Çıldır ilçesinde yaşanan bir gelişme üzerine suskunuluğunu bozan Kanbir, açtı ağzını yumdu gözünü!
İşte Nejdet Kanbir'in açıklaması:
GEL DE SUS!
Epey bir zamandır her ne kadar, her hangi bir konuda düşünce açıklamamak yönünde özen gösteriyor olsam da, şu an öyle duygular içindeyim ki anlatmakta zorluk çekiyorum. Çok yüksek bir tepeye çıkıp, çok güçlü bir ses yayım aracıyla, dünyanın dört bir yanına haykırmak istiyorum sanki.
Çocuğu olan birinin sorumluluğunu, iyi bir insan-iyi bir yurttaş yetişsin diye duyacağı kaygıları, çocuğu olmayanlar bilemiz elbet. Ama bir idarecinin çocuk sahibi olmasa bile idareci olmasından kaynaklı sorumlulukları ve devlet baba geleneği gereği hissiyatları kuvvetli olmalı ve bazı durumlarda masanın diyer tarafında kendini düşünebilmeli, moda deyimle, empati yapabilmelidir.
Ne yapmak lazım bilmiyorum.
Ama yapılanların bir çoğunun doğru olmadığını biliyorum.
Örneğin bir kaymakam veya başka bir idareci, idaresi altındaki memuruna, benim önümde, yani vatandaşın önünde rencide edici davranmamalıdır. O memuru suçlu olsa bile suçunun cezası, kanuni şekli neyse o olmalıdır. Aksi halde ben, vatandaş, ne o memurun memurluğuna güvenirim, ne de o idareciye saygı duyarım.
Hangi devirde yaşıyoruz?
Bir kaymakam, kalkacak, yüzlerce öğrencinin, (belki kendi çocuğunun-eşinin-akrabasının) onlarca velinin önünde, bir birim müdürüne ve hele hele o çocukları KİŞİLİKLİ -İYİ İNSAN-İYİ YURTTAŞ yetiştirmekle mükellef öğretmenini-müdürünü küçük düşürecek-bağırıp çağıracak, azarlayacak!
Ben bu şartlarda çocuğumun iyi yetişeceğine nasıl inanırım?
Bu sistem nasıl iyi insan, iyi yurttaş, kişilikli bireyler üretir?
Her fırsatta karşıkini ezmeye uygun kişilik bozuklukları kazınmıyor mu genç beyinlere.
Askerliğimde benzer bir durumla karşılaştım. Yüzbaşı, iştimada, flamayı tutan askere, yakası aralı diye resmen küfretti. Dua ettim bu asker bu yüzbaşıya birşey desin, birşey yapsın. Tüm varlığımla yanında yer almaya karar verdim. Ne yazık! Sesi çıkmadı. Dayanamadım, bir gün yüzbaşıya tüm bölüyün toplantı halindeki bir anında yaptığının yanlışlığını anllattım. "kendi namusunu koruyamayan vatanını koruyamaz..." Ve Burda da diyorum: "Kendini düzeltmenin yaşı da makamı da yoktur!"
Çıldırın vekil kaymakamı, HANAK KAYMAKAMI ADEM ÇELİK, bu yazıyı oku ve kendine gel! O makam insanlara, hele hele bir milli eğitim ilçe müdürüne halkın ve çocukların önünde bağırma yeri değildir ve ben şükrediyorum ki orada yoktum. Açık söylüyorum, şu berbat protokol yönetmeliği yüzünden törenlere katılmıyorum ve orada olmadığıma şükrediyorum. O çocukların ve benim önümde böyle bir baskıcı tutumu, memurunuz yanıtsız bırakabilir, ama çocuklarımızın senin gibi yetişmesini istemeyen bir veli olarak yüzbaşıya verdiğim dersi sana da verirdim bilmiş ol. Alışmaya başladığım cezalardan biriyle daha yargılanıyor olabilirdim, belki başka bir şekil alırdı ortam, ama yapardım.
Biz alıştık; İl Özel İdaresi genel sekreteriyle tartışıp mühendisce şikayet edilip ceza almaya, İl Valisini eliştirip, vekil yardımcısınca şikayet edilip yargılanmaya, işgüzar bir müdürün (veya başkasının) meclise hakaret edip tabelasını levhaya dönüştürüp kapı arkasına asılmasına tepki koyup ceza almaya alıştık. Seninle devam ederdik.
O müdür senin yüzünden görevinden ayrılmış, az önce gazetede okudum.
Bir insanın gururuyla oynamak, kendi gururuyla oynanmasına seyirci kalabilecek karakterlerin işidir. Seni çok ezmiş olmalılar ki, ezici davranıyorusun.
Özür dilemelisin. Çıldır'a gelme yoksa. Gelirsen toplantılarına çağırma beni. Böyle bir kaymakamla daha önce de karşılaştım. Hoş değilsiniz, hoş olun. 24.03.2012
Nejdet Kanbir DSP İl Genel Meclisi Üyesi Çıldır