Başbakan Erdoğan grup toplantısında Uludere'ye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 1914 yılında Allahu Ekber Dağları'nda iki Osmanlı birliğinin yanlışlıkla birbirlerini vurması sonucu 2 bin askerin şehit olduğunu hatırlatan Erdoğan, terörle mücadele esnasında da kimi zaman çok vahim hatalar yapıldığını anlattı.
Hatalara örnekler veren Erdoğan, 'Çoban sandık, diyerek teröristi vurmayan generalle haftalarca alay edildi. Aktütün'de 25, Taşdelen'de 27 şehit verildi. Lütfen Ankara'da Ulus semtinde Anafartalar Çarşısı'nın önüne gidin. İşte bu alçaklar, o otobüs duraklarında canlı bomba eylemi yaptılar, 9 kişiyi katlettiler. Hangimizin aklında. Şu anda, unuttuk değil mi, şimdi hatırlamıyoruz' diye konuştu.
KILIÇDAROĞLU'NUN İNFAZ DERDİ
Kılıçdarğlu'nun 'O araç Göksun'dan Pınarbaşı'na kadar nasıl gitti?' diye sorduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Eğer o araç imha edilse, içinden siviller çıksa, aynı CHP Genel Başkanı çıkacak 'yargısız infaz' yapıldı diyecekti. Şimdi de çıkıyor, 'o aracı neden durduramadınız?' diyor. Bu dil, bu tavır, BDP ile birlikte teröre kan veren, can veren, güç veren bir tavırdır.
MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli, bu düşünceleri aynen paylaştı. En az Uludere kadar acı, en az Uludere kadar vahim, trajik o Güroymak saldırısını kim hatırlıyor? 5 Polis memurunu taşıyan zırhlı araca saldırdılar. 5 polisimiz de orada şehit oldu. Arkalarından gelen, bir ailenin tüm fertlerini taşıyan araç aynı şekilde tahrip oldu. 5 polisimizin yanında, 6 vatandaşımız hayatını kaybetti.'
YARGI SÜRECİ SÜRÜYOR
'Devlet ve Hükümet'in Uludere'de şu ana kadar yapılması gerekenleri misliyle yaptı. Uludere hadisesi, hassasiyetiyle orantılı olarak son derece dikkatli şekilde takip ediliyor. Hiçbir şeyin üzerinin örtüldüğü yok, hiçbir şeyin üzerinin kapatıldığı yok. Uludere konusunda adli, idari sorgu devam ediyor, yargı süreci devam ediyor.'
BDP, PKK'LI KALLLEŞLER
'Türkiye, artık CHP dönemlerinde olduğu gibi, ne askerin sivilin kulağını çektiği, ne de sivilin askerin ensesine vurduğu bir ülke değildir. Ne de BDP'li kalleşlerin, PKK'lı kalleşlerin benim subayımı, askerimi gelip arkadan şehit ettiği bir ülke değildir. Türkiye hukuk devletidir, yanlış yapan bedelini öder, ödüyor ve ödeyecektir. Hata yapan, bedelini öder, ödüyor ve ödeyecektir. Ama güvenlik güçlerini her olayda yargısız infazla suçlayanların... Güvenlik güçleri bir şey yaptığı zaman hemen yargısız infaz. Ama terör örgütü tarafından yapıldığı zaman hepsi beraber saklıyor. Burada güvenlik güçlerimize yargısız infaza müsaade etmeyiz.'
Salonu ağlatan şehit mektubu
Başbakan Erdoğan, terörle mücadele şehit düşen askerlerden örnekler verdi. Şırnak'ta görev yapan şehit Astsubay Çavuş Serhat Gencer'in, bir akşam arkadaşına bir mektup uzatarak, 'Ben dedemi çok severdim. Bugün rüyamda gördüm, beni yanına çağırıyor. Eğer ben şehit olursam, bu mektubu aileme gönderin' dediğini aktaran Erdoğan, mektuptan bazı bölümler okudu. Erdoğan mektubu okurken milletvekilleri gözyaşlarını tutamadı.
