Gelin doğruları konuşalım. Bir değişiklik yapıp, eğriyi doğruyu dahi hesaplamadan yalansız konuşalım. Halinizi hatırınızı sormadım ama iyisinizdir umarım, bende iyi sayılırım sınavlar KPSS, koşuşturmaca...
Uzun zamandır işsizim bu arada, yok yok sırf bunun için acıklı değil bu memleket, hiç şüphesiz ki düşüncelerime katılacaksınız sizde, bilmiyorum belki de şu satırda bırakmışsınızdır okumayı.
Devam edin okumaya lütfen, evet işte böyle, oluyor, olmalı. Bir solukta okursunuz ne var bunda.
Hepten suya verdik, hangi şehirde zırt pırt elektrik gidiyor söyler misiniz? Evde elektronik eşya kalmadı. Abartıyorum doğru, yalan söylemeyecektik değil mi? Ama bu 186 hattının ardında ki uyanık kim!
Her kimse çok akıllı, 1,5 saat karşıdakiyle elektrotları mı tartışıyorsun kardeşim, ne bu meşguliyet...
Telefonu açık bırakmıştır sanırım, ne acıklı memleket...
Sonra iş daha da vahim bir hal alacak. En sonunda telefon çalacak biri başka bir telefon numarası verecek, "Hele burayı ara kardaş burası Hanak arıza"
Ne oluyor yaw...
Velhasıl kelam, Keban'da ki bir sorun bize de haliyle yansıyor ve oldukça da pahalıya patlıyor... Ama doğruları konuşacaktık değil mi? Fazla da pahalıya patlamıyor!
Kocaman sayfada sadece TEDAŞ' ı eleştirmeyeceğim elbette, zaten kayıp kent demişiz 2 saat her yer karanlık olsa ne olur. Pardon 1,5 saat...
93 senesine kadar Kars'a bağlı olan ve Iğdır ile birlikte il olma şerefi bahşedilen Ardahan'da 19 senedir ne değişti. Belki o zaman daha fazla elektrik kesintileri oluyordu bilmiyorum ama her şeyin ne yazık ki aynı olduğu konusunda hemfikir olmalıyız...
Ne acıklı bir memleket...
Hele birde bu olsun dediklerimiz hani ne yapıyor söyler misiniz? Biz neredeyiz, Batı nerede. Batıyı bırakın Aynı yıl vilayet olduğumuz, yanı başımızdaki Iğdır'ı bir araştırın hele, Iğdır nerede biz neredeyiz...
Ne acıklı bir memleket ya...
Bu şehrin aslında daha büyük sorunları var elbette. İşsizlik, alt yapı, kanalizasyonunun alabalık deresine dökülme sorunu...
Ya, bari adını değiştirin alabalık deresi nedir!
Bunca sorunları bir kenara bırakalım... Yaz ayında bir vilayetin bir parkı olmaz mı?
Bir bardak çay içeceğiz ya, bu da mı çok fazla? Şöyle çocukların doyasıya eğlenecekleri bir park, cırttık atacakları, anne salıncaktan düştüm diyecekleri...
Belediyenin karşısında ki yalan oldu, aşağıda kinin ise ihalesi tamamlanmadı sanırım. Çöpleri toplanmıyor, WC sorunu var. Var da var!
Devlet tarafından bile hor görülerek ödüllendirilmişiz. Ardahan'a gelen birçok memurun gün sayarak buradan ayrılması gibi mesela. Makamına gelen insanlara tezek kokuyorsun polemiklerini hatırlıyorsunuzdur, sürgün memleketi edası görmemiz mesela...
Ardahan'ın kaderi bu aslında.
Fırsatlar geldi, gelmedi değil!
Olabilirdi bir şeyler ama yok ki öyle babayiğit yönetici...
Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu projesi fırsattı ama olmadı, olamazdı...
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru hattı birçok istimlâklere sahne oldu. Orada ne dümenler döndü, yanı başımızdan geçiyor ama ısınamıyoruz...
Tezeğe mahkûm az gelişmiş ülkenin az gelişmiş insanlarıyız... Ne acıklı bir memleket...
Sürekli bunu söylemesem mi, beni de sinir etti...
Ozanların atışmalarına benziyor. Ne acıklı bir memleket,
vağ vağ vağ...
Kuranın suyu bu arada çalınmıştı değil mi? Bak unutuyorduk onu...
Arkadaş, adamlar İstanbul'da eylem yaptılar da biz uyuduk burada...
Eylem kelimesinin sadece edebiyat kitaplarında kalması ne acı...
Ne acıklı bir memleket...
Belki şehre bir film gelir diyordum... Sinema gelir bir güzel orman olur. Geçen sene, aynı yıl vilayet olduğumuz Iğdır'a 7 boyutlu sinema salonu simülatörü geldi de bize bir sinema gelmedi...
