Kadınların; Gelecek nesillerin yetiştirilmesinde emek ve katkılarının hiçbir zaman inkar edilemeyeceğini belirten Başkan Köksoy mesajında şu ifadelere yer verdi. “Kadınlar Milli ve Manevi değerlerin, kültür ve geleneklerin en önemli taşıyıcısıdır.
Hayatımızın her anında bizleri onurlandıran, bizleri eğiten, yetiştiren, ihtiyacımız olduğunda desteklerini esirgemeyen, yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren fedakar kadınlarımızın hayatımızda ki değerini kelimelerle ifade etmek mümkün değildir. Hayatın tüm alanlarında hak ettiği değeri vermek, hepimize düşen en önemli görevlerdendir.
Bu yüzden yıl içinde bir gün kutlanan, kadınlar için önemli bir yere sahip olan bu gün sadece bir güne sığdırılmamalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü yürekten kutlarken, başta kadın kuruluşları olmak üzere, kadın hakları konusunda çalışan ve katkıda bulunan herkese teşekkürlerimi sunarım.
Faruk KÖKSOYARDAHAN BELEDİYE BAŞKANI
İSLAMDA KADININ ONURU VE DEĞERİ
Toplumun huzurlu ve barış halinde olabilmesinin yolu hiçbir cinsi ötekileştirmeden, aşağılamadan iletişim halinde oluna bilmesine bağlıdır. Hz. Peygamber vahiyle ve örnek şahsiyetiyle tesis ettiği toplumda bütün alanlarda bize bir model sundu. Yoksulu-zengini, siyahı-beyazı, bedevisi-medenisi, yaşlısı-genci, kadını-erkeğiyle hayata ve toplum meselelerine bir bütün olarak bakabilmeyi öğretti. Bu manada Kur'an' da Nisa Suresinin ilk ayetinde Allah-u Teala ilk insanı (Hz. Adem) ondanda eşini (Hz. Havva) yarattığını beyan ediyor.
İnsanlığın iki ayrı cins olarak yaratılışındaki amaç, neslin devamının sağlanabilmesi ve huzurun hasıl olabilmesi içindir. Gerçekte insanlık açısından arada bir fark olmayıp Allah erkeği de kadını da genel manada aynı emir ve yasaklara muhatap tutarak kulluk yapmalarını istemiş, aynı günah ve sevaba erişeceklerini bildirmiştir.
Bazı dini sorumluluklarda farklılık olması, erkekle kadının cinsiyet ayrılığından doğan farklılıklarından dolayıdır.İslamiyetten önce haksızlıklara, zulümlere maruz kalan kadına gerçek değerini İslamiyet vermiş, kadının onurunu koruma altına almıştır.
Kız çocukları diri diri toprağa gömülmekten kurtulmuş, miras ve mehir hakkına kavuşmuştur. Kadın, İslam'ın nazarında güvene ve istişareye layıktır. Rasulullah(s.a.s), ilim bakımından insanların en mükemmeli ve görüş bakımından en kusursuzu olmasına rağmen, bazı konularda ve büyük meselelerde eşlerine danışır ve onlarla istişare ederdi.Hz. Peygamber kadınların eğitimine büyük önem vermiştir. Kadınlar mescide geliyor, hadisleri dinliyorlardı. Umumî toplantılara katılır ve bayram namazlarında da hazır bulunurlardı. Allah Rasulu kadınlar için özel bir gün tahsis etmişti.
İslamiyetten önce cahiliye devrinde birinin kız çocuğunun olması utanç vesilesiyken ve bu utanç o kız çocuğunu diri diri toprağa gömmeye kadar varabiliyorken İslamiyet kız çocuğunun cenneti kazanmaya vesile olabileceğini vurgulamıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde: "Bir mü'min iki kızını (bâliğa olup evleninceye kadar) güzelce terbiye eder, ihtiyaçlarını karşılarsa, ben ve o kimse (iki parmağın birbirine yakınlığı gibi birbirimize yakın olarak) Cennette olacağız." Buyurmuştur.
İslamiyetten önce kocasının ölümüyle miras malı kabul edilen kadın, eş olarak da İslamiyet tarafından onuru koruma altına alınmıştır. Kur'an'ın "onlarla iyi geçinin" düsturu ve Hz. Peygamberin veda hutbesinde irad ettiği ""Ey insanlar! Kadınların haklarına riâyet etmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ediyorum. Siz kadınları, Allah'ın emâneti olarak aldınız." Sözleri dinimizde eş olarak kadına gösterilmesi gereken hassasiyeti vurguluyor.
İslamiyet anne olarak da kadına gösterilen saygıyı Allah' a ibadet şeklinde değerlendirip, cenneti kazanmanın yolunun anaların rızasından geçtiğine dikkat çekmiştir.Kadın ile erkek karşılıklı üstün olan ve olmayan taraflarıyla, toplumda, hayatın bütününde ve ailede vazife, sorumluluk, yetki ve haklar açısından birbirini tamamlayan bir bütünü meydana getiren iki parçadır.
Bu bakımdan, önemli olan; her iki cinse de, fizyolojisinin, psikolojik yapısının, aile ve toplum bütünlüğü içindeki işbölümünün gerektirdiği sorumluluğu vermektir. Tarihî asırlarda olduğu gibi asrımızda da kadına gerçek değerini verecek ve onu mesut ve huzurlu edecek nizam İslâm'dır.
Kesinlikle bilinmelidir ki, gelecek nesillerin manevi mimarları olan kadınlar, İslâm nizamının yaşandığı ölçüde değer kazanacaktır. İşte bedenlerde ve beldelerde yaşandığı ölçüde kadınlarımız, erkeklerimiz ve çocuklarımız kısaca insanlık onurunu ve değerini koruyacak, huzura kavuşacaktır.