Bu sistemi Ardahan’da seçimlere uygulayacak olursak iki türlü düşünmemiz gerekir.
Birincisi halkın yapısı (dinsel, etnik, demografik, sosyal, maddi yapısı), seçim sisteminde beklentileri,yapılan yatırımlar, kısacası memnuniyetinin doğal sonucu özgür iradesiyle adaylar arasında seçim yapmasıdır.
İkinci paradigma ise; Parti üst kademesinin en mükemmel adayları belirlemek için kendi doğrusal sistematiği içinde seçim yapması, amaca en uygun şekilde var olan en büyük faydayı parti adına sağlayabilmesidir.
İkinci iktidar dönemini bitirip, yapılacak genel seçimlerde üçüncü defa iktidar olmaya talip olan bir partide,aşırı özgüvenden kaynaklanan yanlış aday seçimleri ve uzun süre iktidar olan her iktidar partisinin siyaset terminolojisine göre yıpranma payı gözardı edilmemelidir.
Oy oranlarını yükseltmeyi,en azından korumayı hedefleyen iktidar partisi; belirli radikal grupları değil de, radikal gruplar da dahil olmak üzere toplumun her kesiminin destekleyeceği, olabildiğince merkeze en yakın adayı aday etmemesi, eşyanın tabiatına aykırıdır.
Seçilecek aday; hem partinin ideolojik paradigmalarını benimseyerek oy veren kesimden,hem de kişiliğinden ve toplumdaki popularitesinden etkilenerek parti ideolojisini benimsemediği halde oy verecek diğer kesimlerden (ötekilerden) de oy toplayabilmesi gerekir.
İktidar olan ya da olmaya talip her partinin, toplumun tüm kesimlerinden oy almak zorunluluğu ne kadar kesinse radikalleşip, belli bir kesimi savunan partilerin de iktidar olamayacağı bir o kadar kesindir.
Örnek olarak vermek gerekirse;
CHP’nin Üst düzeyde gerçekleştirdiği, her kesimi kucaklayan büyük değişim, genelde bazı kesimlerin eksen kayması diye değerlendirdikleri, ki iktidar olmak isteyen her partinin yaptığı gibi doğru bir girişim olarak gördüğümüz CHP’nin çarşaf açılımları bu görüşümüzü destekler niteliktedir.
İktidar beklentisi içindeki partiler, tüm eğilimleri bünyelerinde toplar ve bu yönde tavır sergilerler. Ortak taktik ve stratejiye uygun olarak adayları belirlerler.
Demografik anlamda,insanların birbirlerini tanıdığı, köyünü, ailesini, soyunu sopunu bildiği yerlerde (Ardahan insan nüfusu az olan bu bölgeler tanımına girmektedir.) İlişkiler, organik ilişki dediğimiz yapılardır. Organik ilişkiler; Organizmanın organları gibidir. Sistemde meydana gelen bir rahatsızlık tüm toplum tarafından hissedilir.
Büyük şehirler ve metropollerdeki ilişkiler ise, mekanik ilişki dediğimiz biçimdeki yapılardır. İnsanlar birbirlerini tanımazlar.
Bu ilişki biçiminde; kişiler arası ilişkiler bir makinenin dişlileri gibidir.Her hangi bir dişlide meydana gelen bir arıza makineyi çalışmaktan alıkoyamaz. Dişli yenisiyle anında değiştirilir.
İktidara namzet partiler, aday belirlerken bu yapıyı da dikkate alırlar. Aday belirlemede; büyük şehirlerde, belirli eğilimleri temsil eden kişileri,seçilecekleri listelerde ve sıralarda aday göstererek denge kurmaya çalışırlar.
Böylelikle adaylarını tanımayan kendi seçmenlerinden, farklı ideolojilerde olsalar bile oy almak kolaylaşır.
Ardahan gibi organik ilişkilerin hüküm sürdüğü küçük yerlerde ise; her aday, her seçmenin birbirini tanıdığı gibi tanınmakta olduğu için, Tüm eğilimleri bünyesinde toplayabilen, radikal olmayan ve tanınmış, bir nevi marka olmuş adayları aday gösterirler.
Tüm bu bilgiler harmanlanıp sağduyu esas alınıp düşünüldüğünde, hoşlanalım, hoşlanmayalım, Ardahan seçimlerinde AK Parti milletvekilliği 1.sıra adaylığına Saffet Kaya’nın getirileceğine kesin gözle bakabiliriz.
Elbette son sözü AKP Genel Merkezi söyleyecektir.
Bizim durum tespitinden de kastettiğimiz de tam olarak budur.