DSP Çıldır İl Genel Meclis Üyesi Nejdet Kanbir, 23. Dönem AK Parti Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın 12 Mayıs 2012 Cumartesi günü Ardahan'a yaptığı ziyaret ve basında çıkan haberler ile ilgili bir yazı kaleme aldı ve Saffet Kaya'nın dün ve bugününü analiz etti. Ardahan siyasetinin kişilere bağlı olmadığını iddia eden Kanbir, verdiği istatistiklerle gelişmeleri açıkladı.
İşte Nejdet Kanbir'in açıklaması:
Gazeteler yazıyor, herkes gibi bende okuyorum. Ayrıca, haberlerdeki fotografların yanında. yayınlanan video kayıtlarına da bakıyorum. Bu sefer de öyle oldu. Yerel basında yer alan son popüler haberi, birçok gazeteden okudum ve bir de Ardahan TV'de videosunu izledim. Birkaç gündür, "acaba ne demeli" diye kafamın içinde dolandırıp dururken, bu satırları yazmadan önce, teknolojinin nimeti inernet vasıtasıyla ve hafızamı yoklayarak bir kısa tarih turu yaptım. Özetini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bizim yaşadığımız tam bir kara mizah, siyasi mizah örneği. Bu kent çok üretken bir kent, ama farkında değiliz; 'KOCA' Aziz Nesin, onlarca yılın birikimiyle imbiğinden damıttığı romanını yazarken sergilediği maharetini gölgede bırakan bir toprak burası. Yaşananlar, koca yazarların hayattan süzdükleri ve hayalle süslediklerini gölgeledi bana göre.
Önce bir hafıza tazelemesi yapalım. Ardahan il olduktan sonra ilk seçim 1995.
Yıllara Göre Sonuçlar
1995
DYP %26.85 - 15.549 oyla Saffet Kaya, CHP %17.32 - 10.032 oyla İsmet Atalay
1999
DYP %21.52 - 12.913 oyla Saffet Kaya, DSP %20.16 - 12.095 oyla Faruk Demir
(CHP -İsmet Atalay-%10.68 - 6.408 oy, ülke barajında!)
2002
AKP %11.76 - 6.746 oyla Kenan Altun, CHP %21.89 - 12.561 oyla Ensar Öğüt
(DYP -Saffet Kaya- %17.97 - 10.308 oy,ülke barajında!)
2007
AKP %40.60 - 22.713 oyla Saffet Kaya, CHP %32.29 - 18.066 oyla Ensar Öğüt
2011
AKP %40.22 - 22.831 oyla Orhan Atalay, CHP %29.85 - 17.423 oyla Ensar Öğüt
Yakın tarihli ilimizdeki genel seçimlerde partiler, adayları ve aldıkları sonuçlara bakıldığı zaman, hiçbir partinin veya hiç bir adayın istikrarlı ve seçim bölgesine has bir yükselişinden bahsedilemeyeceği gibi, adayın kişiliği ve başarılarından doyalı önemli bir sıçrama yapmadığı, aksine sürekli düşüşte olduğu görülecektir. Konumuzu teşkil edecek olan SAFFET KAYA'nın DYP'den seçime girdiği üç dönemde aldığı oyların sürekli düştüğü, 2007 seçiminde almış olduğu oyun kendi oyu olmadığı ve bunun en güzel kanıtının da, takibeden 2011 seçiminde, siyasetle hiç 'ilişkisi' olmamış, Ardahanlı seçmenin yüzünü tanımadığı Orhan Atalayın bu oyları, oran olarak %0038 (on binde otuzsekiz) düşürmesine rağmen, miktar olarak, 118 oy artırmış olmasıdır.
Yani Saffet Kaya'nın her hangi bir seçim başarısından bahsetmek mümkün değildir.
Ama bir başarısı var elbet; onu da demeye çalışacağız...
Şimdi saygıdeğer okurlardan şu soruların cevaplarını düşünmelerini arzu ediyorum: ACABA SAFFET KAYA Aziz Nesin'in romanın okumuş mudur? Yada bu romanın filmini izlemiş midir?
