Sayın Cumhurbaşkanım, aşağıdaki mektubu basın aracılığı ile yayımlamadan önce 09.11.2015 günü posta yoluyla size gönderdim. Ancak size sunulmayacağını öğrenince, basın aracılığıyla ulaştırmayı gerekli gördüm. Neden bu yolu izlediğimi yazmadan önce mektubu sunmak istiyorum.
***Sayın Cumhurbaşkanım,
13. Muhtarlar Toplantınızdaki konuşmanızı dinlerken, kullandığınız bir değerlendirme, uyarı cümlesiyle irkildiğim için yazıyorum. Aslında günlerdir yazıp-yazmamak arasında muhakeme içerisindeyim. Ama bir yurttaş duyarlılığımın yanında 4 çocuklu bir ailesi olan biri olmamın yazmaya karar vermemi sağladığını söylemeliyim. Çocuklarım küçük, henüz savaşamazlar. Konuşmanızın bir yerinde şöyle diyordunuz.
“ … Niye Suriye işine girmişiz, dış politikamız yanlışmış. Ne olacaktı? Aynen batı gibi biz de onların ölümünü mü bekleyecektik, ona seyirci mi kalacaktık? Yarın, aynı şeyler bizim de başımıza gelebilir"
Son cümleniz beni irkiltti. İşte bir baba olarak beni korkutan bu son cümleniz; “Yarın, aynı şeyler bizim de başımıza gelebilir”! Bir bildiğiniz, bir beklentiniz, bir öngörünüz, bir planınız mı var ülkemiz için?
Suriye’nin başına gelenler başımıza gelebilir mi?
Kaç yıl çeker?
Sınır kenti Ardahan’da yaşıyorum. Eğer, çocuklarım, ülkeleri için savaşacak yaşa gelebilecek kadar uzaksa dert etmeyeceğim. Yok değilse, Suriye’nin başına gelenler, başımıza gelmeden, ‘belki komşularımız kapılarını bize açmazlar’ endişesiyle, şimdiden ailem için geçici bir yurt aramak istiyorum. Lütfen, kullandığınız bu cümlenizden ne anlamalıyız, açıklar mısınız?
Yukarıdaki sorularıma cevabınızı, ülkem ve dünya için savaşsız yarınlar temennisi ile bekler, yüce makamınızı derin saygılarımla selamlarım. 09.11.2015 Nejdet Kanbir -----------------------TC. No: 249.............Tel No: 0531 557 78 79Adres: Yakınsu Mahallesi Çıldır/ARDAHAN
***Bu mektubun iade kartında 16.11.2015 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tarfından teslim aldındığı görülmektedir. Mektupla ilgili olarak, 17.11.2015 günü saat 13.12'de isminin Metin Yener olduğunu söyleyen biri tarafından telefonla ve 312-525 55 55 nolu hattan arandım. Yaklaşık 5 dakika süren bu görüşmeden anladığım, bu mektubun size gösterilmeyeceği, aranmamın da cevap niteliğinde olduğudur. Arayan kişi, kendisinin "Cumhurbaşkanının yazı ekibinden" olduğunu söylediğini, Mektubun yazılmasına vesile olan “Yarın, aynı şeyler bizim de başımıza gelebilir” cümlesini "abarttığımı," Bu cümlenin "uyarı" nitelikli olduğunu söylediler. Ben ise cevabın yazılı olmasını arzu ettiğimi, yazının makama sunulmasını arzu ettiğimi söyledim.
Ancak bunların mümkün olmadığını söylemeleri üzerine, "sizin böyle bir cümleyi Cumhurbaşkanımıza yazıp okutmanızı doğru bulmuyorum..." demem üzerine, "Olamaz mı? Selçuklunun başına gelmedi mi? Osmanlının başına gelmedi mi? Bizim de başımıza gelemez mi?" demeleri üzerine, ben de kendilerine, "biz, bir Cumhurbaşkanının, "benim naçiz vücudum elbet birgün toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" sözünü söylediğini biliyoruz, şimdi de Cumhurbaşkanımızdan böyle bir yaklaşım duymak isteriz..." dediğimde telefondaki Metin Yener olduğunu ve Cumhurbaşkanının yazı ekibinden olduğunu söyleyen kişi, telefonu, hiç bir cümle kurmadan kapattı. Dönüp aradım. Ancak saat 14.40'ta, yaklaşık ikibuçuk saat sonra düşürebildiğim hattan yaptığım görüşmede, santral memuru, Metin Yener diye birini bilmediklerini söyledi.
İnternet üzerinden yaptığım araştırmada http://www.milliyet.com.tr/1999/01/20/siyaset/siy03a.html 'Başbakanlık'ta Hizbullahçı var'Petek US - ANKARA haberinde şu satır yer alıyor; Metin Yener: MGV'nin Gazi Üniversitesi yapılanmasında bölüm başkanı.ayrıca, güncel olarakhttp://www.basbakanlik.gov.tr/forms/_global/_primeministry/pg_Org02.aspx adresinde şu bilgi yer alıyor.
Birim yöneticisi Metin Yener Personel ve Prensipler Genel Müdürü Telefon 312 - 403 57 00Mualesef bu telefonu 2-3 günde bir olmak üzere üç kez aradım ve not aldırmama rağmen, talep etmeme rağmen Metin Bey, dönmediler.
Sayın Cumhurbaşkanım, şu an sorularım artmış durumda. Örneğin, Suriye'nin başına gelenlerin, 'bir diktatörün insanlarına zulmetmesinden kaynaklandığını' hep duyarız ve sizin metin yazıcılarınız bunu bilmez mi ki, sıradan bir cümle imiş gibi metne yazarlar?
Vatantaş için, hizmet için var olduğunu söylenen makamlar büyüdükçe mütevaziliği artması gereken bürokratlar, yetkililer tam tersi bir tutuma mı sürükleniyorlar? Birisi telefon adabına aykırı davranışla görüşme sonlandırıyor, bir diğeri defaten talep edilmesine rağmen, bir görevlisine dahi aratmıyor! Üzüntü ve kaygı içide bir yurttaş olarak tekrar saygılarımı sunarken yanıtlanmayı bekleyen sorularımı iletebilmiş olmayı umuyorum.
Nejdet Kanbir