"Beni çıldırtıyor. Hiç laftan anlamıyor.", "Niçin bu evde kimse bana yardım etmiyor?", "Kaç kere ayakkabılarını çıkarmadan içeri girme dedim sana?", "Eşim çalışmamı istemediği için işten ayrılmak zorunda kaldım, ondan nefret ediyorum.", "Bu kadınlara hiç yaranamazsın zaten, ne yapsam ona yetmiyor.", "Kesin şu gürültüyü de maçı seyredeyim.", "Bıktım senin dırdırından.", "İstediğim gibi giyinip gidemiyorum, bu okuldan hoşlanmıyorum.",
"Çok çalışıp, bütün sorulara cevap verdiğim halde yine zayıf aldım, hep bu öğretmenin yüzünden." "Neden hep onun istediği yere gidiyoruz, gitmeyeceğim artık.", "İstediğim kadroyu bana vermediler, onlara göstereceğim." Bu cümlelerin kimisi kadınların, kimisi erkeklerin kimisi de çocukların ağzından çıkmış, ama her birinin ortak bir yanı var: Öfke...
Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş.
Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış, biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş.
Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış.
Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında,bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, babacığım,kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm." demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş:
"Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?"
Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş...
Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz;
Öfke de akıl olmaz…
Öfke gelince akıl uçup gidermiş.
Eğer eliniz de bir çekiç var ise her şey gözünüze bir çivi gibi görünmeye başlar…
Öfkeyle kalkan zararla oturur..
AHTI VEFA
Bu mektubu aldıysan bil ki:
bu mektup yazılmıştır..
Yazanı vardır...
Getireni vardır...
Okuyanı vardır...
Kaç tane faili vardır...
Vefa yazanda değil...
Getirende...
Ama en büyük vefa okuyandadır...
Mektup bir sene evvel ulaşmışsa...
Ve okunmuşsa... bir yıl öncesinin istikbali olan bu günde unutulmuşsa....
Vefa...
Satırlara güç bırakan kalemdedir...
Vefa boza değil..ya da İzmir ve İstanbul’da bir semt adı da değil...Vefa özlem dolu,sıcacık bir kucaklama...Vefa dost olmak demek...Vefa zor zamanları beraber aşmak demek..Vefa bir dostunu bırakıp kaçmak değil,vefa konuşulanları başkasına aktarmak ta değil…
Vefa yalana yalan katıp birilerine yaranmak için abartarak düşman yaratmakta değil…Vefa yalancı ve sahtekarlarla işbirliği içinde olmakta değil…Vefa dostunu satmak hiç değildir.Vefa öyle bir şey ki ayarını yapabilirsen,iradene sahip olursan….Vefa işte öyle bir şeydir.
Geçip gidiyor yıllar, vermiyor bize zaman
Kalmamış ahdi vefa, sen söylesen bin defa.
Sinsi bir yalnızlık var, kötüler vermez aman
Kalmamış ahdi vefa, sen söylesen bin defa..
Sen gülerken, yanındakilerde güler. Ama ağlarken, yalnız ağlarsın. Onun için öyle bir ağaca yaslan ki asla yıkılmasın. Öyle bir dost edin ki seni asla bırakmasın.
Başkalarına kendinden fazla değer verme. Ya onu kaybedersin, ya da kendini mahvedersin.
Ahtı vefayı bilmeyen kördür, sağırdır, dilsizdir sonuçta bir nankördür…
Sırrı ARPAÇ
www.sirriarpac.com