Velhasıl, koparılan gürültü, estirilen medya rüzgarına rağmen iyi bir başlangıç değildi.
Bırakın tarihi bir kurultayın şanına yaraşır laflar etmek sıradan açılış konuşmalarının bile gerisine düştü. Basmakalıp cümlelerle, bir kitle partisi liderliğine değil fakir babası rolüne talip oldu. O da rolüne...
Oysa tarihe kayıt düşecek bir konuşmayla, küçük bir liste hareketiyle gerçekten yeni bir dönem başlatabilirdi, bunu yapamadı.
Yine de...
Kemal Kılıçdaroğlu’na kredi verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zaman tanınmalıdır. Son bir haftada büyük hengameyle olup biten kurultayı ne kadar benimsediği, ne kadar sahip çıktığı, ne kadar o konuşmanın ve o listenin genel başkanı olduğunu anlamak için biraz daha beklemelidir.
Çünkü hiçbir akıllı politikacı eline geçen böylesine büyük bir fırsatı böylesine sıradan hamlelerle heba edemez. Kılıçdaroğlu da bunu düşünecektir.
Türkiye, Ergenekonları, darbeleri, cuntaları tarihe gömerken “yeni başlangıç” yapan hangi lider, 2010 yılında bu yapılara selam çakar?
Türkiye, Avrupa Birliği yolunda şu veya bu şekilde ilerlerken hangi “taze genel başkan” Brüksel’e kapıları kapatır?
Türkiye, 12 Eylül Anayasası’nı tarihin çöplüğüne atmak üzereyken hangi “değişim umudu” o anayasaya göğüs gereceğini ilan eder?
Türkiye, Kürt sorununda taşın altına elini koymuş, zora talip olmuşken hangi “yenilikçi lider” kendi kimliğini dahi söyleme cesaretinden yoksun kalabilir?
Daha birçok soru...
Girdiği yol, kariyeri için mükemmel bir fırsat sunuyor ama başladığı kulvarda büyük sorun var. Değişim de yenilik de halkın desteğini kazanmak da böyle olmaz.
Kemal Kılıçdaroğlu da bunu biliyor olmalıdır.
O yüzden Kılıçdaroğlu’na süre tanınmalı, Türkiye’yi okuyup öğrenmesi ve partisine ve de parti tabanına öğretmesi için kredi açılmalıdır. Nasıl bir ülkede siyaset yaptığını, nasıl bir ülkenin iktidarına talip olduğunu anlaması için biraz zamana ihtiyacı vardır. Bu anlama süresini hata yapmadan, geri dönüşü olmayan laflar sarfetmeden geçirirse ve medya dolduruşuna gelmeden atlatırsa Türkiye kazanır...
Yapamazsa da sadece CHP kaybeder.
Gelelim buradan medya bahsine.
Kemal Bey’e süre tanınmalı tanınmasına ama “partizan medya”ya değil. Kılıçdaroğlu’nu “Erdoğan’dan kurtulalım da nasıl kurtulursak kurtulalım koalisyonu liderliği”ne taşıyan medyanın işi bundan sonra zor olacak. Foyalar meydana çıktı, parti kapatma davası da dahil yıllardır AK Parti’ye yönelik muhalefetin maksadı tevilsiz anlaşıldı.
Türkiye bu koalisyonu cunta suretinde de gördü, Cumhuriyet mitingi fotoğrafında da. Bu çaresiz ekip, bazen Danıştay cinayeti olup çıktı geldi, bazen de 367 şeklinde...
Her türlüsünü denediler şimdi de Baykal’ı gömme pahasına Kılıçdaroğlu’nu bayraklaştırıyorlar. Başka çare yok çünkü.
Değişim, demokrasi, yenilik falan umurlarında değil, tek dert Erdoğan’dan kurtulmak... Bunun için ne gerekiyorsa o olurlar.
Şimdi...
Kemal Bey, hesap adamı diyorlar, akıllıdır diyorlar.
Öyleyse mesele yok; bu manzarayı görecektir. Gerçeği gördü gördü; görmezse, bugün kalkan toz bulutu indiğinde görür ama o zaman da çok geç olur, tecrübeyle sabit.