Ve asıl soru şu: Kim daha başarılı, Aziz Nesin'in romanı mı?, Atıf Yılmaz'ın seneryosu mu?, Kartal Tibet'in yönetmenliği mi?, Kemal Sunal'ın oyunculuğu mu yoksa Saffet Kaya'nın hayat hikayesi mi?
Ben, kendilerini yeterince yakın tanımıyorum, ama gözlemlerim var. Bazılarını saygıdeğer okurlarla paylaşmak istiyorum. Anı kabilinden, sürçü lisan eder isek affola...
1- 2000 yılının sonbaharı, Çıldırlılar heyet halinde Ankara'dayız. Ana gündemimiz iki başlıkta, birisi Aktaş Kapısı, ikincisi Kars-Tifilis-Bakü Demir Yolu. Rahmetli Ecevit'in huzurundayız. Heyetimiz, Ankara'dan katılımlarla kalabalık. Faruk Demir ve Saffet Kaya'da huzurda. Açılışı ve heyetin tanıtımını Faruk Demir yapıyor. Peşine Saffet Kaya konuşuyor. Birçok yuvarlak ve ...dim di, ...dum du gibi cümlelerden sonra sıra Aktaş'a gelince şu cümleler dökülüyor Sayın Kaya'nın ağzından; "...efendim Aktaş'ın açalmasını Azerbaycan istemiyor..." Tepkiles cevabını aldı tabi, rahmetli Turgut Aksu'dan... Dönemin gazetelerinde Süzgeç bunları yazdı... Ne yalancılığını saklı bıraktı, ne Ardahan sevmezliğini sayın Kaya'nın.
O istemeyen Azerbaycan, Gürcistan'a hesapsız maddi yardımlarda bulundu Aktaş'ın karşısındaki Gürcistan kapısı (karzak) inşaatı ve yolu için ve fiilen Azer İnşaat (Azerbaycan devlet şirketidir) Gürcistan'da yol yaptı, bu garip te 2009 yılının Temmuz ayında gitti, gördü, sordu, öğrendi geldi... Aktaş'ta açılacak haberiniz olsun...Azerbaycan da, en az bizim kadar (sizin gibi değil tabi!), en az Gürcistan kadar istiyor burayı haberiniz olsun...(Ayrıca, yıllar sonra da Ilgar Dağı'na tunel isteğinin dillendirildiği bir toplantıda da "Ilgar da fay hattı var tunel olmaz" demiştiniz. Şimdilerde etüd yapılıyor haberiniz olsun...)
2- Sınır Ticareti kapsamında komşu ülkelerden Güneydoğu'nun ve Doğuanadolunun tüm sınır kapılarında kamyon başı belirli litre yakıt getirmek mümkün oldu, ama Ardahan'da buna izin verilmedi ve sınır ticareti karnesi elde edenlerden üç kuruşa alınarak iş tekelleştirildi, Ardahan halkına bu imkan kullanılarak gelmesi gereken refah gelemedi,yayılmadı. Bu ticaretin ilk sonlandığı il Ardahan oldu. Ardahan'da bu iş bittiğinde, Habur'da TPO, TİPİC adlı kuruluşuyla toplama merkezi kurdu. Kamyonlarla getirilen motorini depoladı, filtrasyonla piyasaya, resmi olarak sürdü. Konuyu 2000 yılının sonları, 2001'in başlarında tartıştığımız vekillerimizin hiç birinin bilmediğini görünce, ilgisizliğin getirdiği bilgisizliği görmek üzücü oldu, ama bir faydası da olmadı.
