Anayasa değişikliğinin referandumda kabul edilmesinin ardından Türkiye'de yeni bir dönem mi başlayacak? TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü Etyen Mahçupyan'a göre evet. Mahçupyan yeni dönemin başlayacağını ve bunun 30 yıl etkisinin süreceğini açıkladı.
Türkiye'nin en tutucu cemaatin laikler olduğunu iddia eden Mahçupyan'a göre skülerleşen dindar kesim laiklere benzemiyor ve laik kesim buna da psikolojik olarak tepki duyuyor.
"Türkiye'de otoriter zihniyetli cumhuriyet anlayışının bir parantez olarak kapanmasına tanık olacağız" diyen Mahçupyan, önümüzdeki dönem için ise "Demokrasinin esas alınacağı yeni rejim arayışlarının başladığı bir dönem olacak" ifadelerini kullandı.
Taraf gazetesinden Şahin Bayar sordu, Etyen Mahçupyan cevapladı.
» Anayasa değişikliği için yapılan referandumda yüzde 58 'Evet' yüzde 42 ise 'Hayır' sonucu çıka. Ortaya çıkan bu tablo nasıl okunmalı?
Eğer referandum paketinin sırf içeriği söz konusu olsaydı çıkan sonuç 58'e 42 değil, muhtemelen 65'e 35 olurdu. Oy veren Kürtlerin gösterdiği üzere Güneydoğu'dan yüzde 95 "Evet" çıkü. BDP'nin boykot kampanyasına baktığımız zaman da insanların yüzde 6o'ının sandığa gitmediğini görüyoruz. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda 65'e 35 oranı çıkardı.
Paketin içeriğine baktığımız zaman Türkiye halkı, çok net bir biçimde bu paket ne anlama geliyorsa onu onaylıyor. Paketin geleceğe yönelik ima ettiği şeyleri istiyor. Bunlar nedir diye baktığımızda esas olarak yargıyla ügüi iki maddedir. Bu iki maddenin Anayasa'da değişmesi çok anlamlı ve yeni bir Türkiye'yi işaret ediyor.
Şöyle bir eleştiri var; insanlar paketin içeriğini tam olarak bilmiyor. Evet, paketin içeriğini bilmiyorlardı ama anlamını biliyorlardı. Dolasıyla buna 'Evet' dediler. Paketin anlamı da Türkiye'de yasamanın dolasıyla halkın giderek kendi kaderine daha çok sahip çıkması ve kendi istediği, seçtiği doğrultuda Türkiye'nin rahatlayarak, normalleşerek gitmesidir. Bunun ima ettiği birçok şey var. Kürt meselesinde biraz barışı ima ediyor, ekonomik açıdan bakıldığında daha eşitlikçi bir ortamı ima ediyor, Anadolu'nun kalkınmasını, onun önünün açılmasını ima ediyor. Yeni bir kentleşme ima ediyor. Eğitimde, sağlıkta Batı standartlarını ima ediyor... Ama somut olarak demokrasinin önündeki bir tıkacın ortadan kaldınlması meselesiydi bu. Toplum genelde buna 'Evet' demiş oldu.
YÜZDE 58 KOALİSYON
» Anayasa değişikliğine 'Evet* diyen yüzde 58'lik kesim toplumda neye denk geliyor?
Bu bir koalisyon. Bunun içinde tabii ki dindarlar var. Her türlü mağdur var, Aleviler dışında. Kürtler var, laik kesimin demokraüarı var. Böylesine güçlü bir koalisyon. Dolasıyla bir laiklik-din çaüşması da değil, bir Türk-Kürt çaüşması da değil yaşanan. Aslında Alevilerin de tümünün 'Hayır' demediğini düşünürsek, bir Sünni-Alevi olayı da değil.
Bu sonuç, devlet- toplum ilişkisini bir anlamda yeniden düzenlemeye yöneliktir. Dolasıyla iki tarafta da bir tür koalisyon var. Şöyle söylemek gerekebilir belki: Daha belirsiz olmasına karşın yeni Türkiye'nin dünyaya daha fazla entegre olmasına 'Evet' diyenler koalisyonu ile bu tür bir ülkeden çok, daha içe kapanmacı, kendisine has devlet yapısını korumaya yönelik bir Türkiye için 'Hayır' koalisyonu... Her ikisi de bir koalisyon, tek bir kimliğe haspedilecek pozisyon değiller.
