(Bu yazı, yayımı gecikmiş bir yazıdır. Sıcağı sıcağına, ilk bölümü yayımlandıktan sonra yayımlanmak üzere kaleme alınmış, bir müddet zaman geçmesi, Sınır Kamera Sistemi yapımında bir miktar yol alınması, (Bingöller – Azakbiçen Çıldır-Karakale 105 ada 403 parsel ) Mingöller mevkiindeki yapımın bitmesini bekleyip görmek istedim. Bekledik, yaylalar indikten sonra bile bu bölgede çalışma sürüyordu ve ilgili sınır bölgesi tamamen geçilinceye kadar beklerken, biraz da ağırdan aldık her hal ve İl Valimizin Van’a atandığını öğrendik. Eh biraz moralimiz bozuldu! Boşa düştük. Düşünüp taşınıp, yeni İl Valisi okur da dikkate alır diye, orijinal haline dokunmadan yayımlamaya karar verdim. Ancak bekliyor ve istiyorum ki giden İl Valisi de okur ve bu hususta yapılması gerekenleri, işi temelinden bilen biri olarak, meslektaşına öneride de bulunabilir. Belki de, makamında bize, gözdağı vermek için söylendiğini hissettiğimizin yapılmasını ister; “… siz çok şey yaptınız ama biz hakkınızda işlem yapmadık!...” demişlerdi…
Biz üstümüze düşeni yapalım, yazımızı yayımlayalım, gerisi ilgisini çeken ilgililerin işi…
************************************
9 Ağustos 2018 günü http://www.ardahanhaber.com.tr/gacak-h-bulakta-bir-yigit-sadi-ustegmen/15243/ ‘de yayımlanan GAÇAK(H) BULAKTA BİR YİĞİT; ŞADİ ÜSTEĞMEN
Sınırlarımız 1 başlıklı yazımın devamı olarak, gelecek yazının (bu yazının) başlığını vermiş idim. “Ve Bir Mahlûk”.
Sözümüzü tutmak babından kısa da olsa yazalım. Lakin, bu yazıyı ‘Mahluk’ ile sınırlı tutmayacağız.
Yukarıda sözünü ettiğim yazıyı (GAÇAK(H) BULAKTA BİR YİĞİT; ŞADİ ÜSTEĞMEN), İl Valimizin ve yardımcısı Salih Beyle birlikte yaptığımız üzücü görüşmenin sonrasında yazmıştık. Okumayanlar için kısa bilgi verecek olursak; Sınır Kamera Sistemi’nin 551 Hektarlık alanı, Aşık Şenlik yaylaları olmaktan, vatandaşların yayla olarak kullanımından çıkarılmasını önlenmek içindi.
Bu yapılmak istenen yanlışı öğrendiğimde, önce İl Özel İdaresi Genel Sekreteri’ni, telefonuma çıkmayınca yardımcısını aramıştım. O da çıkmadı, ancak, yaklaşık yarım saat sonra kendisi aradı. Aramızda şöyle bir konuşma geçti.
Ben- Aşık Şenlik yaylarında yapılan Sınır Güvenliği Kamera Sistemi’nin geçeceği yeri kim belirliyor, kim gösteriyor?
Genel Sekreter Yardımcısı.- Sizin ne alakanız var, niye ilgileniyorsunuz?
Ben - Ben Aşık Şenlikliyim ve buraları biliyorum. Neden sınırdan yapılmıyor? Neden yayla olarak kullanılan kocaman bir alan (551 Hektar), kameraların Gürcistan tarafında bırakılıyor?
O - Sizin tapulu yeriniz mi var orada?
Ben – Türkiye Cumhuriyeti’nin tapulu yeri var! Şuursuz, haysiyetsiz MAHLÛK, kapat ulan telefonu!
Aradan iki gün geçti. Valilikten arandım. Vali Yardımcısı Salih Bey görüşmek istiyordu. Oysa daha önce, ilgili Sistem’in olumsuzluklarını rapor etti diye işten atılan mühendislerle ilgili ve bu ihalenin neden KHGB’den İl Özel İdaresine aktarıldığıyla ilgili görüşmek için iki-üç kez aramıştım. Ancak görüşme gerçekleşmemişti.
Telefonda görüşürken, haliyle konu hemencecik MAHLÛK’A geldi.
O – İnsanlara hakaret ediyorsunuz,
Ben – Hakaret değil TARİF ediyorum. Ülke toprağına karşı şuuru olmayanın şerefi, haysiyeti yoktur. Şeref ve haysiyeti olmayan şuursuz ise insan değil MAHLÛKTUR…
Bu konuşmanın üzerine İl Valisi ile görüşmek isteğiyle özel kalemi aradım. Ertesi günü görüşmeye gittiğimizde Vali Yardımcısı Salih Bey de odada idi.
Vali Bey’in yarın için yaylaya geleceği Aşık Şenlik’te duyulmuş olduğu için, bu gelişin insanlardaki tepkiyi yatıştırmak maksatlı olabileceğinden endişeliydim. Endişemde haklı çıktım.
Aşık Şenlikliler daha önce topluca çalışma alanına, Mingöller’e gidip tepki göstermiş, Muhtarları ve Belediye Başkanını harekete geçmeleri, olumsuzlukları önlemeleri konusunda uyarmıştılar.
Sayın Vali bu tepkileri biliyor ve halk ile görüşmeye gelirken bu tepkileri yatıştırmayı umuyordu.