Gelse de ilk oynanacak film Tatar Ramazan da olsa izlesek...
Ben vurdummm...
Acıklı memleketin acıklı insanları...
Bizim şarkımızın içinde ay ışığı yok!
Biz Ardahan'ın gundileriyiz...
Kabul edelim artık, biz artık buyuz ve artık çok bir şeyin değişeceğine de inanmıyorum. İnsan 5 bin TL mazot parası için çarşıda ki arsasını mı satar be hey... Tövbe estağfurullah...
Bu çok ayrı bir konu, ama dedim ya çok acıklı hikâyelerin çok acıklı insanlarıyız, bizim şarkımızın içinde ay ışığı yok ki. Ve biz sandığınız kadar da masum değiliz. Yani fesatlığın bencilliğin ve çok ama çokbilmişlik gibi özellikleri bir arada barındıran insanlardan çok masum olmasını bekleyemezsiniz herhalde.
Bizler az gelişmiş bir ülkenin çok az gelişmiş insanları olarak kalacağız o dip köylerde... Hala bir şeylerin değişmesini, bir şeylerin olmasını bekleyeceğiz. Camimizin onarılmasını, belki caminin WC sinin yapılmasını bekleyip duracağız...
Yolların yapılmasını bekleyeceğiz, köy okullarının tamiratlarını bekleyeceğiz, sobasız temiz kaloriferli olmasını bekleyeceğiz...
Öğrencilerinin kitaplarının defterlerinin olmasını bekleyeceğiz... Biz aslında neyiz biliyor musunuz? "Yorgun bir savaşın unutulmuş cesetleri gibiyiz" Kimse bilmiyor biz burada var mıyız, yok muyuz?
Nietzsche gibi ümitsizliği falan işlemiyorum yazılarımda yanlış anlaşılmasın. Ama farklı şeyler mi söylüyorum sanıyorsunuz, inin lüks arabalarınızdan yürüyün biraz çarşıya halka karışın herkes aynı konular ile meşgul, 186 gibi...
-Alo orası neresi
"aaaaaaaa, kardaş burası Hanak arıza ne oldu bir sorun mu var?"
Ya bir git Allahını seversen...
Bilmiyorum çok duygusal davranıyoruz belki, belki de hata bizde... 186'yı aramışız orası neresi diyoruz, yani bizde de hatalar kiloyla mevcut. Bizden bir şey olmaz evet ama siz bizi değiştirebilirsiziniz. Belki de Ardahan başka bir ülkenin başka bir topluluğun, başka bir kabilenin cehennemidir bilmiyorum ama artık değişsin bir şeyler... Ne bileyim ben mesela her fırsatta kovulmamak uğruna başka iş imkânlarının olacağı konusunda ümidimi koruyorum. Olacak mı dersiniz, az gelişmiş ülkemin az gelişmiş ağır esnafları, ağır tüccarları,
Yöneticileri!
Sahi olacak mı?
Bizim şarkımızın içinde ay ışığı olacak mı?
3 tarafı askeri birliklerle çevrili Ardahan hala sınır kentidir dursun öyle savaşa hazır insan muamelesi görmeyelim artık yeter!
Çeperlerle kapatılan buralara hasretle bakar dururuz, içinde ki parkında eğlenen çocuk sesleri ne güzel keşke bizim çocuklarımızda onlarla oynasalar değil mi?
Yöneticilerim...
Sahi umut var mı?
Çıldır Gölünde bir gün bir Program, düzenlenecek mi?
Balık yiyelim demiyorum, Doğunun 2. büyük gölünü bilsinler diye diyorum... 96 Yılında Japonya da yapılan bir yarışmada el emeği kategorisinde dünya birincisi olan Damal Bebeklerinin akıbeti ise daha acıklı… Pazarlamasından tutunda AR-GE çalışmaları anlamında hiç bir tasarım yapılmadı. Tanesinin 50 TL'ye satıldığı pardon satılamadığı, Japonya'yı sallayan ama Türkiye'de satış yelpazesi bulamayan çirkin yüzlü çakinin bebekleri...
Sahi Söyler misiniz?
Atatürk'ün siluetinin yansıdığı dağlara çıkıp facebook'a atmak için fotoğraf çekilecek miyiz?
Yani haberimiz olacak mı?
Yani gerçek anlamda bir festival gerçek anlamda bir karnaval havası estirecek misiniz?
Siz nerdesiniz biz nerdeyiz!
Sahi olacak mı?
Göğsümüz gerile gerile gelen misafirlerimize "Aha bak gördün mü, ne güzel bir yere getirdim seni" diyebilecek miyiz?
Gaşgalar kaldırılacak mı?
Alper Tunga öldü mü, ıssız Acun kaldı mı?
Sahi söylesenize,
Bizim şarkımızın içinde ay ışığı olacak mı?
Esen Kalın.
Devamı olabilir.