Hatta Vali Hasan Özdemir'in organize ettiği bir panelde bu konu tartışılırken Halk Eğitim Merkezinde, Sınır Ticareti Kararnamelerinin gizli kararnameler olduğunu söyleyerek, "Gürcistanın kendi petrolü yok, başka ülkelerden alıp bize satıyor, Azerbaycan'dan alacağımız petrolün-motorinin bu kapsamda değerlendirilmesinin imkanın yaratılmasını" talep ettiğim zaman, her iki vekil de oradaydı ve ilgili bakanlık yetkilileri, bunun mümkün olduğunu ancak "siyasi bir iş" olduğunu söylediler. Saffet Bey'de oradaydı. Hiç bir değişiklik olmadı ve bu iş Ardahan'da hızla son buldu. Burada "ilgisiz ve bilgisiz" olduklarını ilanla halka şikayet ettiğimde yaşadığımız tartışmanın akabinde, salondan ayrıldığımda, yanımda bir babam vardı, birde gazeteci Fakir Yılmaz yanımıza gelmişti, Saffet Bey'in 'dostları' bize saldırmaya kalkıştılar.
Yıllar sonra, bir başka vali, Selim Cebiroğlu, bu sınır ticaretinden valilikçe alınan fon paylarından biriken 17 milyon doların akibetini bulamayınca peşine düştü. Defterdarlıkta bir komisyon kurdurdu. Saffet Kaya, ilgili komisyon kurulmasının üzerinden birkaç gün geçmişti ki esip güledi. Vali Eğitimdeki başarısızlığın sorumlusu oldu. Sonrasında, uygunsuz fotoğraflarmı dersiniz, susurluk kazası benzeri Susuz'da Milli Eğitim İl Müdürlüğü'nün arabasında yapılan, şoförü Vali olan kazamı dersiniz, neler neler dolaştı fısıltı gazetesinde ve 16 aylık vali merkeze çekildi. Bu işin arka planını, Siyasal Birikim Gazetesi'nde Mustafa Küpeli yazdı. Merkez Valisi Selim Cebiroğlu'nu ilk kez aradım ve bu bilgilerin 'sahih' bilgi olup olmadığını sordum. 'Sahih' olduğunu söyledi. Sonra Ardahan yine eğitimde sonuncu sıralarda kaldı ama Saffet Kaya hiç ses etmedi...
3- 2009'un sonları, Ardahan İl Genel Meclisi bir karar alarak Maliye Bakanlığından makine parkı ve konkrasör tesisi için bir proje yaparak hibe isteğinde bulundu. Kararın peşine, Maliye Bakanımızla görüşmek için TBMM'ye gittim. Giderken uçakta Saffet Kaya ve Ensar Öğüt de vardılar. Elimdeki kararı ve eklerini içeren dosyayı her ikisine okuttuk. Saffet Bey, dosyayı kendisinde kalması için istedi. Bakanla görüşmek istediğimi, bunun içini veremeyeceğimi ve yarın TBMM'ye geleceğimi söyledim. Gittim. Saffet beyle buluşunca şöyle dedi; "Başkan, bu Cumartesi günü bakanımızla Ardahan'a geliyoruz, konuyu orada anlatsak daha iyi olmaz mı?"
İnanın önce şaşırdım, hiç bilmiyordum ve o Cumartesi günü Ankara'da başka bir programım vardı ve Ardahan'a dönmeyecektim. Bende, gayet inanarak; "Arkadaşlar Ardahan'da gerekeni yaparlar, ama bana bir görev verdiler, ümitliler, buradayken anlatıp talebimizi iletmem lazım ve ben Cumartesi günü mecburen Ankara'da olacağım, görüşelim lütfen" dedim. Mecliste, meşhur 'Demokratik Açılım' görüşmeleri vardı ve yaklaşık 7 saat bekleyerek Sayın Mehmet Şimşek'le görüştük. Saffet Bey'e yönelik, iki-üç kez, "vekil bey de takip etsin" demesi beni derinden üzdü, sayın bakan vekil beyin ismini bilmiyordu!...
Bu sahnenin üzerinden bir yıl geçti, Bakan Bey, Ardahan'a gelmedi, vekil beyden de hiç haber alamadık, talebimiz den de. 2010 yılının Aralık ayının ikinci yarısında tekrar bu konu için, Sayın Bakanla görüşmek ümidiyle Ankara'ya gittim. Bütçe görüşmeleri vardı ve TBMM'den içeri almıyorlardı. 'Vekil Bey' Sayın Saffe Kaya, bildiğim telefonunu aradığımda telefonlarıma bakmadı, meclisteki çalışma ofisindeki bayan, sürekli not aldığını söyledi ve hiç dönüş olmadı. Kızgındım, Ardahan'ı, Fakir Yılmaz'ı aradım, "işte vekil,,,, telefonlarıma bakmıyor, notlarıma dönmüyor...." diyordum. Kendisin bana özel bir telefon temin etti. Bu numarayı aradığımda, tanımadığından olsa gerek, baktı. Geliş nedenimi hatırlattım. "Başkan, valla sizi tebrik ediyorum, hiç unumuyorsunuz, takip ediyorsunuz, yarın görüşelim, sizi arayacağım" dedi. Yarın aramadı, telefonların hiç birine bakmadı. Notlara dönmedi. O günden sonra, bu güne kadar (16.05.2010) hiç görüşemedik!!!
Ama Sayın Ensar Öğüt beni meclise götürdü, ziyaretçi kabul edilmediği için dış kapıya geldi, yürüdük girdik içeri. Bakan beyle görüşürken beraberdik. Bakan bey olumlu yaklaşınca, Ensar Bey'de memnun oldu, bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada bu konuya değindi ve Bakan Bey'e teşekkür etti. Ancak yanlış anlamıştı, sanıyordu ki Bakan Bey, önümüzdeki yılın bütçesine ödenek koyup Ardahan'a gönderecek, dinlerken biraz gülümsedik... O ayın son günü İl Özel İderesinin makine parkı ve yatırım programı için 5.000.0000.-TL hibe geldi. (Nasıl kullanıldığı ayrı konu, kamuoyu kısmen biliyor sanırım, daha da bilmesi lazım, ancak o konuyu tartışmanın yeri burası değil tabi...)
4- Erguvaniler adlı bir kitap var kütüphanemde, yazarı Tayfun Er. Meraklıları alıp okuyabilsin diye reklamını yapıyorum, beğendim ya, ondan. Niye mi beğendim? Kendimi ve onları, erguvanileri farkettirdiği için! Bizim vekillerde birçok yönüyle, bu Erguvaniler'deki erguvaniler gibi epeydir ve epey işte akraba. Yıllar öncesine dayanan aile dostlukları, doğrudan veya dolaylı iş ortaklıkları, taktik ortaklıkları, seçim ortamındaki iş bölümü ve paslaşma, strateji ortaklıkları, arguman ortaklıkları, DİPLOMA ORTAKLIKLARI (ne hikmetse, kendileri Türkiye'de yaşadıkları dönemlerde yurt dışından eğitim alma imkanına kavuşmuş -çok uzaktan eğitim-öğretim yöntemiyle- üniversite mezunu olmuşlar), vs.vb.vd.
5- Şimdi temaşayı temaşa ediyorum kaç gündür. Koca Nesin mi daha başarılı, yoksa son günlerde sahnelenen mi?
Önce bir fısıltı gazetesi dolaşır köşe bucak; ...cek miş!, ...cak mış!
Sonra basına yansır Sayın Kaya'nın planları, hayalleri...
Sonra beklenen gün gelir. Bir temaşa sanatı dır ki sahnelenen, Zübük -2 dense hatalımı olur bilemem. Çünkü daha başarılı buldum ben. Diğeri bir seneryo idi, bunu yaşadık, gördük.
Ama ne yalan söyleyeyim, ben, kalabalığı yetersiz ve cılız buldum doğrusu.
Niye mi?
Benim yaklaşımım la bir düşünün lütfen bakalım haklı mıyım, yoksa haksız mı?
- Bu il 1995'de vekil tayin etmiş, kendisine, aradaki kazayı saymazsak, ki yine seçecek kadar oy vermiş Ardahanlı, 2011'e kadar, 4 dönem vekillik vermiş. 16 yıl boyunca bir başkasını daha çok desteklememiş hiç.
