Toplumsal sorunlara duyarlılığıyla tanınan eski İl Genel Meclis Üyesi Nejdet Kanbir, 31 Mart’ta yapılacak Mahalli seçimler öncesi özel bir makale kaleme aldı.
Kanbir, geçmişte makam ve sorumluluğu olun bireylerin 31 Mart’ta Ardahan’ı yönetmeye talip olduklarını ancak, bu kişilerin kimler olduğunu ve neler yaptığını analiz eden iki bölümlük yazı dizisini Ardahan Kamuoyu ile paylaşmak istediğini söyledi.
SEÇİM 2019
Nejdet Kanbir
Galiba alışkanlık oldu, her seçim öncesi birkaç kelam etme ihtiyacı duyuyorum.
Yaklaşan yerel seçim hakkında da birkaç kelam etmeliyim. Kim okur, kim bu yazılanlardan nasıl etkilenir? Orasını bilemem, ama bildiğim, bildiğini söyleme sorumluluğu hepsinin üstünde bir motivasyon ve ben bu nedenle yazarken, isterim ki yazılanlar test edilsin, doğru ise dikkate alınsın, yanlışı var ise tenkit edilsin ve doğrusu ne ise topluma bildirilsin.
Öncelikle Mete Özdemir’e ‘borcumu’ ödemeliyim.
Şöyle ki; daha önce kendisi hakkında yazı yazdım, 2014 yerel seçiminde CHP Ardahan Belediye Başkanlığı için aday göstermesinin doğru olmadığını, gerekçeleriyle anlattım. Kendisi beni mahkemeye verdi. Avukatı da, CHP’li onca avukat var iken, MHP’den Millet Vekili Adayı olmuş Osman Nuri Yıldız Bey idi. Mahkemeyi BEN KAZANDIM.
Ancak bazı arkadaşların nezdinde ‘mahkûmiyet’ almışım, ama haberim yokmuş!
Son gelişmeden, Mete Özdemir’in İYİ Parti adayı olmasından sonra, bu arkadaşlar durumu izah etti ve benim haklılığımın ispat edilmiş olduğunu ve Mete Özdemir’in vicdanlarda mahkûm olduğunu söylediler. Son 20 yılda birçok kulvar gezip, sonunda hiçbir yere ait olmayan, BENCİL ve KİNDAR biri olduğunu kanıtlayıp, beni, bazı vicdanlarda akladığı için kendisine teşekkür ederek ‘borcumu’ ödemek isterim.
Bu fasıl böyle, şimdi hakkında kelam edilmesi gereken parti AKP ve adayı;
SESSİZ VE SUSKUN İL GENEL MECLİSİNDEN ARKADAŞIM, AKP ESKİ İL BAŞKANI YUNUS BEY!
Yunus Baydar, 2009-2014 döneminde İl Genel Meclisi üyeliği yaparken aynı zamanda AKP İl Başkanı da oldu ve ben de İl Genel Meclisi Üyesi idim. 5 yıl bir ortamda olmak!
İli ilgilendiren çeşitli konuların tartışıldığı ortamda insanlar bir birlerini iyi tanırlar. Kendisi benim için nasıl bir tarif kullanır bilmem ama ben tarifimi başlığa çıkardım; sesiz ve suskun olmak, Yunus Bey’in temel özelliğidir.
Peki Yunus Bey nelere susmuş ve sessiz kalmıştır?
Sanılmasın ki sadece İl Genel Meclisi’ndekilerden bahsediyorum. Yunus Bey’in iki siyasi görevi bir arada yürüttüğünü bilmeyenler için söyleyeyim, aynı zamanda AKP İl başkanı da olduğundan, Yunus Bey, sorumluluğu sahasında bulunan AKP’li belediyenin yanlışları karşısında da susmuş ve sessizliğini korumuştur.