Uzun tartışmanın önemli bir bölümünü yardımcısı işgal etti, iki de bir “adamıma hakaret ettirmem” diyor ve sabrımızı zorluyorsa da, ben yine de “hakaret değil, şuursuz olan MAHLÛK olur, tariftir” diyorsam da baş edemiyordum. İl Valisi, yardımcısını seyrediyordu! En sonunda, “dövecek misin?” deyince ancak yatıştı.
Ve olumlu bir sonuç alamadan Vali Bey’i karşılamak üzere Çıldır’a, Aşık Şenlik’e gittim. Komşular durumu anladı. Akşamdan anons edip, sabah tekrarlayarak yaylaya topluca gidildi.
Onlarca araç ve insan yaylaya gittik, Mingöller (Bingöller)’de, sınırda yapılan yanlışa fiilen müdahale edildi. Açılan kanallar ve yollar kapatıldı.
Vali Bey yaylaya gelmedi. Yardımcısı Çıldır’a gelip muhtarlarla buluşup döndü.
Sağ olsun muhbir! Anonsları bildirmiş. Devlet bu, tabi bilecek. Ama keşke Vali Bey kendi gözleriyle “batak” denilen canım yeri görebilseydi. Ve makamında kendisine söylediğimiz bir kanaatimizdeki haklılığı kendisi keşfetseydi.
Neydi dediğimiz?
Şu; “Bir idareciyi, karar mevkiindeki birini, bir Valiyi kandırmak çok kolaydır. Çünkü asıl olan üstlerin, astlara inanması, güvenmesidir.
5 kişilik bir heyette 2 kişinin sözü bir oldu mu, 3. bir kişi de muhalefet etmedi mi, idareci amir, bu iki kişinin söylediğine inanmak zorundadır. Her işi bizzat ayrıntılı tetkik etme imkânı zaten yoktur. Sayın Vali, sizi KANDIRIYORLAR.
Bu alan, kadastro çalışmasında yayla yazılmadığı için, bu alanla ilgili art niyetli planlar olabilir, bunun için yayla olmaktan fiilen de çıkarmak istenmiş olabilir” dediysek de inandırıcı olamamıştık.
Neyse ki toplumsal tepki etkili oldu ve biz tüm bölgenin sınırının videosunu da çekerek dolaşıp kayda aldık. Kamuoyuyla paylaştık. 1-2 hafta sonra “bataklık” ‘kurudu’! Arzulanan ve doğru olan yapıldı. Kamera Sistemi, sınırın sıfır noktasından yapılarak yayla kullanımından çıkarılmak istenen 551 hektar arazi, kameranın T.C tarafında kaldı.
Şimdi Sayın İl Valisi’ne bir soru:
Madem sizi kandırmaya çalıştıkları fiilen ispat oldu, siz, kim ise, sizi kandıranlara ne yaptınız?
MAHLÛKLARI şuurlandırdınız mı?
************************************
Değerli okurlar, yukarıda okuduğunuz yazı, birkaç ay önce yazılmış, ama dediğim gibi yayımlanmamıştı.
Şimdi kısa bir cümle ile yeni İl Valimize küçük bir not olsun diye güncel bir cümle kuralım;
Bahsi geçen Sınır Güvenliği Kamera Sistemi İhalesi, önce Merkez KHGB tarafından proje ihalesiyle projelendirildi. İki mühendisi, bu aşamadaki yanlışlara itirazlarından dolayı işinden etti. Kurumdan, kamudan ihraç edildiler. Giden Vali, “hem kripto fetö’cü hem de pkk’lı” olduklarını bana söyledi. Bu iki terör örgütü mensubu yurttaşlar sokaklarda elini kolunu sallayıp geziyor, ilginç bir durum olsa gerek. Bu şaibeli işin halesini KHGB yapmadı, yapamadı. Ne hikmetse İl Özel İdaresi’ne ‘zorla’ yaptırıldı ve iki mühendisi vekâleten baktıkları makama asaleten getirdi, koltuk sahibi, unvan sahibi yaptı. Duyduğumuza göre, fiziki gerçekleşme miktarının 3 katı iş artışı ödemesi de yapılmış!
Elektrik ve Elektronik Mühendisi ile İnşaat Mühendisi projenin yanlışlarını söylediler: işlerinden oldular.
Direnen bir başka İnşaat Mühendisi başka kuruma sürgünle ‘paçayı’ kurtardı!
Bu iş AİÖİ’de ihale edildi, 2 gün sonrasında ise, Jeoloji Mühendisi AİÖİ’ne Genel Sekreter ve Makine Mühendisi Genel Sekreter Yardımcılığına asaleten getirildiler.
Bir de terfi oldu, İlk defa küçük bir İl olan Ardahan’a Vali olan Mülki İdare Amiri, Van gibi büyük bir ile Vali olarak terfi etti. Fısıltı gazetesine göre Van’da Sınır Güvenliği Kamera Sistemi, henüz ihale edilmemiş…
Bütün bu olan biten karşısında, kendi hizmet binasını koruyamayıp, ihalesiz ASİST’e boşaltan, ve Ardahan Belediyesine örnek bir davranış olacak davranış sergileyerek, Valilik önündeki arsayı park olarak Valilik’e tahsis ettiği halde üzerinden birkaç ay geçmeden inşaat yapılmasına seyirci kalan İl Özel İdaresinin Karar Organı, İl Genel Meclisi, ne yazık ki, etkisiz eleman olarak olayları kenardan seyretti!
Sayın yeni Valimiz, hoş geldiniz. Bilin ki nahoş olayların yaşandığı bir ile geldiniz…
NOT: GELECEK YAZI;
Ardahan İl Özel İdaresi’nde neler oluyor ve Mehmet Emin Bilmez’in Ardahan Valisi olma süreci!
Yorumlar 4
Kalan Karakter: