Bir zamanlar Tarım ve Hayvancılık ürünlerinde kendi kendimize yeten bir potansiyelimiz vardı diyen Öğüt; “Biz eskiden tarım ve hayvancılığın belirli bir bölümünü yurt dışına ihraç ediyorduk. Öyle ki; İran, Irak ve Suriye'ye kaçak mal gidiyordu. Bu kaçak giden mal, Yeşilçam filmlerine de konu oluyordu. Şimdi sizlere bir belge göstereceğim. 16 Temmuz 1937 yılında ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ'nün imzası ile Kars'ta hayvancılığı geliştirmek için Canlı Hayvan İhracatçılar Birliği kuruluyor.
O dönem, benim yaşım ve üstündekiler hatırlayacaklardır. Biz Rusya'ya, İran'a ve diğer komşu ülkelere canlı hayvan ihraç ediyorduk. Bu belgeden anlaşılacağı üzere ATATÜRK ve İNÖNÜ döneminde hayvancılığa ve tarıma önem verilmiş, Kars'ta değil Türkiye'nin her tarafından tarım ve hayvancılığın gelişmesi için büyük bir seferberlik başlatılmıştı. Ancak özellikle 2002 yılından bu yana AKP Hükümeti döneminde Tarım ve Hayvan ürünleri yurt dışından getirilerek köylümüzün bitmesine ve iflas etmesine neden olmuştur.
Şöyle ki
1- Tarım Ürünlerinde (GDO) Genetiği Değiştirilmiş Organizma ürünleri halka yedirilmiş ve halkın sağlığı ile oynanmıştır.
2- Kanser içeren ve ölümlere neden olan Süt Tozu ithalatı yapılarak halkın zehirlenmesine neden olunmuştur.
3- Sayın Bakan ithal hayvan getirmeyeceğiz diye beyanatta bulunmuş, bunun arkasından 2 yıl ödemesiz, 5 yıl vadeli teşvik kredisi ile vatandaşlara tanesi 6 bin TL ile 8 bin TL arasında hayvan satıldı. Daha sonra 2010 yılında ithalat serbest bırakıldı, ithalat olunca vatandaşın almış olduğu hayvan yarı fiyatına indi, kredilerin zamanı geldi, kredi alan vatandaşlarımız bankalara borcundan dolayı ödeyemediği için malını satsa da aldığı krediyi ve faizini kapatamıyor. Şu anda da köylümüz ve çiftçimiz perişan durumdadır.
4- İthal hayvanların ihalesinin her ne hikmetse büyük bir bölümü Ürdünlü Hicazi Firmasına verilmiş. Hicazi Firması da Tekirdağ Çorlu’da 186 bin m2 yer alarak büyük bir çiftlik oluşturmuş, bu çiftlikte ithal hayvan beslenmiş, kendi köylümüzün hayvan fiyatları 4/1 fiyatına düşmüş, hayvancılık yapan üreticilerimizin %90’ı iflas etme durumuna getirilmiştir.
5- İthal getirilen hayvanlarda sinekler yoluyla yayılan Mavi Dil Hastalığı çıkmış, bu da yetmezmiş gibi ucuza alınabilecek başka Ülkelerde Deli Dana Hastalığı olan hayvanlar alınarak Macaristan üzerinden Türkiye’ye getirilmiş ve Deli Dana Hastalığı riski yayılmıştır.
6- 13 Aralık 2010 tarihinde Tarım Bakanının Valiliklere gönderdiği yazıda İthal Kasaplık Büyükbaş ve Küçükbaş hayvanların Sakatatlarının hastalık riski nedeniyle en kısa zamanda imha edilmesini istemiş ve halkımıza Deli Dana Hastalığı riski taşıyan sakatat et yedirmiştir.
7- Hastalıklı ve ölü hayvanları halkımıza yediren Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi EKER hakkında çeşitli mahkemelerde dava açılmıştır.
8- Türkiye’de 6 milyon kg Kırmızı Et tüketilirken, 3 milyon kg’da Domuz Eti tüketiliyor. Domuz eti tüketimini biraz sonra belgelerle açıklayacağım. Bu domuz etlerini kim nerede satıyor ve kim nerede yiyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ne iş yapıyor.
9- Ardahan ilimizden bir örnek verecek olursa; Cemal SALTAŞ isimli bir vatandaşımız 1 yıl önce Bankadan 20 Bin TL kredi kullanarak 13 adet büyükbaş havan satın almıştır. Bu hayvanlardan 7’sini satarak 4 ton saman almış ve şimdi geri kalan 6’sını birden 5 Bin TL’ye satamamaktadır. Yani 20 Bin TL faizle birlikte 25 Bin TL olmuştur. 10 Bin TL hayvan ve samana sayıldığında vatandaş 15 Bin TL zarar etmiştir.
10- 2012 yılı bahar aylarının kurak geçmesiyle boyları uzamayan buğday sapları, piyasada yeterli ürün olmamasına neden olmuş ve saman fiyatlarını artmıştır. Geçtiğimiz yıl 30 krş olan saman yüzde 333 oranında artarak 90 krş seviyesine çıkmıştır. Bir hayvan 1 günde 6-8 kg saman tüketmektedir. Bu da samanın pahalı olması nedeniyle de et ve süt fiyatlarının artması demektir ve acil tedbir alınmalıdır.
Sap, saman, ot günü kurtarmak için ithal ediliyor. Ancak ithal gelen sap, saman, ot beraberinde ülkemize hastalık getirecektir. Bu da tarım ve hayvancılık yapan çiftçimize büyük darbe vuracaktır.
GDO’LU ÜRÜNLER
Yurt Gazetesinin 14 Ağustos 2012 tarihli sayısında Mersin’de Toprak Mahsulleri Ofisindeki silolarında 700 bin ton GDO’lu Buğday tespit edildi ve ihbar yapılınca bu ürünlerin numune alımı durdurularak Tarım Bakanı incelemeler yaptı. Ne yazık ki bu 700 ton buğday GDO’lu çıktı. Toprak Mahsulleri Ofisindeki bu olay direk Tarım Bakanını ilgilendiriyor. Bu nedenle Bakan, görevini kötüye kullanmış oluyor.
KANSER İÇEREN SÜT TOZU
Kanser içeren ve ölümlere neden olan Süt Tozu ithalatı yapılarak halkın zehirlenmesine neden olunmuştur. Çin’de 3000 civarında çocuk, melamin katılmış süt tozundan hastalanarak 6’sı ölmüştür. Ancak Türkiye’de Tarım Bakanlığı Çin’den Süt Tozu getirilmesine izin vermiş ve bu Süt Tozlarındaki melamin kanser ve diğer hastalıklara neden olmasına rağmen, Ülkemize çeşitli ülkelerden çok miktarda süt tozu getirilerek doğal sütün yerine hastalıklı süt tozu kullanılmaktadır. Halbu ki köylümüzün ürettiği hayvanın doğal sütü kullandırılsa, o zaman hem köylü hem hayvancılık kalkınacaktır. Bu da Tarım Bakanının bir ihmalidir.
İTHAL HAYVAN VE YERLİ TEŞVİK
Sayın Bakan ithal hayvan getirmeyeceğiz diye beyanatta bulunmuş, bunun arkasından 2 yıl ödemesiz, 5 yıl vadeli teşvik kredisi ile vatandaşlara tanesi 6 bin TL ile 8 bin TL arasında hayvan satıldı. Daha sonra 2010 yılında ithalat serbest bırakıldı, ithalat olunca vatandaşın almış olduğu hayvan yarı fiyatına indi, kredilerin zamanı geldi, kredi alan vatandaşlarımız bankalara borcundan dolayı ödeyemediği için malını satsa da aldığı krediyi ve faizini kapatamıyor. Şu anda da köylümüz ve çiftçimiz perişan durumdadır.
