Ardahan Müftüsü Galip Akın, Kutlu Doğum Haftası'nın bu yılki temasının " Kardeşlik Ahlakı ve Kardeşlik Hukuku" olacağını ve bu temanın dünya barışı için önemli mesajlar vereceğini söyledi.
Ardahan Müftüsü Galip Akın, makamında Basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Akın, Hz. Muhammed'in dünyaya gelişinin kutlandığı Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri hakkında bilgi verdi.
Kutlu Doğum Haftası'nın Türkiye'de yaklaşık 25 yıldır kutlandığını belirten Akın, Kutlu Doğum'un sadece Türkiye'de değil, gönül bağı olan Orta Asya'da, Avrupa da, Balkanlar'da kutlandığını ve bir gelenek haline geldiğini kaydetti.
Geçen yıl etkinliklerde "merhamet" temasının işlendiğini hatırlatan Müftü Akın, bu yıl ise etkinlikler kapsamında "Kardeşlik Ahlakı ve Kardeşlik Hukuku" konusunun işleneceğini, bilim insanlarının, ilgili uzmanların bu alanda yaptıkları çalışmalarını, topluma yansıtacaklarını söyledi. Dünyadaki bazı ülkelerde savaşların yaşandığını, Türkiye'nin komşu ülkelerinde de iç savaşların hakim olduğunu hatırlatan Akın, " Diyanet İşleri Başkanlığınca her yıl Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında işlenecek, irdelenecek konular belirlenir. Bu yıl 'kardeşlik' konusunda mesajlar vermek istedik. Bu tema dünya barışı için önemli mesajlar verecektir" diye konuştu.
"Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın"
Galip Akın, 14-20 Nisan tarihlerinde kutlanan Kutlu Doğum Haftası kapsamında merkezde ve ilçelerde düzenleyecekleri etkinliklerle 'Kardeşlik' işleneceğini ifade ederek şunları kaydetti: "Bu konuyu gündeme getirmemizin iki önemli sebebi vardır: Biri, insanları kardeşliğe mani olacak duygu ve yönelişlerden arındırmaya çalışmak; diğeri insanlarda kardeşliği yüreklerde pekiştirecek hususiyetleri inşa etmeye yöneltmektir. Asıl amacımız kardeşliği bir söylem, bir retorik ve bir edebiyat konusu olmaktan çıkararak bir ahlak ve hukuk konusu haline getirmektir.
Bugün İslam coğrafyasının bir ilim ve medeniyet coğrafyasından bir zulüm ve mazlümiyet coğrafyasına dönüşmesinin en büyük sebebi, kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku ihlalidir. Oysa kardeşlik hukukunun çiğnendiği bir Müslüman dünyayı, kardeşlik ahlakının zedelendiği bir İslam dünyasını Yüce Rabbimiz ateş dolu bir çukurun kenarında yaşamak olarak değerlendirmiştir. Böyle bir yaşam her an ateş dolu çukura düşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu tehlikeden kurtulmanın yolu, her şeyden önce müminlerin kardeşliğinden geçmektedir. Bunun için kalpler arasında ülfetin sağlanması ve Cenab-ı Hakk'ın nimeti sayesinde kardeşler olduğumuzu bir kere daha hatırlamamız gerekmektedir.
Çünkü bizim kardeşliğimiz Yüce Allah'ın bize en büyük lütfu, ikramı, ihsanı ve nimetidir. İslam kardeşliği soy, sop, ırk, renk, dil, bölge ve asabiyet temelinde bir kardeşlik değildir. Menfaat temelinde bir kardeşlik hiç değildir. Yüce değerler ve yüksek idealler etrafında bir kardeşliktir. İman ve takva ekseninde bir kardeşliktir. Bir mezhebe, bir meşrebe, bir ideolojiye olan aidiyet ve mensubiyeti bizi asıl kardeş kılan İslam'a olan mensubiyetin önüne geçirme hareketlerinin, İslam coğrafyasında yaygınlaşması kardeşliği yeniden inşa etmek için seferber olmamızı gerektirmektedir.
Öyle ki Allah yolunda hizmet için meydana gelmiş birlikteliklerde dahi kardeşlik ahlakı ve hukuku zaman zaman göz ardı ediliyor. Rahmet-i ilahiyi bile kıskanarak birbirinin cennetinin yolunu kesmeye çalışan kardeşlerin sayısı çoğalıyor. Kibir, buğz, öne geçme, riyaset, gıybet gibi yürekleri kemiren ve ihlası eriten duygular, insanların içinde kol gezip bulduğu bütün güzellikleri talan ediyor.
Evet, biz Müslümanlar için daima bir geçici ve küçük; bir de kalıcı ve büyük aidiyet ve mensubiyetlerimiz olmuştur. Bir aileye, bir ırka, bir gruba, bir mezhebe, bir meşrebe, bir cemaate, bir ideolojiye olan intisabımız ve mensubiyetimiz geçici, küçük mensubiyetlerimizdir. Asıl büyük aidiyet ve mensubiyetimiz, İslâm ailesine olan mensubiyetimizdir. Önemli olan şairin "İntisâbım tâ ezeldendir Cenâb-ı Ahmed'e" dediği gibi doğumunun 1441. yıl dönümünü kutladığımız Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'ya (sas) olan intisabımızdır. Tarih boyunca Müslümanlar için en büyük tehlike, küçük mensubiyetleri kimliğe dönüştürerek bu büyük mensubiyetin önüne geçirmeye kalkışmak olmuştur. Irkçılık, mezhepçilik, meşrepçilik ve cemaatçilik üzerinden kardeşlik hukukunu çiğnemek ve bizi kardeş kılan değerleri yok saymak, aslında Peygamber Efendimize olan intisabımızı hep gölgeleye gelmiştir” dedi.
Müftü Akın, "Bu duygu ve düşünceler içerisinde Kutlu Doğum Haftasının bütün Müslümanların gönlünde kardeşlik duygusunun ve kardeşlik coşkusunun yeniden filizlenip yeşermesini, bütün davranışlarımızda kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukukunun yaşanmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyor; başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslam dünyasının Kutlu Doğum Haftasını kutluyorum" dedi.