TÜRKİYE'NİN EN TUTUCU CEMAATİ LAİK KESİM
» Referandumda 'Hayır' diyen ve kırmızıya boyanan bir sahil kesimi var. Bu harita bize neyi anlatıyor?
Son seçimlerde de kırmızıya boyanan bir sahil kesimi vardı. Ve bu kırmızıya boyanan bölüm giderek daralıyor aslında. Sahile baktığımız zaman laikliğin daha öne çıktığı kesimleri görüyoruz. Aslında bu, ancak 100 senelik bir perspektif içinde yorumlanacak bir olaydır. Yani Türkiye'yi bir cumhuriyet olarak kurmuş olan ve bunu yaparken de epeyce pozitivist bir şekilde devlet ile toplum arasına bir mesafe koymuş, ilericilik ile gericiliği ayrı ayrı tanımlamış ve dolasıyla da din üzerinden bir gericilik algılaması vardı cumhuriyette.
Bu bakış aynı zamanda laikliği öne çıkaran ve onu ilerici olarak gören bir bakış. Bu nedenle laiklik aynı zamanda devlete yakınlığı da imal etti. Ve Türkiye'de sonunda cemaat haline dönüştü laikler.
SAHİLLER EN TUTUCU KESİM
» Yani kıyı şeridi bir cemaat mi?
Evet. Yani cemaatler gizli olabilirler, merkez-kaç güçlerle yönetiliyor olabilirler, siyasi olabilir, ekonomik olabilir. Ama sonuçta ileri bir durum karşısında aynı ortak kaygılarla hareket eden ve aynı ortak hareket üzerinden kendi iradesini ortaya koyarlar. Devlet laik kesimi bir şekilde koruyordu. Ama şimdi onu yalnız bıraktığı noktada bir sosyal alan içinde yeniden yapılanıyor. Maalesef kendisini demokrat ve çağdaş olarak tanımlayan bu kesim şu anda en tutucu kesimi oluşturuyor.
» Kırmızı haritayı oluşturanların endişesi nedir? Neyi kaybetmekten korkuyorlar?
Bu endişe çok basit olarak yarının dün olmayacağıdır. Bu çok net: Türkiye'de yarın dün gibi olmayacak. Ekonomik olarak
olmayacak, sosyal olarak olmayacak, kültürel olarak olmayacak, siyasi olarak olmayacak. Dolayısıyla dünü beğenenler, dünün kendisine imtiyaz sağladığını düşünenler yarın o imtiyazları kaybedeceklerini biliyorlar. Bu yüzden bu tercih pragmatist ve aynı zamanda gerçekçi bir tercihtir bu kesim için.
Öte yandan da gerçekçiliği iki türlü tanımlamak lazım: Gerçekçilik aynı zamanda dünyaya uyumu da ima eder. Eğer dünyadan uzak bir yaşamı, bir hayatı tercih ediyorsanız bu tümüyle gerçekçi olmayacaktır. Laik kesimin sıkıntısı bence bu. Laik kesim 'Hayır' demek konusunda ne kadar gerçekçiyse seçtiği bu pozisyonun dünyaya uyumsuzluğu da o kadar gerçektir. İkisi arasında sıkıştığı için bence psikolojik bir tercih yapıyor. Ben laik kesimdeki genel bakışın siyasi olduğunu sanmıyorum. Ancak sosyo-psikolojinin içinden adayabileceğimiz bir durum bu. Bugünkü imkânların kaybedilmesi durumu var, hayatın kendi elinden kaçması olayı var. Ve kendisini üstün gördüğü insanların şimdi onların üstüne çıkma ihtimali var. Bütün bunların arkasında bir yenilgi hissi var. Yenilgi hissine de hiç hazır olmayan bir laik kesim var.
Çünkü devlet tarafından onun daha iyi, daha ileri olduğu söylenmiş. Bu da şu anlama geliyor: Eninde sonunda ileri olmayanların yani dindarların laiklere benzetileceği varsayımı ile büyütülmüşüz. Ama şu anda görünen ilginç bir durum var. Dindar kesim hem skülerleşiyor hem laiklere benzemiyor. Bu alışık olmadığımız, hazır olmadığımız bir durum. Ve laik kesim buna da psikolojik olarak tepki duyuyor.
MHP NEREDE HATA YAPTI?
« geri1·2ileri »