50 yıl sonra ortaya çıkan fotoğraflar, bu katliamın belgeleri... Dünyanın hiçbir mahkemesinde görülemeyecek bir manzara Yassıada'da oluşturulmuş. Salonun ortasında Ada Komutanı Albay Tarık Güryay oturuyor. Bir tarafında sanık ve tanıklar, diğer tarafında hâkim var. İstemediği her ifadeye, her karara müdahale ediyor.
27 Mayıs darbesinin üzerinden 50 yıl geçti. Başbakan Adnan Menderes ile bakanları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun idamının acısı hâlâ tazeliğini koruyor. Mahkeme sonucunun davanın başında belirlendiği, Yassıada'da yapılanın bir yargılama değil, suçu örtme girişimi olduğu bugüne kadar çeşitli delillerle ispatlandı. Darbenin 50. yıldönümünde Zaman'ın ortaya çıkardığı fotoğraf ve görüntüler de, yaşanan hukuk katliamını gözler önüne seriyor. Sanıklar, avukatlar, tanıklar ve mahkeme heyetinden oluşan olağan duruşma fotoğraflarına Yassıada'da komutan kürsüsü de eklenmiş.
Hakim ve savcılar, Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Menderes ile arkadaşlarını hakaretler altında yargılarken, salonun ortasında Yassıada Komutanı Albay Tarık Güryay oturuyor. Bir tarafında sanık ve tanıklar, diğer tarafında mahkeme heyeti duruyor. Arkasında iki nöbetçi subay hazırolda bekliyor. Binlerce saatlik ses kayıtları ve görüntülerde, Güryay'ın mahkemeye sürekli müdahale ettiği açıkça görülüyor. Avukatlardan, yargılanan isimlere kadar herkese karışıyor. İstemediği her ifadeye ve karara karşı çıkıyor. Teoman Koman ve Akay Şakman da Güryay'ın 'sağ ve sol kolu' diye tanımlanıyor. Mahkemedeki bu askerî görüntüyü ise, bütün duruşmaları izleyen Milli Birlik Komitesi'nin iki üyesi tamamlıyor.
Adnan Menderes'i önce gönüllerden silmek istedilerYassıada yargılamalarında Bebek ve Köpek davaları ilk sıralara alınmıştı. Cunta mahkemesinin heyeti, Başbakan Menderes'i 'Bebek Davası'; Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı ise 'Köpek Davası ile milletin nezdinde küçük düşürmek istiyordu. Menderes, Ayhan Aydan'dan olan çocuğunu doğar doğmaz öldürmekle suçlanıyordu. İddianame, baştan sona psikolojik harp mantığıyla hazırlanmıştı. Amaç, idamlar öncesi halkın Menderes'e olan teveccühünü yıkmaktı. Dava süreci radyoda 'Yassıada Saati' başlığı altında halkı yönlendirmek için kullanılmıştı. Bebek Davası olarak tarihe geçen davada eski Başbakan Adnan Menderes ile opera sanatçısı Ayhan Aydan yargılanıyordu. Menderes, Ayhan Aydan'dan olan çocuğunu doğar doğmaz öldürmekle suçlanıyordu. Aslında bu davayla Ayhan Aydan ile gayri meşru ilişkisiyle gündeme gelen Menderes'in halkın gözünde küçük düşürülmesi amaçlanıyordu. İddianame, baştan sona psikolojik harp mantığıyla hazırlanmıştı. Gazeteler ve radyoların bu konuyla alakalı haberleri de bu mantıkla hazırlanıyordu. Radyoda 'Yassıada Saati'nde davayı anlatan spiker bile hislerine hakim olamıyor, tarafgir davranıyordu: "Masum halkımızın oylarını çalıp, türlü türlü entrikalar çevirerek başa geçen düşüklerin elebaşılarının milletin parasıyla safa sürdüğü devirlerde ne gibi süfli işlerle uğraştıkları bir kez daha görüldü..." Hâkim ve savcının Menderes'e karşı tutumu son derece sert ve katıydı. Savcı, eski Başbakan'a ağır hakaretlerde bulunuyor, hâkim alaycı ifadeler kullanıyordu. Davanın gidişatından memnun olmayan Savcı, "Muhterem heyet, size yeni deliller sunacağım." diyerek; hukuk tarihine geçecek bir skandala imza atıyordu: "İnkılabı müteakip memleketin en güzide hâkimlerinden oluşan bir heyet Başvekalet'teki evrakların tedkiki ile görevlendirilmişti. Kasalar birer birer açıldı. 10 senelik icraatın rüsubu olan bu evraklar incelendi. Ancak bunlardan bir tek kasayı açmakta bu heyet tereddüt etti. 'Tarihî evraklar bulunur' levhasından dolayı... Bu kasadan ne mühim devlet sırları çıkacaktı! Kasa açıldı ve memleketi cennete çevirecek plan ve projeler bulunabilirdi! Kasadan Adnan Menderes imzalı bir zarf çıktı... Kim bilir bu yumuşak zarfta neler vardı? Acaba neler olabilirdi? 'Belki Atatürk'e ait bir hatıra var mıydı?' diye düşünüldü! Bu heyecanla zarf elden ele dolaştırıldı ve içinden çıkanlar heyetin tüylerini diken diken etti..." Savcı, Menderes'in kasasından çıktığını iddia ettiği kadın iç çamaşırlarını mahkeme heyetine göstermekle kalmıyor, eline alıp salonda bulunan herkesin göreceği şekilde sallıyordu. İşte bu sırada Menderes'e karşı bir 'Yuh' sesleri yükseliyordu. Böylece, Menderes gözden düşürülmeye çalışılıyor; idamlara giden yolda önemli bir psikolojik eşik aşılıyordu.
Abdullah KILIÇ-Zaman Gazetesi DEVAMI AŞAĞIDA TIKLAYINIZ(5 SAYFA VAR)
|
|||||||
|
|||||||
Abdullah Kılıç | |||||||
28 Mayıs 2010, Cuma | |||||||
|
Mahkeme salonunun ortasında komutana özel kürsü
27 Mayıs darbesiyle kurulan Yassıada mahkemesi, Başbakan Menderes ve iki bakanını idama götürürken, yaşanan hukuk katliamı tarihe kara bir leke olarak geçti.
Yayınlanma :
28.05.2010 23:04
Güncelleme :
28.05.2010 23:04

