Ama bu görev "ben yaptım oldu" şeklinde olmaz, olmamalıdır!
Açıkçası, kimi Dernek Başkanı ve yöneticilerinin bu değerlerimizin doğdukları il ve ilçedeki Cadde ve sokaklara isimlerinin verilmesi konusundaki popülist çabaları "ben yaptım! Ben başardım! Benim derneğim başardı gibi tutum ve davranışları yersiz ve hatta iki yüzlülüktür.
Keza, Göle'nin kimliği ve hafızası olan Kars Caddesinin adı da böyle bir popülist ve sığ düşüncenin sonucu olarak değiştirilmiştir. Bu çok konuşanlar, ben yaptım oldu diyenler önce eski Kars caddesinin levhasını asmayı düşünseler daha iyi olmaz mı?
Beyler, ikinciyi birincinin yerine koymak yanlıştır, her zaman yanlış!
Kayıplarından çok üzüntü duyduğum ve arkalarında ağıtlar yaktığım Gazeteci Ümit Kılıç, Televizyoncu Önder Aktürk, Gazeteci Erdal Durak, Ankara Göle Dernek Başkanımız Hürriyet Yılmaz ve İstanbul Göle Dernek başkanımız Hayrettin Habeş ilimiz ve ilçemizin çok sevilen simalarıydı, onların anılarını yaşatmak konusunda herkesten çok çaba gösterenlerin içindeyim ben.
İsimlerinden söz edilen bu genç yaşta kaybettiğimiz insanlar, bizim değerlerimiz; ya öncekiler? Ya Göle’nin kurtuluşu için en zor koşullarda bile canlarını siper ederek savaşanlar? Onları unutunuz mu?
Evet; 42 yıllık esaret döneminde, işgalci düşman karşısında Göle ve Gölelilerin mal, can, namus, izzet ve şerefini korumak için savaşan değerlerimizden söz ediyorum.. Zaten bu tür payeler de böyle halkı için büyük bedel ödeyen gazi ve şehitlere verilir.
Cumhuriyeti kuranların isimleri neden yaşatılmıyor?
Şöyle bir Türkiye’yi gezin, cadde-sokak, okul, kültür merkezi, sinema gibi vs yerlerin tabelalarına bakın, oralarda o ilin kurtuluş savışı ve sonrası şehit, gazi özellikle Gazi Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Ulubatlı Hasan'dan tutun Çanakkale zaferinde 270 kilo ağırlığındaki topu taşıyan KOCA SEYİT ONBAŞI gibi önemli değerlerimizin isimlerinin verildiğini göreceksiniz.
Kars Değerlerine sahip çıkmıştır
Fazla uzağa gitmeye gerek yok, Kars'a gidiniz, orada kurtuluş savaşında kaybettiğimiz önemli değerlerden, Halit Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Gazi Ahmet Muhtar Paşa, İbrahim Cihangiroğlu, Aşık Şenlik gibi kurtuluş savaşında bedel ödeyen bütün gazi ve şehitlerin isimlerini taşıyan cadde, sokak, okul ve kültür merkezlerini göreceksiniz.
Göle ve Ardahan’da Cadde ve sokaklara isim verilirken, Ardahan ve Göle’de Misakı Milli sınırlarının çizilmesinden önceki o zor ve meşakatlı günlerde kurulan şura hükümetlerinde ve Kars'ta kurulan Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti’nde görev alan Hoçvanlı Abdullah Gülizar'ı, Göle Dölek Çayırlı Bedirhan Bey, Göle Arpaşenli Dursunoğlu Şükrü Bey gibi büyük değerlerimizin neden Caddelere isimlerinin verilmediğini ı hâla anlamış değilim.
Göle İlçemizde defalarca basın yoluyla ikaz etmemize rağmen, bir caddeye veya sokağa, Cumhuriyet ya da Atatürk Caddesi veya Sokağı adını yazdıramadık, bu da üzerine düşünülmesi gereken bir konu…
Elbet Göle'de yaşatılacak değerlerimizi yaşatmak lazım
Cemil Kırbayır, Göle'de bir döneme damgasını vuran demokrat ve devrimci bir gencimiz, bir değerimiz, 12 Eylül faşist dönemin kurbanı! Gözaltına alındıktan sonra ondan bir daha haber alınamadı. Kayboldu ve halen cenazesi bulunamadı. Onun yaşatılması için kimsenin sesi çıkmıyor.
5 Yıl önce kaybettiğimiz genç ve değerli politikacımız, Orhan Kaya isimleri hiç bir sokağa verilmesi konusunu neden dile getirmemişler, suni gündemlerle kafa karıştırırlar, sözde aydın solcu-devrimci, yurt sever dernek başkanı ve yöneticileri? Bu isimleri ağızlarına almaktan korkan olmuşlardır.
