Kars, Ardahan ve Iğdırın son 20 yıldaki politik geçmişine eleştirel gözle bakan 22 öyküden oluşan kitaba, ünlü sinema oyuncusu Tarık Akan, yönetmen Reis Çelik, işadamı İsmail Aytemiz ve gazeteci Songül Dündar da birer önsöz yazdı...
Kaymakamın bisikleti tarla sürer mi?
Gazeteci-yazar Mustafa Küpeli, “Kaymakamın bisikleti tarla sürer mi?”adlı ilk kitabıyla okurlarının karşısına çıktı. Kars, Ardahan ve Iğdır’ın son 20 yıldaki politik geçmişine eleştirel gözle bakan 22 öyküden oluşan kitaba, ünlü sinema oyuncusu Tarık Akan, yönetmen Reis Çelik, işadamı İsmail Aytemiz ve gazeteci Songül Dündar da birer önsöz yazdı.
Uzun bir süredir Kars, Ardahan ve Iğdır bölgesinde gazetecilik yapan Mustafa Küpeli, bu süreçte şahit olduğu haksızlıkları, çelişkileri ve bölgenin geri kalmışlığını, yazdığı öykülerle gündeme getirdi. Birikim Yayınları’ndan çıkan kitap 22 öyküden oluşuyor.
Yazdığı öykülerde gerçek hayat hikayelerini işleyen ve “Ben bu kitapta 20 yılın hesabını sordum” diyen Mustafa Küpeli, bölgenin özellikle 1990 yılından sonraki politik geçmişini ve o geçmişe yön veren siyasi aktörleri sert bir dille yeriyor.
Oy namustu bizim oralarda!
Kitapla ilgili düşüncelerini gazetemizle paylaşan Küpeli, ilk kitabında göçü, yoksulluğu ve ihaneti anlattığını belirterek, “Bizim oralarda oy namus demekti. 1990’da Kars, Ardahan ve Iğdır olmak üzere üçe böldüler bölgeyi. Daha sonraki süreçte oradaki siyasete hakim olanlar önce siyaseti kirlettiler sonra da halkı kandırdılar. Göç hala devam ediyor orada. Yoksulluk hala diz boyu orada. Biz kitapta bunları anlattık ve bunların hesabını sorduk” diye konuştu.
Kitabın ismi hakkında sorumuzu cevaplayan yazar Mustafa Küpeli; Son üç yıldır Ardahan ve çevresinde Eğitim ve öğretim Türkiye’nin sondan üçüncü olmakta. Kaliteli Eğitimin başlamasında Türkiye’de dev bir projeye imza attığı için;
Kaymakamın Bisikleti Tarla Sürer mi” Göle ilçesine tayini çıkan ve 6 ayda bir ilçede Eğitim devrimi yapan, bir kaymakamın hantal devleti nasıl salladığını,
“Kımış Yine Kardam’ı Yatacak” öykümle 20.000 Nüfuslu Kağızman ilçesinde kışın -30 derecede sokakta kalmasında halkın ve devletin duyarsızlığını,
“Zeytun’u Kim Kurtaracak” Öykümle psikolojik bunalımdan sonra akıl hastası olan Zeytun’u Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde yatırılması gerekirken, bir köy mereğinde ayağına zincir vurularak koruma altına alınması,
“Karslılar Gazi Ahmt Muhtar Paşa’nın Evinin Önünde Malakanları Bekliyordu” öyküsüyle onlarca kimlikleri bir arada barış ve kardeşlik içinde barındıran Kars ilimizde yaşayan Malakanlarla olan ilişkilerimizi,
“Ana Ben AK Partili Olacağım” öyküsüyle AKP’nin ülkenin insanını nasıl kimliksizleştirdiğini
“Bombacı Kars’ın Kalesi’ni Ruslara Satacak” öyküsüyle Kars ve çevresinde kurulan ilk Cenubi Garbi Kars Cumhuriyetinin önemini, Yöremizin örf, adet, gelenek ve görenek kültürlerini,
“Ölüm Yerim Sarıkamış” Öyküsüyle 1914-1915 Sarıkamış harekatını,
“Patates Mührüyle Baraj Yapılır Mı” öyküsüyle Iğdır” da 40 yıl önce atılan ve iki bekçiyi emekli eden bir barajı,
“Ardahan Gazetecilerin Ağıtıyla Uyandı” öyküsüyle Bürokrasinin nasıl keyfi hareket ettiğini
“Men Yeke Terekeme Aşığıyam” öyküsüyle Türkiye”deki bütün halkların kardeşliğini, dile getirirken vatan insanın kardeşlik köprülerinin zarar verilmemesi konusunda yoğunlaştım
“ZÜBÜK 1- ZÜBÜK -2 ZÜBÜK 3 bölümleriyle”
Siyasetçiyle vaatlerini, oy verenle geri kalmışlığı, göçle gurbetteki gece kondu da yaşamaya mahkum edilmişleri, bu göçe sebep olan kirli siyaseti yüzleştirdik. 20 yıl önce kim hangi köy ve ilçede ne söz vermişse, kandırılmışsa tekrar okutarak kirli siyasete tekrar oy verilmesi konusunda derin bir de çizgi çizilmesinde kimsenin sırtını sıvamadan okurlara aktarmaya çalıştım Diğer yandan bölgenin kaderiyle nasıl oynandığını ve oy verenlerinde bunun içinde büyük bir yapı olduğunu anlattım.
Kitaptaki her öykümün bir gerçeklik ve yaşanmışlık var. her öykümle yeni bir başlangıç, yeni bir yol haritası çizerek gazetecinin ne kadar haklı olduğunu, 20 yıl geçse de gerçeğinden vazgeçmeyeceğini dile getirmeye çalıştım Diyor yazar.
Yoksuldan ve emekçiden yana
Ünlü sinema oyuncusu Tarık Akan, kitaba yazdığı önsözde, Mustafa Küpeli’nin öykülerinin yoksuldan, ezilenden, işçiden ve emekçiden yana taraf olduğunu ve yörenin geri kalmışlığını ve göçün nedenlerini bütün ayrıntılarıyla masaya yatırdığını belirtti.
Küpeli’nin, yoksulluğun fotoğrafını iyi çizdiğine dikkat çeken Tarık Akan, yazdığı önsözü şu satırlarla bitirdi: “Yazar, öyküleri yazarken hem içlenmiş, hem için için siyasilerden hesap sorarken, “20 yıl önce hangi politikacı, nerede ne söz vermişse (!) ” geçmişi bu güne taşırken ustaca bir yol izlemiş. Mustafa Küpeli, bütün olaylara gazeteci olarak birebir tanık olduğundan dolayı, öykülerini yazarken içinin burukluğuyla zaman zaman gözyaşlarının mürekkep olduğu bir eser yaratmış. Yöredeki yoksulluğu ciğerinden alıp öykülerinde okurlarına aktarmayı başarmıştır. İyi okumalar.”