Elbette siyasi seçilmişlerin davranışlarının bedelini, kendileriyle birlikte partileri de öder, ödemelidir. Yunus Bey nelere susmuş ve sessiz kalmıştır bir bakalım. Bakalım ki, talip olduğu belediye başkanlığına ne derece uygun ve İlimiz ARDAHAN için ne derece ümit var olup olmadığına karar verelim.
Şu soruya cevap arayalım; Yunus Baydar ve oluşturacağı ve liderliğini yapacağı ekip, belediyecilik olarak Ardahan’a ne verebilir?
İlk akla gelen suskunluklar-sessizlikler sıralandığı zaman, özdeyişteki “yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” kabilinden, neler yapamayacağını, yapamadıklarından anlamaya çalışalım;
1- Mal Meydanı yanlış yere yapılırken,
2- Cezaevi yanlış yere yapılırken,
3- Adamına göre imar ve ruhsatlandırma uygulamaları yapılırken,
4- 18. Madde kapsamında imar çalışmasıyla yanlışlar yapılır, mağduriyetler ve rantlar yaratılırken
5- Belediye’nin 18. Maddeden oluşturduğu DOP (Düzenleme Ortaklık Payı ) ve KOP (Kamu Ortaklık Payı) arsalarını satarken,
6- Caddeler daraltılırken,
7- Otopark diye yol kenarlarında ‘değnekçilik’ yapılırken,
8- Milli Egemenlik Parkı tahrip edilip, oyuncak otopark yapılırken,
9- Otopark sız, yeşil alansız, çocuk park sız, sığınak sız binaların yapılmasına izin verilirken,
10- Yapı kullanımı almayı hak etmemiş konutların iskan edilmesini önlemek varken buna ön ayak olunur, su-gaz-elektrik bağlanıp, müteahhitlerin sorumluluğunu aksatmalarına göz yumup, suç ortaklığı yapılırken,
11- Belediye işleri yabancılara verilirken,
12- İş-Kur istihdamı istismar edilip adaletsizlikler ayyuka çıkarken,
13- Yakınları, ‘bilgisi dışında’ kurumlara yerleştirilip kadrolara ve makamlara oturtulurken,
14- Orhan Atalay’ın, kenti gölgede bırakan, diğer ilçeleri yok sayan Göle siyaseti almış başını giderken,
15- Sosyal Bilimler Lisesi, İl merkezi yerine Göle ilçesine kurulurken,
16- Karagöl Mahallesi katledilirken, (kendisinin de burada uygunsuz bina yapmasına izin verilirken)
17- Şehrin gelişme alanlarından biri olan Yeni Toki (Yeni Kent, Cami-Hatane-Okul ve Toplu Konut ayanının yakınına) bölgesine, kendisinin AHIR yapmasına izin verilirken, SUSMUŞ VE SESSİZ KALMIŞTIR…
Bir şehri değerli kılmak ile ranta dönüştürmek arasında ince bir çizgi vardır. Rant kişisel olduğundan şehrin değerini de düşürmektedir.
Faruk Köksoy döneminde şehri değerli kılan şehircilik anlayışının öne çıkmadığı, yukarıda sayılanlarla da belli. Yunus Baydar ise Faruk Köksoy’un görev döneminin %90’ı gibi bir kısmında İl Başkanı olarak görev yaptı ve bu dönemin siyasi sorumluluğu kendisine düşmektedir.
Ancak AKP ilginç bir parti! Her şeye rağmen belediye başkanlığı için kendisini aday gösterebildi. Benim açımdan anlamak çok zor.
Yerel yönetim seçimlerinde karar vermek tamamen ideolojik – siyasi olmamaktadır.
Bu tutum benim de hoşuma giden, bir vatandaş eğilimi olarak her zaman olmaktadır.
Kişilerin, partilerinden ayrı değerlendirdiği çok olmuştur. Başka bir partiye yakınlık duyduğu halde beğendiği, şehri için faydalı gördüğü rakip partinin adayına da yerelde oy kullanan seçmen, bu değerlendirmesinde de görülebilir; vatandaş, şehrini düşünmektedir...
DEVAM EDECEK…
Yorumlar 1
Kalan Karakter: