“Ardahan'a güzel bir yatırım kararı alındı!
Değerli hemşehrilerim,bu gün çok güzel bir telefon aldım. Telefonun diğer ucunda çok iyi tanıdığım ve akrabam olan bir Ardahan-Çıldırlı daha önce yaptığımız ''İş adamları Ardahan'a Yatırım Yapın'' çağrımızı dikkate almış ve Ardahan'a yatırım kararı almışlar.
Yaşar Geler Arda-Fed Genel Başkanı”
Böyle yazıyor paylaşılan notta...
Yapmayın… Gözünüzü seveyim. Ardahan’ın otlağını, ormanını, suyunu, çayırını kirletmeyin. Bugün orada yüzbinlerce insanımız kapısındaki üç inekle, iki kovan arıyla, beş kazla karnını doyuruyor, çocuğunu okutuyor. Bu geçim araçlarıyla hemen herkesin büyük şehirlerde de kafasını sokacak bir evi var. Elimizdekilerin değerini bilmezsek, çok yanarız sonra.
Birkaç yüz kişiye asgari ücretle çalışma olanağı sağlayacak küçük işletmelerin, hem de tekstil gibi Ardahan’la hiç ilgisi olmayan bir iş kolunun nelere mal olacağını biliyor musunuz? Tekstil fabrikasında işyeri hekimliği yapmış bir hekim olarak konuşuyor, yazıyorum. Anadolu'nun otuz kırk yıl önceki durumunu da biliyorum, bugününü de... Avusturya’nın İsviçre’nin bile rakip olamayacağı doğal ürünler ve turizm aracılığıyla dünyanın en zengin tarım ve turizm ülkesi olmamız gerekirken, bugün saman, buğday, et ithal eder duruma geldik. Anadolu’nun su deposu, çevre coğrafyasının bereket kaynağı olan Ardahan ormanlarının yıkımına yol açacak bir uygulamaya, derebeylerinin koyun sürülerine orman ve otlak kiralamasına karşı basın yoluyla verdiğim mücadele nedeniyle kolluk gücü komutanları tarafından tehditler aldım, yıllarca ağır hapis cezası istemiyle yargılandım.
Orada yaşayan ve iyi kötü karnını doyuran o üç yüz bin kişinin ekmeğiyle oynamayın. Soma’da yanan, boğulan 301 işçinin yazgısını Ardahan’a da hak görmeyin. Bugün ülkemizde kurulmuş küçük fabrikacıkların, denetimsiz ve uyduruk sanayinin çevreye neler yaptığını, Çorlu’da, Sakarya’da, Antep’te, Çukurova'da, Soma’da görmediniz mi? Nehirler kirlendi, ovalar kurudu. Tarım alanları yok edildi. Üreticinin beli kırıldı. Madenlerde, uyduruk işlerde, sigortasız, sendikasız en ağır işlerde boğaz tokluğuna çalışmak zorunda kaldılar. Patlalamalarda parçalandılar, yerin yüzlerce metre altında yandılar, çamur içinde boğuldular, asansörlerden düştüler, asbestli işletmelerde kanser, kot taşlarken KOAH oldular.
Soma’da, Ermenek’te yaşananlar sizi üzmedi mi? Oraların Ardahan coğrafyası gibi büyükbaş hayvancılık için biçilmiş kaftan olmadığını siz de bilirsiniz ayrıca. Ardahanlı üretici malını en az 6 ay dışarıda otarır. Kışın da aynı otlaktan biçtiği otu yedirir. Böyle bir coğrafya dünyanın neresinde vardır? Dışarıdan bir katkı, bir kimyasal destek almadan doğal yaşam yıl boyu, yıllar boyu sürer.
Kıymayın lütfen!
Bin kere yazdım, yüz bin kere söyledim. Ardahan, 7.2 mm dil uzunluğuyla, tüm nektarları toplayabilen, dünyada bir eşi daha bulunmayan Kafkas arısının ve 1200 çiçeğin yurdudur. O çiçekle o arı, ekolojik zenginliğin en somut örneğidir. Dünyanın tek Omega 3’lü doğal sütü orada üretilir. Kemal Gültekin dostumun sağlığında TEMA yetkilileriyle yaptığımız bir görüşmede Ardahan balının Anzer balından daha zengin içeriğe sahip olduğunu söylemişlerdi. Biz de TEMA ile birlikte ortak bir tasarı kapsamında üreticiyi örgütleyerek ve örgütümüze gelecek balı denetleyerek balı barkotlamayı düşünmüştük. TEMA kendi logosunu da kullanacaktı.
Bu zengin doğal koşullara karşın, üretici örgütsüzdür. Dağınıktır. Ürünler üreticinin örgütü tarafından denetlenmediğinden hile, hurda karıştırılmaktadır. Köylü çalışır, aracı tefeci yer. Ardahan köylüsü dünyanın en güzel sütünü 80 kuruşa satar, şehirdeki memur çocuğu nereden geldiği belli olmayan UHF sütü 250 kuruşa alıp içer.
Ardahan’a bir iyilik yapacaksanız, üretici kooperatifleri, birlikleri kurmaya, kurdurmaya çalışın. Üretici kendi sütünü, etini, balını denetleyip kooperatif ve birliklerde barkotlasın, paketlesin, pazarlasın. Dünyada rakip olmayacak bir pazarlama gücü olacaktır. Gücünüzü, aklınızı, direncinizi bu yolda kullanın lütfen.
Çok küçük bir çabayla Ardahan üreticisinin geliri kısa zamanda iki katına çıkacak, kooperatiflerin, birliklerin kuracağı süt, peynir, bal, büyükbaş hayvan ve kaz eti üretim, paketleme merkezlerinde birçok kişiye iş olanağı da doğacaktır.
Ardahan derneklerinin ve Ardahan sevenlerin birinci amacı Ardahan’ın eşsiz doğasını, ürünlerini korumak, tanıtımını, denetimini yapmak, üreticiyi örgütlemek olmalıdır.
Memleketteki doğa yıkımına, talanına Ardahan dernekleri olarak katılmayın! Memleketinizi kapitalizmin ve parabalarının kâr hırsına peşkeş çekmeyin. Çevre yıkımının, su kirlenmesinin, otlak kurumasının geriye dönüşü yoktur. Gidin Cin Dağı’nın eteklerinde kurulan HES’ten sonra çevrenin ne hale geldiğini görün.
Yapmayın! Kıymayın Ardahan’a!
19. Kasım 2014, Alper AKÇAM