Ardahan Göle derneklerinin adreslerinde siyaset yapanlar onca yolsuzluk, onca insan onurunu kırıp insanların kimlikleri ellerinden alınmak isterken, Türkiye’nin bu zor günlerinde barış ve kardeşlik sorunu varken. Ardahan’ın Göle’nin aydın kimliğine bu sıkıntılarda duyarlı olması gerekirken Suni gündemler yaratım bazı gereksiz etkinlikler için dahi için olunca binlerce telefon mesajı ve internetten, e- mail gönderiyor, halkı uyutuyorlar, uyuşturuyorlar. Bu nasıl bir anlayıştır?
Bir Sırrı Atalay'ı, bir Turgut Göle'yi, bir Kemal Kaya'yı düşünün! Uzun yıllar siyaset yaşamlarında hiç birinin üzerinde hiç bir leke yok. Neden bunların isimlerinin yaşatılması için çaba gösterilmiyor?
Bazı kişiler tarafından sürekli olarak eleştirilen eski senato başkanı Merhum Sırrı Atalay’ın görev yaptığı yıllarda hiç iktidar yüzü görmedi ama yüzlerce Karslı, Ardahanlı ve Iğdırlı’yı işe koydu. Türkiye’deki kirli siyasete rağmen çizgisini değiştirmeden onuruyla yaşayan bu büyüğümüz, ölürken tek kuruş sermeyesi yoktu. Yurt dışına götürülüp tedavi edilseydi belki bu gün yaşıyor olacaktı. Böyle bir değerimizin isminin ilçemizde bir sokağa veya bir caddeye verilmemesi dururken, yolsuzluk şaibesi ile yargılanan yabancı bir ismi Göle’nin kimliğinin, Göle'nin hafızasının önüne koymak ikiyüzlülüğün ta kendisidir. Bu böyle biline.
Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır’ın, 12 Haziran da Ankara’ya yürüyen kayıp aileleri içindeydi. Biz bu haberini www.siyasalbirikim.com.tr sitesinde iki kez yayınladık ve bizden alıntı yapan www.goleden.gen.tr., www.yesilgolem.net., www.ardahangundem.com, www.ardahanhaberleri.com, www.goledernegi.com gibi birçok internet sitesi yayınlandı ama bir dernek başkanı duyarlılık gösterip sormadılar ve sorduğumuz da bundan haberimiz yoktur diyecek kadar cesaretsiz, korkak ve ikiyüzlü cevaplar verdiler.
12 Haziran Günü, Ardahan Kültür evi Hengel ve ketenin açılışını yaptı ama bu önemli haberden hiç bahsetmedi. Ardahan Kültür evi Başkanı Tuncer Dağ’a sordum." benim haberim olmadı." dedi. Hâlbuki Sn. Dağ sabah kalkarken önce Ardahan ve yöreye yayın yapan siteleri tek tek inceleyen biri!... Kadı ki haber 10 gün önce yayına girmişti. Diğer taraftan insanlarımız arasında da tartışılmıştı. Ama Dağ duymamış buda tartışılması gereken bir durum… İstanbul’da 5 Ardahan İl Derneği 7 İlçe Derneği 2 Beldi ve 90 yakın köy derneği Türkiye’nin önemli meselelerin duyarlılık göstereceklerine suni gündemlerle halkı adata oyalıyorlar
12 Haziran günü Göle derneğinde verilen kahvaltılı toplantıda kayıp ailelerinin Ankara’ya yürüdüğünü ve bu yürüyüşte Cemil Kırbayır’in abisi Mikail Kırbayır’ında Ankara’ya yürüdüğü hakkında geniş bilgi verildi. Ne var ki bu konuda ne toplantıya katılan siyasilerden, ne de Göle ve Köy dernek başkanlarının ağızlarından tek bir cümle bile çıkmadı. Hayatta en kötü şey Kendi değerlerinden korkan insan topluluğu olmaktır.
Şimdi varın siz koyun bu dernekçiliğin adını!..
Kendi değerlerine sahip çıkmayan dernekler, topluma nasıl sahip çıkacaklar?
Böyle sorumsuzluk olmaz... Olmamalıdır. Bütün bu yaşananlar karşısında, Dernek Başkanlarımız ve yöneticilerimiz kendilerini gözden geçirmelidirler. Halkı uyuşturacak etkinliklerin yerine halkı uyandıran ve duyarlı hale getiren bir tutum ve davranış içinde olmalıdırlar. Barıştan kardeşlikten yana bir toplum yaratılmak için çaba göstermelidirler.
Yeni yetişmekte olan kuşak önünde çağın gerektiği şeklinde, topluma yön veren olmalıdırlar. Aksine bunun hesabını vermekten kurtulamazlar.
Bundan Sonra Dernekler Türkiye’ye sağlam bakmalı. Ülkenin sorunlarına duyarlı davranıp gerektiğinde barışına, kardeşliğine, onurlu duruşuna yol haritası olmalılar.
Mustafa KÜPELİ
mustafakupeli36@gmail.com