Bugün dünyanın yaşam olanakları ve insancıl ölçütler içinde en gelişmiş bölgeleri olan İsveç, Norveç, Finlandiya gibi ülkelerde barbar kavimler taş baltalarla savaşırken Doğu’nun nehir deltalarında insan demiri kullanmayı öğrenmiş, toprağı sürerek yiyeceğinden fazlası ürün elde etmeyi de başarmıştı.
Doğu’nun şanssızlığı, o günlerde başlayan sınıflı medeniyet batağında, tefeci bezirgân zümresi soygununda edindiği ve giderek toplumsallaştırdığı yalan, talan hırsı, bencillik, şatafat, gösteriş budalalığı, kazanmak için her türlü yolu mubah kılan ilkesizlik ve ikiyüzlülük oldu.
Batı’nın lordları topraklarındaki yanaşmaları daha iyi çalışsınlar diye serbest bırakıp özgür işgücüne dönüştürdü. O sıra başlamış yün manifaktür ekonomisini çağrıştırarak bu durumu “koyunlar insanları yedi,” diyerek tarif edenler bile oldu.
Bugün, ülkemizin içinde bulunduğu durum, binlerce yıldır Doğu toplumlarını bataklıkta boğmuş tefeci bezirgân zihniyetinin rezillikleriyle anlatılabilir ancak…
24 Haziran seçimleri öncesi iktidar sahiplerinin oy kazanmak uğruna çıkardıkları imar barışı diye kılıf uydurdukları “Kaçak Yapı Affı,” memleketin iyice içine etti. Hazine arazileri üzerine yapılmış, imara aykırı insanlık dışı kâr hırsıyla yükseltilmiş binaların sahipleri göbek atarak oy vermeye koştu sanırım. İş bununla da kalmadı.
31 Aralık 2017’ye kadar yapılmış yapılar için Ekim 2018’e kadar uzatılmış aftan yararlanma furyası içinde birdenbire bir inşaat saldırısı başladı. 2018’in başından bu yana Karadeniz yaylalarından Muğla koylarına, ormanlık alanlardan hazine arazilerine büyük bir yağmacılık gemi azıya aldı gidiyor…
Fırsat bu fırsattır diyenler Ekim 2018’e kadar işi bitirip, ben önceden yapmıştım deyip ruhsatlarını, kullanma hakkını alma peşindeler. Memleket göz göre yağmalanıyor. Kim tek tek bu yapıların ne zaman başlatıldığını, ne zaman bittiğini kontrol edip bulacak? Kim bunlara yaptırım uygulayacak. Yasalara uyan, doğaya saygı duyan vatandaşın hakkını kim koruyacak?
Birileri zengin olma hevesindeyken memleketin en güzel coğrafyaları betona boğuluyor. Şehirlerdeki durum zaten felaket…
Nefes alacak yer kalmadı, trafik cenderesi çocuklarımızı zehirleyip hayatından bezdiriyor, sokaklarımıza güneş girmiyor.
Gıda sektörü ayrı bir alem; kontrolsüz kimyasal kullanımı ile memleket kanser koğuşuna döndürüldü. Onkoloji klinikleri, ameliyathaneler kanserli hastalardan kitlendi kitlenecek?
Kimin umurunda ki olanlar? Millet cukkayı dolduruyor… Kanserden ölmeyi bile göze almış…
Yeter ki iki dairesi daha olsun, yeter ki başkasını kazıklayıp adam olduğunu sansın. Ticaret dünyamızın en çok kazandığı söz de “Hayırlı İşler?” Bu lafı duydukça tüylerim ürperiyor. Güler misin, ağlar mısın?
Hukuk dersen ayrı bir alem. Adam gürültü yapıyorsunuz diye parkta oynayan çocuklara tüfekle ateş etmiş, küçücük kız çocuğunun sırtında geziyor mermisi, savcı efendi serbest bırakmış. Bir diğeri 13 yaşındaki kızını minibüsün arkasındaki bisiklet taşıma yerine bağlamış, şehirlerarası yola çıkmış; sen de git işine bak demiş bizim hukuk.
Bunun adı hukuk değil, guguk bile olamaz. Yukarıdan kumandalı, partinin adamlığını yap, ön ilikle, giy yargıç ya da savcı cüppesini…
Emperyalizmin jandarması ABD başkanı, bir eli yoksul halklar kanında olan serseri Trump hukuk beni görevden alacak diye korkarken (ki öğrensin bilmeyenler, kuvvetler ayrımı, demokrasi böyle bir şey; başkanlık maşkanlık işlemez; yüzlerce yıllık sınıf savaşlarının, emekçi direnişlerinin bugüne armağanıdır) bizde sallabaş hukuku, kapıkulluğu köşe başlarını tutuyor…
Yapmayın beyler. Daha ölmedi bu ülkenin sahipleri; sizin ar damarınız yırtılmış zaten; vicdan azabı duymuyorsunuz belki ama, bu ülkede vicdan sahipleri de var; tarih yazıyor yaptığınız rezillikleri; çocuk çocuğunuza bırakacağınız ülkeden siz utanç duymayacaksınız belki de, canı acıyanlar; helal ekmek yiyenler, ak alınlarıyla övünenler de var…
Ne mutlu hırsızlığa katılmayanlara, onuruyla yaşayanlara, aklını paraya ve iktidara emanet verip de üç kuruşun arkasında doğaya, insana ihanet etmeyenlere...
Gününüz aydın, ekmeğiniz hep helal olsun dostlar…
Yorumlar
Kalan Karakter: