”
NELER YAŞANDI?
“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin yayınlanmasının da 60. yılı olması nedeniyle “'Hürriyet İnsan Hakları Treni” dün sabah saatlerinde Kars’a geldi.
Karslıların fazla ilgi göstermediği etkinlikler kapsamında, Kars Vali Yardımcısı Muhammet Lütfü Kotan ve Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş’un katıldığı bir sohbet programı düzenlendi.
Fakat formatı sohbet içerikli olması hedeflenen ve Kars’ı tanımak olan program, Vali Yardımcısı Muhammet Lütfü Kotan ve Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş’u resmen sorgulama programına dönüştü.
Hürriyet Treni yetkilileri bir vagon içerisinde Vali Kotan ve Başkan Bozkuş’u kameralar karşısına alarak sohbet adı altında sorgulamaya başladı.
Kars’ta görev yapan bazı gazetecilerin de hazır bulunduğu sohbette, Vali Yardımcısı ve Belediye Başkanına birçok soru yöneltildi. Kars’ta ki yerel sorunları ele alan soruların ardından “Başbakan Erdoğan’ın “ucube” dediği İnsanlık Anıtı’nın yıkılma aşaması ve öyküsü de Başkan Bozkuş’a soruldu.
Bozkuş ise anıtın yapımından, yıkım kararı alınması ve yıkımda gelinen son aşamaya kadar açıklayıcı bilgiler verdi. Fakat Bozkuş’un açıklamalarından bir türlü tatmin olmayan program yapımcıları, sohbetin amacı dışına çıkarak birbirinden ilginç sorularla programa devam ettiler. Sohbet adı altında sorgulamanın devam etmesi üzerine Karslı gazeteciler de duruma tepki göstererek sohbetin amacını aşarak resmen Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş’u sorgulamaya dönüştüğünü savundular. Kısa süreli tartışmanın ardından da Karslı gazeteciler trenin bulunduğu yerden ayrıldılar.
Sorgulama sırasında Bozkuş, insanlık anıtı ile ilgili olarak ise şu açıklamalarda bulundu:
“1854 ve 1855 yılları arasına heykelin bulunduğu alanın tam altında bir tabya yapılmış. O tabya aynı zamanda tescilli, taşınmaz kültür varlığı olan bir tabyadır ve sit alanı içerisindedir. Bu alanda ne yapılırsa yapılsın Koruma Kurulu’na bildirmeniz gerekir. Tescilli alanın bir taşını bile yerinden oynatamazsınız. Bu yıllarda insanlar en ağır şartlarda kendilerini korumak için böyle bir tesis yapmışlardır.
Bu bina üzerine heykel inşa ederken de ona da saygı göstermeniz gerekir. Çirkin olduğu için değil, 2863 sayılı tescilli varlıkları koruyan bir kanun var. Buranın maliki var. O’da Milli Emlak Müdürlüğü’dür. Ayrıca 3194 sayılı imar mevzuatına da aykırı olarak yapılmıştır. Ayrıca ruhsat alınmamış ve o bölge gecekondu olarak görünüyor. Heykelin yapımına 2006 yılında başlanmıştı. Ben ise 29 Mart 2009’da yerel yönetimin başına geldim. MHP, konuyu gündeme getirerek yukarıda bahsettiğim sorunlardan dolayı konuyu gündeme getirmişti. Ama buna rağmen heykelin yapımına başlanmıştı.
HEYKEL ÇİRKİN OLDUĞU İÇİN YAKILMIYOR
Sayın Başbakanımızın Kars’ta ki konuşmasında heykele ‘ucube’ dediği için yıkılmıyor. Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan da yıkılması yönünde karar çıktı. Bu karar belediyemize bildirildiğinde hukukçularımızı çağırdık. Hatta Belediye meclis kararına da gerek kalmadan Belediye Başkanının yetkisinde olan gecekonduların görüntüsü içerisinde heykel yapılmış. Sayın Başbakanımız 8 Ocak’ta Kars’a geldi ve konuşmasında heykele ‘ucube’ dedi. Fakat 6 Ocak’ta Anıtlar Yüksek Kurulundan Anıtın bulunduğu yerden kaldırılması yönünde karar çıkmıştı.
Sayın Başbakanımız da 8 Ocak’ta Kars’a geldiğinde heykel ile ilgili durumu sordu. Bende Anıtlar Yüksek Kurulundan yıkım kararı çıktığını ve yıkım işinin de Belediyeye verildiğini söyledim. Anıt oradan kaldırdıktan sonra orasının tarihi dokusuna uygun bir şekilde peyzaj mimari anlamında bir projeyle çevre düzenlemesi yapacağız. Başbakan ‘ucube’ demeseydi de heykel yıkılacaktı.
Ama Başbakanın konuşmasının ardından daha da kamuoyunun ve basının dikkatini çekmeğe başladı. Kars’ın manevi ve kültürel birçok değerleri vardır. Kars Kalesine kimi çıkardıysak hiç kaleye veya tabyalar bakmadı. Orada sadece hiçbir anlam ifade etmeyen heykele bakarak, buda ne? Niye yapılmış? Diye sorular sordular. Yani günümüzde yapılan bir eser geçmişte yapılan bir eserin üzerine yapılamaz. Kurul böyle diyor ben demiyorum.” KHA