Cemiyetçilik zor iştir. Ciddi fedakârlık ister, özveri ister. Öyle ki; ailene, çocuğuna, bakmakla yükümlü olduğun bütün aile bireylerine ayıracağın zamanını uğraşı hale getirdiğin sivil kitle örgütlerine ayırmak zorundasın, kendine fizyolojik olarak bağımlı olduğun bireylerine karşı yerine getirmen gereken sorumluluklarından ödün veriyorsun ve bütün eforunu derneklere, sendikalara, vakıflara harcıyorsun.
Neden mi?
Sevdadan olsa gerek, gönül verdiğin coğrafyaya, topluma yada değere karşı olan borçtan olsa gerek. O sevdayı taşımakta o borcu ödemekte, her babayiğidin harcı değildir…
Benimde mensubu olduğum Ardahan Coğrafyasına karşı hep kendini sorumlu hissetmiş, o yöreye yeni kazanımlar katmak adına yıllarını cemiyetçiliğe vermiş sevgili büyüğüm Tuncer Dağ’ı iyi tanırım, çok yakın diyaloglarımız, ortak çalışmalarımız oldu çoğu zaman. Birlikte yürüdük, yan yana durduk. Bazen de kavga ettik, ters düştük muhalefet ettik birbirimize. Kavgalı olduğumuz günlerde bile yan yanaydık çünkü dostluğu gibi düşmanlığı da mertçeydi Tuncer Dağ’ın…
Tuncer Dağ: Gençlik yıllarının heyecanını yöreye katmış, gecesini gündüzünü Ardahan uğruna feda etmiştir. Çocuk denecek yaşta çıktığı yolda attığı her adım; bir kazanım, bir yatırım, bir güzellik olarak geri dönmüş Ardahan Ovasına.
Cemiyetçiliği çok iyi bilen ve hemşeri dernekçiliği alanında virtüöz olarak gördüğüm Tuncer Dağ; yöre dernekçiliği konusunda bir ekoldür, iddia ediyorum ki üniversitelere tez konusu olacak enginliktedir Dağ’ın hemşeri dernekçiliği alanında ki bilgisi.
Tuncer Dağ’ın Mali Müşavirlik Ofisi yöre ve hemşeri dernekçiliği konusunda çoğu zaman bir atölye, bir akademi görevi görmüştür.
Cemiyetçiliği kadar kalemi de güçlüdür Dağ’ın… Dağ gibi sağlam kalemiyle: Kimi zaman Ardahan sevdasını ekmeğine katık etmiş. Tuncer Dağ, o katıktan aldığı lezzetle de baba ocağını önce dizelere dökmüş şiirlerle bir sonraki kuşağa aktarmış, daha sonrada satırlarla bezemiş deneme ve makale ile anlatmış yöremin güzelliklerini…
Siyasete girdiği için bir dönem (Siyasete girdiği dönemde de hemşeri derneklerindeki bütün görevlerinden istifa etme erdemini göstermiş, cemiyetçilik yaşamında ürettiği ürünler ile siyasi kaygılarını hiçbir zaman bir araya getirmemiştir.) cemiyetçilik yaşamından uzak kalan Tuncer Dağ kısa bir süre önce merkezi İstanbul Esenyurt’ta bulunan Ardahan Derneği başkanlığına getirildi. İyi ki de bu sorumluluğu yüklemişler Tuncer Dağ’a çünkü Tuncer Dağ Ardahan Derneği Başkanı olduğundan bugüne Ardahan’ın manevi kültürü bir kere daha İstanbul metropolünde yaşanır oldu, Sılada ki Ardahanlıların yaşadığı acılar “Hasret Emmi” yle açıkça anlatıldı tiyatro sahnelerinde, Göç denen illet olgunun yörede yarattığı tahribat seminerlerle anlatıldı. Ardahanlılar arasında ki kopukluk Ardahan Kültürevi köprüsüyle giderildi. Tuncer Dağ’ın başkanı olduğu Ardahan Kültürevi sanatsal çalışmalarıyla çağdaş bir Köy Enstitüsü rolüne bürünmüş… daha sayamayacağım bir çok hizmetin harcına çimento katmıştır Tuncer Dağ hem de hiçbir şaibeye bulaşmadan, rant hesabına düşmeden!
Bunca güzel çalışmaya imza koymuş Tuncer Dağ son günlerde kimi çevrelerce medya üzerinden linç edilmek isteniyor. Tuncer Dağ’ın uğradığı bu linçin nedeni Dağ’ın omurgalılığından olsa gerek.
Öyle ki bu gün Tuncer Dağ’a karşı muhalefet geliştirerek Dağ’ı yıpratmak isteyen kesim AKP yandaşları, hükümet şakşakçılarıdır. Tuncer Dağ’a karşı oluşturulan cenahın sözcüleri yıllardır; yerelde Esenyurt’ta, genelde Türkiye’de hükümet olan siyasi partinin yaverleridir. O yaverler; Esenyurt Belediye Başkanının ayaklarının altında dolaşarak ihale kapma, rant elde etme, maddi nemadan paylarına düşeni almak için Esenyurt’ta etkin olan Ardahan nüfuzunu kullanmak isterler. Daha da açıkça söylemek gerekirse Ardahan Cemiyetleri içinde yer alan bir takım çıkar düşkünleri Ardahan’ı ranta kurban etmek istiyorlar. Karşılarında Dağ gibi eğilmeyen, bükülmeyen, omurgalı bir yüreği gördüler ve Dağ’ı düz etmek için iftira kampanyaları başlattılar.
Oysa bilmezler ki Dağ gibiler birer ayrık otudur. Hani ayrık otlarını yok etmek için onları yolarsınız, silkelersiniz, köklerinden ayırmaya çalışırsınız siz arkanızı dönünce ayrık otları doğan güneşle beraber yeniden kök salar, yeniden yeşerir böylece insan yaşamı için gerekli olan oksijeni üretmeye devam eder.
Öztürk POLAT- ozturkpolat75@msn.com