Yılmaz, Kemal Burkay'ın dönüşünden, 'demokratik özerklik'e, AKP'nin Suriye politikasına, BDP milletvekillerinin meclisi boykot etmesine, Güneydou'da esen savaş rüzgarlarına kadar, bir dizi konuda görüşlerini belirtti.
Hoç-Fed başkanı Yılmaz, BDP milletvekillerinin Meclis'i boykot kararının doğru olduğunu ancak bunu daha fazla sürdürmenin yanlış olduğuna değinerek "Elbete BDP'li Milletvekillerinin haklı tarafları var. Ancak bu demokratik alanın boş bırakılmaması gerekiyor. Bu durum AKP'nin işine daha çok yarıyor. Çünkü bu tür demokratik mevziler büyük bedeller ödenerek kaznılmış mevzilerdir. Bu mevzileri uzun süreli terkedilmesi yarardan çok zarar getirir. O nedenle de ben sayın vekillerimizin durumu tekrar gözden geçirerek barışa katkı sunmak için meclise gelmenin yollarını arayacaklarını düşünüyorum." dedi...
Hoç-fed başkanı Yılmaz PSK lideri Kemal Burkay'ın dönüşüne ilişkin de önemli açıklamalarda bulundu. Yılmaz, "Sayın Burkay'ın dönüşü bana göre doğru ve anlamlıdır. Elbette kiminle görüşeceği kendi tercihidir. Ben bu görüşmelerin olağan görüşmeler olduğunu düşünüyorum. Kendisini Kimin karşıladığı veya kiminle görüştüğü konuları da öyle çok da abartılmaması gerekiyor. Ben sayın Burkay'ın son açıklamalarını olumlu buluyorum. Yani "ateşkes"ten bahsetmesi, “genel af”tan bahsetmesi bence olumludur. Bu tür konulara fazla takılmamak gerekiyor. Kaldı ki Kürt özgürlük hareketi de kendi içinde bazı şeyleri tartışabilmeli" dedi.
Yılmaz daha sonra BDP ve DTK'nin ilan ettiği "Demokratik özerklik"e ilişkin de önemli açıklamalarda bulundu. Yılmaz "Demokratik özerklik, federasyon veya bağımsızlık, her halk gibi Kürtlerin de hakkıdır. ancak ben bu kararaın biraz aceleye getirildiğini düşünüyorum. İşin aslı "Demokratik özerklik"in ne olduğu halka anlatılmadan ilan edilmiş olması bir eksikliktir. Örneğin: Kürt halkının büyük bir çoğunluğu bunun ne olduğunu tam olarak bilmiyor.
Bırakalım sıradan halkı, bir çok aydın, demokrat, yazar dahi nasıl bir şey olduğunu bilmiyor. Yani halka önce iyice anlatılmalıydı. daha fazla tartışılmalıydı. Öte yandan Demokratik özerkliğin gerekleri olan uygulamaların hayata geçmesi için, önce bir alt yapı hazırlanması gerekirdi. Ben şahsen biraz aceleye getirilmiş olduğunu düşünüyorum" dedi...
AKP'nin ve Başbakan'ın Kürt halkına karşı yürüttüğü inkar ve imha politikasını da eleştiren Yılmaz, "Şimdi sayın başbakan kalkmış tehdit ediyor. Bir kere sayın Başbakan büyük bir yanılsama yaşıyor ve kendisini büyük bir paradigmanın girdabına kaptırmış. Düne kadar "Kürt sorunu var ve o sorunu ben çözeceğim" diyordu, bu gün "Kürt sorunu diye bir sorun yok" diyor. Bu da tabi ki, Kürtlere karşı yeni bir savaş hazırlığı anlamına geliyor. Sayın başbakan aslında bu adı konulmayan savaşta kendi sonunu da hazırlayacaktır. Bu sorun öylesine devasa bir sorun ki ,kaç Başbakan, kaç Cumhurbaşkanı eskitmiştir. Umarım aklı selim davranır ve yeni bir anayasa yaparak Kürtlere hakkettiği bir statüyü tanır.
Ha diyelim ki savaş dayatıldı. Kürtler artık bu saatten sonra kaybetmez, kaybeden Türkiye olur. Türkiye de bütün etnik yapıların ortak vatanı olduğuna göre her kes bu savaştan zararlı çıkacaktır. Bu çok açıktır. Kazananlar Küresel güçler olacaktır. Örneğin, sayın başbakan kendi içindeki sorunları çözememişken Suriye'ye "artık tahammülümüz kalmadı" demesi aslında Kürt sendromuna tutulmaktan başka bir şey değildir. Sayın başbakanın bütün korkusu Suriye'de yeni bir Kürt otonom devletinin doğmasıdır. Bence sayın Başbakan'ın korkmasına gerek yok. Bütün sıkıntı AKP hükümetinin savaş lobilerine, küresel sermayeye ve dolayısıyla da Küresel güç odaklarına teslim olmasıdır. Bu AKP'nin kendi iç sorunlarına dışardan güç alma arayışından başka bir şey değildir." dedi.
Yılmaz sözlerine devamla," AKP hükümetinin açıkça dillendirmese de Kandile yönelik öperason hazırlığı içinde olduğu anlaşılıyor. Bana göre bu boş ve beyhude bir çabadır. Bundan önce de çok denendi. Yani Kürt özgürlük mücadelesi öyle "baldırı çıplak üç beş kişinin" işi olmadığını artık anlaması gerek. Bundan sonra yapılcak tek bir şey var: Yeni bir anayasa yapmak ve bu anayasada Kürtler bir statü tanımak...Diyelim ki savaştan ısrar edildi, Ne yazık ki kaybeden taraf Kürtler olmayacak. Çünkü, kürtlerin kaybedeceği hiç bir şeyleri kalmamış. Sonuçta yine masaya oturulacak. sonuçta yine konuşulacak, yine tartışılacak. Çünkü tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Bu kadar kanın dökülmesinin sorumluluğunu almak kolay değil. Sayın başbakanın bunu bilmiyor olmaması tarihi bir yanılgı olur." dedi..
Hoç-Fed’in çalışmalarına ilişkin de açıklamalarda bulunan Yılmaz, "Önümüzde bir olağan genel kurul süreci var. Bir yandan bunun hazırlıklarını yaparken, diğer yandan Türkiye'nin önemli sorunlarına karşı daha duyarlı olacak projelerle sürece katkı sunmayı düşünüyoruz." dedi..
Arya Haber