Maçın 34. dakikasında Gezi eylemcileri ayağa kalktı ve 'Her yer direniş her yer Taksim' diye slogan atmaya başladı.
Mısır'ın Adeviye meydanında ya da Rabia'da katledilen siviller, namaz kılarken üzerlerine ateş açılan insanlar, Gezicilerin gündeminde yoktu? Belki Sisi abilerini üzmek istememişlerdi.
Belli ki, bir Sisi de bizde çıksa şu Tayyip'i devirse rüyaları görüyorlardı.
Mısır'daki darbeye heyecanlandılar, Sisi'nin katliamları karşısında suskun kaldılar. Ama Tahrir üzerinden, 'Tayyip'e mesaj vermeyi de ihmal etmediler.
Fenerbahçe-Arsenal maçının olduğu gün bu kez katliam haberi Suriye'den geldi.
Esed, Şam'ın Doğu Guta semtinde çocukların da içinde bulunduğu 1300 kişiyi kimyasal silahla katletmişti.
Sıra sıra dizilmiş çocuk ölüleri, nefes almakta güçlük çeken bebeklerin görüntüleri vicdanları sızlatmıştı.
Suriye'deki katliama duyarsız kalan BM Güvenlik Konseyi dahi harekete geçmiş, Fenerbahçe-Arsenal maçının oynandığı saatlerde olağanüstü toplanmıştı.
Fener maçının 34. dakikasında Geziciler bir kez daha ayağa kalktı ve 'Her yer Taksim her yer direniş' diye slogan atmaya başladı.
Ağızlarından Suriye'de kimyasal silahla katledilmiş çocuklara dair tek bir söz çıkmadı. Nazım Hikmet'in 'Hiroşima'da çocuklar' şiirini pek çoğu ezbere okumasını bilirken, biri çıkıp Suriye'de kimyasal silahla katledilen çocuklara dair bir çift söz söylemedi.
Kendilerini, 'TC' ya da, 'Çapulcular' olarak isimlendiriyorlar. '90 kuşağı' diyen de var, Çiçek Çocuklar adını veren de.
Adları ne olursa olsun. Kim ne d verirse versin ama önce insan olmalı.
Üç beş ağaç diye dünyayı ayağa kaldırırken, Suriye'de kimyasal gazla katledilen çocuklar, Kahire'de kurşunlara kurban giden siviller konusunda duyarlı olmak gerek.
Eğer gözünüz Suriye'deki kimyasala kör, kulaklarınız katledilen çocukların çığlıklarına sağır, kalpleriniz Adeviye'de katledilen Esma'ya kapalı, Esma Esed'e açıksa, istediğiniz kadar bağırın Gezi'nin çocukları.
Maçlarda eylem yapın, gece yarısı tencere tava çalın. 'Tayyip'i devirmek için Sisi'yi yardıma, Esed'i nöbete çağırın.
Biz sizi çok iyi anladık.
Meclis'ten çok Esed'e giden CHP milletvekilleri.
CHP Milletvekilleri Refik Eryılmaz, Hasan Akgöl, Mevlüt Dudu, Aytun Atıcı ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey
Sizleri çok sessiz görüyorum.
Yok yok yanılmışım.
Konuşmuşsunuz. Yine 'Tayyip'i suçlayıp, kimyasal Esed'i savunmuşsunuz.
Kutluyorum sizi. Yakında Esed boyunlarınıza bir bidon kimyasal gaz takar, madalya olarak.
Esed'le hatıra fotoğrafı çektiren Refik Eryılmaz, 'Kimyasal Esed'le de bir kare çektirin lütfen.
Yeni bir destek turuna çıkmıyor musunuz Şam'a. Giderken yanınızda sarin gazı götürün. Belki kimyasal stokları azalmıştır Esed'inizin.
Şafak Pavey, Esed'i ziyaretinizde, 'Barışa katkı için yaptığımız görüşmelerin sonuçlarını çok yakında alacağımızı ümit ediyoruz' demiştiniz.
Sizin ziyaret ettiğiniz 8 Mart tarihinde Esed 80 bin Suriyeliyi katletmişti. Sizden sonra sayı 100 bini aştı. Esed kimyasal silahlarla Suriyeli çocukları katletti. Görüşmelerinizin sonuçlarını aldınız mı?
ABD tarafından dünyanın en cesur kadınlarından biri seçilmiştiniz. Cesur bir kadın ve Suriye gönüllüsü olarak, kimyasal silahlarla öldürülen Suriyeli çocukların annelerini de ziyaret etmeyi planlıyor musunuz?
Baktım, kimyasal silahla katledilen Şam'ın çocukları için bir twit bile atmaya gitmemiş parmaklarınız.
Eğer Şam'a giderseniz kefenler içine sarılmış çocuklar arasından evladını teşhis etmeye çalışan o anneye de uğrayın. Yoksa yine Esma Esed'i mi tercih edersiniz? Kendisi şu sıralarda diyette, belki 'kimyasal diyet' diye bir muhabbet çevirirsiniz Suriyeli çocuklar üzerinden.
Şimdiye kadar, 'Diren Tayyip' diyordum.
Bundan sonra, 'Diren Gezi', 'Diren CHP' diyorum.
Direnin ki, gerçek yüzünüz ortaya çıksın.