Bu faciadan sonra İş Sağlığı ve İş Güvenliği çok daha önem kazanır duruma gelmiştir. Acilen önlem alınması gerektiği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Şu anda geçerli olan İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanun’unu ve Kanun’dan beklentiler, eleştiriler, uygulananlar ve ertelenenler nelerdir anlatmaya çalışacağım.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun 30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektedir.
Bu Kanun; birkaç istisna dışında kamu ve özel sektöre ait işçi çalıştıran bütün işyerlerine, faaliyet konusuna bakılmaksızın uygulanır. İş riski analizi yapmak , acil eylem planı oluşturmak, çalışanları eğitmek ve bilgilendirmek, işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, diğer sağlık personeli çalıştırmak veya hizmet satın almak, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tedbirler almak, denetim yapmak her işverenin yasal sorumluluğudur.
Bu Kanun’dan önce 4857 sayılı İş Kanun’unun beşinci bölümünde iş sağlığı ve güvenliği düzenlenmişti. Yeni Yasa yürürlüğe girince bu hükümler kaldırıldı. Eski Kanun’da; işyerinde 50 veya daha fazla işçi çalıştırılıyorsa, bu Kanun uygulanıyordu, şimdi ise işçi sayısına yönelik sınırlama kaldırılarak, işçi çalıştıran tüm işyerleri ( bazı istisnalar hariç ) kapsam içine alındı.
Ancak; daha sonra bu Kanun’daki bazı maddeler, 02.08.2013 tarih ve 28726 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6495 sayılı torba kanunla bir kısım işyerleri için ertelendi. İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve sağlık personeli bulundurma zorunluluğu; 50’den az çalışanı olan, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 01.01.2014 tarihinden ve yine 50’ dan az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan iş yerleri için 01.07.2016 tarihinde yürürlüğe girecektir. Buna bağlı olarak Kanun’un 7. maddesinde yer alan “ İş Sağlığı ve Güvenliğinin Desteklenmesi”ne ilişkin uygulamada, devlet desteği de ertelenmiş oldu. Bu iki hususun dışındaki tüm işveren yükümlülükleri devam ediyor.
Bakanlık, 10’dan az çalışanı bulunan iş yerlerine, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri için destek verecektir. 03 mayıs 2014 tarih ve 28989 sayılı resmi gazetede İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ yayınlanmıştır.
Bu tebliğin amacı kamu kurum ve kuruluşları hariç olmak üzere, on dan az çalışanı bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan iş yerlerine 20.06.2012 tarih ve 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanununun 7. maddesi gereğince sağlanacak desteklerin ödeme usul ve esaslarını düzenlemektir.
Ancak, sağlanabilecek olan destek, çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile sınırlanmakta ve 10’dan az çalışanı bulunmasına rağmen , az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin de faydalanması için Bakanlar Kurulu’nun karar verebileceği belirtilmektedir. İş kazaları, tehlike sınıfından bağımsız olarak, işyeri ölçeği küçüldükçe arttığı bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, tehlike sınıfına göre herhangi bir ayrım olmaksızın, 10’dan az çalışanı olan tüm iş yerlerine bu hizmetin sunulması gerekli ve önemlidir. Çünkü iş kazalarının oranı 1 ile 49 arası çalışanı olan işyerlerinde çok daha fazla olmaktadır.
Sonuç olarak, köklü çözümlerin mutlaka olması gerekiyor. Ancak birçok işyeri ekonomik ve teknik olarak bu işlemin altından kalkamayacak durumdadır. Devlet’in teşvik primi vermesi ve destek olması şarttır. Erteleme ile sorun çözülmüyor, daha çok katlanarak büyüyor. Bu durum bir an önce çözüme kavuşmalıdır, yoksa olumsuzlukların önüne geçilemez.
Gülcan Işık Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bağımsız Denetçi