Haritayı kaçakçılara kim veriyor
Başbakan Erdoğan, 24 Mayıs'ta, GATA'da uzman çavuş Burak Ulukaya'nın şehit olduğunu hatırlattı. Ulukaya'nın, 19 Mayıs'ta Uludere olayının gerçekleştiği yere 3 kilometre yakında teröristlerin döşediği el yapımı bombayla yaralandığını belirten Erdoğan şöyle konuştu:
OTOMATA MI BAĞLAYALIM
'O bölgede 16 el yapımı bomba daha ele geçirildi. Beyler, bu iş öyle anlatıldığı gibi kolay değil, çok zor. Fakat dikkat ederseniz, kaçakçıların hiç biri bu bombalara basmadı. Bu iş, çok büyük dikkat, çok büyük hassasiyet gerektiren bir iş. Harita kimlerin elinde? Bu haritayla beraber kaçakçılar bunların üzerine basmıyor, rahatlıkla gidip gelebiliyorlar. Bu iş siyasetin malzemesi olamayacak kadar, istismar malzemesi olamayacak kadar, medyanın elinde oyuncak olamayacak kadar hassas ve gerilimli bir iş.'
'Masum canlar kadar kandırılan, aldatılan, kullanılan canlar için de üzülüyoruz. Devlet intikam duygusuyla, yok etme güdüsüyle hareket etmez. Biz böyle bir intikam duygusuna müsamaha göstermeyiz. Daha başından beri Uludere ile alakalı olarak, bir hatanın olduğunu Genelkurmay Başkanımız da şahsım da ilgili arkadaşlarım da ifade etmemize rağmen hala Başbakan 'hata edilmiştir deseydi'... Dedik ya daha kaç kere diyeceğiz. Otomata mı bağlayacağız bu işleri. Kusura bakma bizim sürekli olarak sizleri arzularınız istikametinde hareket etmek suretiyle kaybedecek vaktimiz yok, bizim işimiz çok. Terörle mücadelede ne kadar kararlıysak, bu mücadeleyi insani ve hukuki hassasiyetlerde sürdürmekte de o kadar kararlıyız.'
Tezgah içinde tezgahlar var
Uludere karalamasının uluslararası boyutlarına dikkat çeken Erdoğan şu ifadeleri kullandı: 'Neydi o, Wall Street Journal. Sana ne ya? Seni kim rahatsız etti? Olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek senin neyine? ABD'de yaklaşan bir seçim var. Mevcut yönetimi sıkıntıya düşürmenin gayreti içerisinde. Niye? Türkiye ile münasebetleri iyiymiş de onun için. Neden? Çünkü Yahudi lobisi de rahatsız. Bakın, tezgah içinde tezgahlar. Bunların hepsine evelallah Türkiye gerekli dersi, sandıkta her zaman verdi ve verecektir. Uludere üzerinden Hükümete, Kürt kardeşlerimin sorunlarını çözmemesi için son derece planlı bir kampanya yürütülüyor.'
Fetih coşkusu dev açılışla taçlandı
4,5 yıldır restorasyon çalışması yapılan Fatih Camii, Başbakan Erdoğan tarafından törenle ibadete açıldı. Törene Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AB Bakanı Egemen Bağış, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in yanı sıra mülki ve idare amirler katıldı.
4 BİN ESER RESTORE ETTİK
Törende konuşan Başbakan Erdoğan, onarımın 24 trilyon liraya mal olduğunu ve camiinin yanı sıra 1. Murat Kütüphanesinin de restore edildiğini kaydetti. Restorasyonda minarelerin alemlerinden kullanılan çivilere kadar camiinin her milimetresinin hassasiyetle elden geçtiğini belirten Erdoğan eski İstanbul depremlerinin de verdiği hasarı tamir ettiklerini söyledi.
Erdoğan özetle şunları kaydetti: "Bugün çok duyguluyum. Bir yıkım felaketi ile karşı karşıya iken bu emaneti yeniden kazanmaya vesile olduğumuz için hamdolsun. Fatih'ten emanet kalan bu eser inşallah asırlara hitap edecek. Zira 'Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli' diyen bir nesil oldukça bu devam edecek.
Şu ana kadar Türkiye genelinde 4 bin civarında tarihi eserimizi restore ettik. Yeniden milletimizin hizmetine sunduk ve geleceğe şu anda onları hizmet eder hale döndürdük. Hala devam ediyoruz. Şu gördüğünüz bölge yüzlerce mescidin yıkıldığı bir bölgedir. Yerle yeksan edildiği bir bölgedir. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Onları da buldukça restore edeceğiz, imar edeceğiz ve yeni kuşaklara kazandıracağız."