- 16*365=5.840 eder. Yani, günde bir kişiye iyilik etseniz, bu kadar insanın kişisel olarak size minnet borcu olur. ( Hiç iyiliğinizi görmeden 1995 seçiminde oy vermiş 15.549 kişiyi saymazsak bile...) Eh siz de AYDA YILDA BİR İYİLİKLERİNİZİN KARŞILIĞINI İSTEDİNİZ, varsın gelsinler di, dimi ama, olmadı ki, gazetelerin en abartanları bile bu rakamın yarısını anca telafuz ettiler. Ben beğenmedim sizin adınıza...
ÇÜNKİ; Saffet Kaya, Ardahan Milletvekili olarak kişisel iyiliklerin dışında bir işle uğuraşmamıştır! Videoda izledim; yol yapmış, su yapmış! Niye zahmet etmiş, devlet neredeymiş? Niye bu devlet bu vatan köşesine bunları zamanında yapmamış, yeterince yapmamış? Senin kişisel bütçene kalmışsak suç kimin? Hem bu, yol ve su yapacak servetin kaynağı ne? Çok ayıp etmişsin yapmışsan eğer, benim insanımın ödediği verginin kendisine dönmesini sağlayamama ayıbını örtmeye çalışmakla da ayıp etmişsin! Bir sürü bakan gelmiş Ardahan'a, sen getirmişsin, öğle diyorsun; keşke bu bakanlar geleceğine, her gelen bakanın yaptığı seyahat harcamasını Ardahan Belediyesine hibe etselerdi, Ardahan'ın sokakları daha güzel olurdu şimdi! Belki artanıyla bu bağışların, o senin kendi cebimden yaptım dediğin köylerin yolu ve suyu yapılmış olurdu! Doğal gaz hattını da kişisel bütçenden getirecekmisin Ardahan'a?
Yazık etkişsin, Bakanları yollarda telef etmişsin! Ama asıl insanımızı telef etmişsin! Seni tanıyanlar, yakın tanıyanlar, aynaya bakmış, "benden de olur" demiş, kendini, her türlü örnek etmişsin!
Şimdi yatırım yapacakmışsın; şimdiye kadar neredeydin, niye bu tesisi çürüttün? Tabi duydun 6. bölgenin imkanlarını, durur musun, hibelerin, aliye veliye %60-70 ise sana 80-90 olacağını iyi bilirsin! (Ha bence hayvancılık için sermayenin tamamı hibe olmalı, o ayrı mesele tabi. Ama gerçek üretici köylüye-çiftçiye olmalı; çünki beyzadelerin sofrasında da zaruri ihtiyaç gıda, gerçek üretici 'hamallığını yapsın yeterki' diyerek üretim sürmeli ki sofralara ürün gelsin. Bu ayrı bir tartışma. Onun için sizinde birşeyler yapmanızı yararlı buluruz, belirtelim.)
Biz sizin işinizle-kazancınızla ilgili değiliz, kolay gelsin. Ama siz onca yıl bu ilin yoksunluklarına çare olmak için hiç birşey yapmadınız, bunun vebalini, hesabını nasıl vereceksiniz, hiç düşündünüz mü? Sayısını az bulduğum minnet borçlusu doslarınızın karşısında nutuk atarken kendinizi paralamanızdan şöyle bir kaygı duydum; kendi kendinizi o kadar gaza getiriyorsunuz ki, dinleyicilerinizde farkında olmadan bu gaza katkıda bulunuyorlar ayrıca, korkutum doğrusu, tansiyonunuza, şekerinize birşey olacak, damar diye, kalp diye vs. korktum doğrusu; kahraman gideceksiniz diye!
Derler ki dünyada iki tür aç vardır; biri karnı açlar, diğeri gözü açlar.
Karnı açların karnı bir gün bir şekilde doyar herhal, ama gözü açların açgözlülüğü dünyayı berbat ediyor vesselam...