ÜRDÜNLÜ HİCAZİ FİRMASI
İthal hayvanların ihalesinin her ne hikmetse büyük bir bölümü Ürdünlü Hicazi Firmasına verilmiş. Hicazi Firması da Tekirdağ Çorlu’da 186 bin m2 yer alarak büyük bir çiftlik oluşturmuş, bu çiftlikte ithal hayvan beslenmiş, kendi köylümüzün hayvan fiyatları 4/1 fiyatına düşmüş, hayvancılık yapan üreticilerimizin %90’ı iflas etme durumuna getirilmiştir. 14 Ekim 2012 Pazar tarihinde Çorlu Şahbaz Köyünde bulunan Hicazi Firmasının Çiftliğine gittim. Tekirdağ Milletvekillerimizden Sayın Emre KÖPRÜLÜ’de bulunuyordu. Şahbaz Köyü Muhtarlığında köylülerle sohbet ettiğimizde, ithal hayvanlar geldiğinden bu yana bölgede büyük bir koku olduğunu, kokudan dolayı sinek oluştuğunu ve ölen hayvanların leşlerinin daha da çok koku yaptığını, çok sayıda hayvan öldüğünü ve bu pis kokudan dolayı Çorlu Belediyesi ve Kent Konseyi çiftliğin kalması için Tekirdağ Milletvekillerimiz ile birlikte bir kampanya başlatmışlar, Ancak çiftlikte gördüğüm kadarı ile 100-150 bin büyük baş hayvan, 75 bin’de küçükbaş hayvan gördüm. Bu da demek oluyor ki Hicazi Firmasının çiftliğinin Takya’da olması Anadolu’dan Trakya’ya hayvan bırakmamalarının nedenlerinden birisini olduğunu göstermektedir. Ne hikmetse ithal hayvan ihalesini %50’in üzerinde bu firma almaktadır. Bunun ortağı kimdir ve bunlara kaç TL ödenmiştir Lütfen Sayın Bakan burada açıklamasını yapsın.
MAVİ DİL HASTALIĞI
Sakarya’ya ithal yolu ile gelen 5 tane gebe düve, 20 tane de buzağı bu hastalıktan ölmüş, ve Mavi Dil Hastalığı olduğunu Tarım Bakanlığı Pendik laboratuarı tespit etmiş, yetkililere gittiğimde evet doğrudur, mavi dil hastalığı virüsü çıkmıştır. Ancak biz bunu İngiltere’ye göndereceğiz. İngiltere’de ki Labaratuövardan gelen rapora göre hareket edeceğiz demişlerdir. Ancak bu hastalıklı hayvanlar Sakarya’dan başka bir yere götürülerek itlaf edileceği söylenmiştir. Ancak itlaf edilmediğini öğrendik ve Sayın Bakan bunu buradan açıklasın. Bu Mavi Dil Hastalığı olan hayvanlar itlaf edildi mi, edilmedi mi?
DELİ DANA HASTALIĞI
Macaristan’da Deli Dana Hastalığı olmadığı için, Deli Dana Hastalığı olan başka ülkelerden Macaristan’dan mal getirilerek oradan Türkiye’ye getirildi. 30 Eylül 2011 tarihi itibariyle Türkiye’ye 1 milyon 156 bin hayvan getirildi. Deli Dana olduğunu gazeteler yazıp biz de takip edince bu defa Macaristan’dan heyet geleceği söylendi. 1 milyon 156 bin hayvan Türkiye’de tüketildi.
İTHAL HAYVANLARDA SAKATAT
İthal gelen Büyükbaş ve Küçükbaş hayvanların sakatatının hastalıklı olduğunu, bu hastalıktan dolayı imha edilmesi gerektiğini, 13 Aralık 2010 tarihinde Tarım Bakanlığı Koruma Genel Müdürlüğü bir yazı ile Valiliklere bildirdi. Malatya’da sivil toplum kuruluşları, Adana’da ithal gelen hayvanlar kesilip, Malatya’da satılıyor. Şu ana kadar her hangi bir önlem alınmadı diye açıklamalarda bulunmalarına rağmen Tarım Bakanlığı hiçbir önlem almamış. Türkiye de maalesef Deli Dana Hastalığı taşıyan sakatatlar yedirilerek insanlarımızı büyük riske sokmuştur.
