Arada bir telefonumuza bir mesaj gelir ;(Gönderen: Orhan Atalay, ama numara yok.) :” Bugün, falan saatte, falanca kanalda Prof. Dr. Orhan Atalay …tv’ye çıkacaktır.”
İlk zamanlar heyecanla beklerdik. Çünkü sayın vekilimizin iyi bir hatip olduğunu biliyorduk.
Çıkacağı kanalı açıp memleketin sorunları ve çözümü hakkında hitaplar beklerdik.
Ancak bu heyecanımız çok üzün sürmedi.
Göreve geleli dört yıla yakın bir süre olmasına rağmen sayın vekilimizin ne meclis kürsüsünden ne de danışıklı dövüş olmaktan öteye gidemeyen TV programlarında Ardahan’ın sorunları hakkında hiçbir konuşmasını duymadık.
Oysa memleketimizin birçok sorunu vardı.
Mesela İlçemiz Göle’de Hapishane, askeriye ve Orman İşletmesi sayın vekilin zamanında küçültüldü.
Göle Devlet Hastanesi inşaatı tam bir muammaya dönüştü.
Göle-Ardahan karayolu yarım kaldı ne zaman biteceği konusunda kimsenin bir fikri yok. Memlekette bütün bunlar olurken mahalli gazetelere verilmiş birkaç cılız demeç dışında bir şey görmedik.
Umduğumuzu bulamadık.
Vatandaş büyük bir umutla Orhan Hocamızdan çözüm beklerken, Sayın vekilimiz seçildiği günden itibaren “kabile milliyetçiliği” yapmaya başladı.
Devlet yönetiminde bilgi ve deneyimi olmayan, halkla iletişimleri son derece kısıtlı, vatandaşın sorunlarına kulak tıkayıp nezaketen de olsa dinlemekten kaçınan iki “Atalay’ı” danışman, başka bir “Atalay’ı” da şoför yaptı.
İlimiz genelindeki devlet dairelerinde boş olan kadrolara Atalay, Alabay soy isimli gençler yerleştiridi.
Bazı değişik soy isimler varsa onlar da ya yeğendir, ya da dayı-hala çocuklarıdır.
Elbette ki bu gençlerin de işe ihtiyacı var ve en doğal haklarıdır.
Ama 5 kişi akrabalarınızdan alırken 1 kişi de başka bir ihtiyacı olanı alsaydınız daha hakkaniyetli olmaz mıydınız?
Ben ve benim gibi birçok insan 4 yılda, seçtiği milletvekilinin telefonuna ulaşamıyor.
Hal böyle olunca da halktan bu kadar kopuk etrafı belli kişilerce sarılmış birine biz “Vekilim” demekte zorlanıyoruz. Unutulmamalıdır ki seçmenler seçilenlerden her zaman daha mütevazidir.
Seçenler müvekkildir. Seçilen vekildir. Vekili azletmek müvekkilin elindedir. Göle kamuoyu ne yazık ki bu saydığım nedenlerden dolayı tam bir sükut-u hayal içindedir.
Ayrıca Sayın vekilin, Belediye üzerindeki tasarrufu hiç hoş değil.
İlçede çay parası yüzünden kahveye giremeyen gençler var iken belediyeciliğin “B” harfini bilmeyen bir vatandaşı ne amaçla getirmiş başkan yardımcısı yapmışsınız?
Bu ithal yardımcıya masraflı bir oda süslemiş, peçeteli tabakta çay ikram eden bir de sekreter tahsis etmişsiniz. Bu imtiyaz neden? Anlayamadık.
Çok ciddi borç ile devralınan fakat halka açıklanamayan Göle Belediyesine getirilen bu başkan yardımcısının Belediyeye nasıl bir kurumsal kimlik kazandıracağı, Göle’de ki sorunların çözümü noktasında neler yapacağı kamuoyu tarafından yakından takip edilmektedir.
Hele başka bir iddia var ki ortalıkta, paylaşmakta fayda görüyorum.
Onlarca İşsiz gencimizin olduğu ilçemizde bu gençler sizden bir umut beklerken biri yeğeniniz üç kişinin, belediyeden çalışmadan para aldıkları söyleniyor. İnşallah yalandır.
Şayet doğruysa bir İlahiyat Profesörü vekil ve muhafazakar kimliğiyle tanıdığımız bir Belediye Başkanı bu durumun altından kalkamaz.
Kalksa bile mahkeme-i kübrada hesabını veremez. Bunları yazarken Mehmet Akif’in bu mısralarını hatırladım:
"Dini kurban etmeliymiş mülkü kurtarmak için Tut da hey adam bu idrakınla sen âlim geçin”
Sayın vekile eğer ulaşabilseydik ya da etrafındaki etten duvarı aşabilseydik bunları bir dost sohbetinde de iletmek isterdim.
Ne yapalım iletişim çağında bir tuşla dünyanın bir ucundan bir ucuna ulaşılabilme imkanlarının olduğu bu çağda biz vekilimize ulaşamıyoruz!
Halk merak ediyor:
Sayın vekile ulaşabilmek için kimlerden aracı olmasını isteyelim,kimleri araya sokalım?Bu nedenle “Basın milletin hür sesidir.”Düsturundan yola çıkarak bu yazıyı kaleme almak elzem oldu.Kamuoyuna
Saygılarımla
Kahraman Azat