Deli Dana Hastalığı 1986’da İngiltere’de çıktı. En son olarak da 20 Ekim 2000 tarihinde 14 yaşındaki bir genç, Deli Dana Hastalığına yakalanarak öldü.
Deli Dana Hastalığının kuluçka dönemi 2 ile 10 yıl arasında olması nedeniyle Türkiye’de daha gözükmez. Çünkü Türkiye’de 2010 yılında ithal gelmeye başladı. Türkiye büyük risk altında. 10 yıl içinde Deli Dana Hastalığının çıkma riski bulunmaktadır. Bunun da sorumluluğu Tarım Bakanının ve AKP Hükümetinindir.
TÜRKİYE DE İLK DEFA ÖLÜ HAYVAN ETİ SATMAKTAN DOLAYI BAKANLIK MAHKEMEYE DÜŞTÜ
* Tarım Bakanlığına bağlı Et Balık Kurumu yetkilileri Ölü Hayvan Eti satmaktan yargılanıyor. Trakya’da Cumhuriyet Savcılarının yürüttüğü soruşturma sonrasında Sakarya Kombinesinde hayvan kesimi yapan T.İ.’nin sahibi olduğu mezbahada kesilen etler çalındı. Et Balık Kurumuna eksik et teslim ettiler.
* Kuruma ait sağlıklı kilolu hayvanlar piyasadan toplanan hastalıklı zayıf hayvanlarla değiştirildi.
* Sakatatlar bozuk olmasına rağmen sahte veteriner raporu ile imha edilmiş gibi gösterildi ancak söz konusu sakatatlar satıldı. Bozulmuş ve kokmuş etler Et Balık Kurumuna ait etlerde değiştirildi. Bozuk etler kuruma teslim edildi. Piyasadan temin edilen verem veya şap hastalığına tutulmuş hayvanların etlerinin bir kısmı piyasaya sürüldü. Bir kısmı sucuk ve kokoreç yapılarak piyasaya sürüldü. Et Balık Kurumunun birçok ihalesini kazanan Ürdünlü Hicazi Firmasının Türkiye’deki yetkilileri F.Y. ve Z.Y. Kardeşler kuruma eksik hayvan teslim ettiler. Bütün bunların Tarım Bakanlığına bağlı Et Balık Kurumu yetkililerinin bilgisi dahilinde yapıldığı iddia edilmektedir.
ÖLÜ HAYVANLAR
İddanamede birkatım çarpıcı olaylarda anlatıldı. Buna göre T.İ. sahibi olduğu Büyük Karıştıran Mezbahanesinde şoför olarak çalışan A.B.’ye 113 hayvan nakliyatı sırasında 3 hayvan kamyondan atlayarak öldü. Aynı anda arabadan atlayarak kaçan bir hayvan ise silahla öldürüldü. Ölü hayvan kamyona koyularak mezbahaya getirildi. T.İ. talimatı üzerine ölü hayvanlar kesilerek Et Balık Kurumu yetkililerinin de bundan haberi vardı.
EKSİK ET TESLİM ETTİLER
Sakarya Et Kombinesindeki etler 2012 için 232 kg olarak kayıtlara geçti. Aynı hayvan Büyük Karıştıran Mezbahanesinde kesiminde ise elde edilen miktar, 2011 için 173 kg 2012 için 157 kg olarak kayıtlara geçti. Bir başka deyişle mezbahanede kesilen her hayvan başında ortalama 75 kg et çalındı.
HAYVANLAR BUHARLAŞTI
Soruşturmanın devam ettiği sürede, Et Balık Kurumunun çiftliklerde yapılan sayımlarda yüzlerce hayvanın eksik olduğu tespit edildi. Eksik 178 hayvan için öldü yanıtı verilirken, söz konusu ölümlerle ilgili hiçbir belge sunulmadı. Bu hayvanların bugünkü piyasa değeri 540 bin TL değerindedir.