Başarı öykülerinin bu haftaki konuğu, Hamza Bektemur’. Genç yaşta Ardahan´dan yola çıkıp, Ankara da Otomotiv ve inşaat sektörlerinde başarılara imza atan Hamza BEKTEMUR´ un hayat öyküsünü dinlerken son derece etkilendik.
"Başarı öykülerinin bu haftaki konuğu, Hamza Bektemur"
Genç yaşta Ardahan dan yola çıkıp, Ankara da Otomotiv ve inşaat sektörlerinde başarılara imza atan Hamza BEKTEMUR’ un hayat öyküsünü dinlerken son derece etkilendik.
Tırnaklarıyla ,başarıya adım adım ilerleyen genç bir işadamının sadece ekonomik başarılarını değil, o başarıların ardındaki öz değerlere bağlı olan ve zenginliğin bir gönül meselesi olduğuna inanmış, çevresinde yoksula, çaresize gizlice yardım eden ve bunu dillendirmekten utanan güzel bir kişiliği gördük.
2011 yılında siyasete ilgi duyan Bektemur’ un neden siyaset sorumuza , ‘en büyük idealim memleketim Ardahan ve ilçem Çıldıra üniversiteli öğrenciler için öğrenci yurdu yapmak ve güzel tesisler, eserler üretmek, çünkü ben okuyamadım, siyasette bunun için soyundum.
Bir gün bu idealimi gerçekleştirdiğimde işte o zaman babamım mezarının başında ’GÖZÜN ARKADA KALMASIN BABA ‘ diyeceğim, sözcükleri dudaklarından dökülürken, gözlerinin içinden hem bir hüzün hem de sevinç ışığı yayılıyor.
Ülkeme ve kentime hizmet etmekle doluyum diyen Bektemur, 12 Haziran seçimlerinde Ak Partiden Milletvekili aday adayı olur.
Başbakanımız ve Genel başkanımız Recep Tayyip Erdoğan hayranıyım, çünkü siyaset yoluyla Millete hizmet etmeyi ondan örnek aldım diyen BEKTEMUR, sadece ekonomi alanında değil Ülkenin her meselesine ilgi duyduğunun altınında kalın çizgilerle çizmeyi ihmal etmiyor.
Başarı Öyküleri söyleşimizde, sorularımıza içten, samimi, sıcak cevaplar vermekten sakınmayan Bektemur’ un yaşam öyküsünden alınacak çok dersler var.
Bu ülkede yılmadan, yorulmadan, yılgınlığa kapılmadan çalışan bir insanın yakaladığı başarılar ve bu başarıların arkasındaki engin deneyim , iş dünyasının genç girişimcilerinin ilgisi çekecek bir dizi ilginç öykülerden oluşuyor.
Sözü uzatmadan sizi Bektemur’un Başarı Öyküsüyle baş başa bırakıyoruz.
‘İTİBAR EN BÜYÜK SERMAYEDİR’
--10 Şubat 1959 yılında Ardahan ilinin Çıldır İlçesinin Yıldırım tepe köyünde dünyaya gözlerimi açtım.
7 çocuklu köylü ve yoksul ailenin çocuğu olarak hayat mücadelesine başladım.
İlk ve orta öğrenimimi Çıldır İlçesinde bitirdim. 1977 yılında köyümü terk ettim. Bu terk edişin öyküsü çok hüzünlüdür. Babam hastaydı.
Bir gün beni çağırdı ,’Ben öleceğim buralardan git oğlum’ dedi, git rızkını ara, buradan git.
Seni böyle hasta nereye bırakıp giderim baba, deyince, git evladım yolun açık olsun ALLAH yardımcın olsun sözcükleri hala kulaklarımda çınlar.
Bu sözü 3 kez arka arkaya tekrarladı.
Boğazım tıkanarak’ yol param yok’ deyince annemi çağırdı, ‘bir çuval buğday ver oğlana, satsın kendine yol parası yapsın.’
Bu vasiyet üstüne ve Babamın hayır duasıyla İstanbul da yaşayan ağabeyimin yanına gittim.
Ağa beyimin o zaman İstanbul da bir fırını vardı.
Fırıncılıkla işe başladım anlayacağınız. Fırın dediysem Kara fırın, Mahalle fırını yani, Bu günkü fırınlara benzemezdi. Gece fırında yatardım.
Tahta kurular sabah uyandığımda bütün vücudumu ısırmış, acıyla gözümü açardım. Üç yıl fırıncılık yaptım. Sonra sıra askerlik görevine geldi. Ankara Etimesgut ta vatani görevimi yaptım. Silah arkadaşlarımdan birside rahmetli Kemal SUNAL’ dı.
Hiç öyle filmlerindeki gibi değildi, sürekli ciddi , sessiz ,dalgın, devamlı düşünen ve hüzünlü biriydi.. 18 aylık askerlik süremde hiç ziyaretçim olmadı,.
O yıllarda teknoloji bu kadar gelişmemişti. Cep telefonu falan yoktu..Askerler aileleriyle mektup yoluyla iletişim kurardı. İlk ticari deneyimimi askerlikte edindim.
Hafta sonları çarşı iznine çıktığımda, zarf beyaz kağıt, bayram tebrik kartları, iğne iplik alır, çarşı iznine çıkamayan arkadaşlarıma satardım.
Hiç unutamadığım anımda askerlikte paralarımı çorabımda saklamamdı.,hala bir hatıra olarak o günler gözümün önüne geldiğinde, tatlı bir heyecan, ruhumu sarar. O süreçte biriktirdiğim parayla düğünümü yaptım. Askerlik görevim bitince İstanbul’a dönmek yerine, Ankara da kaldım.
O sırada diğer ağa beyim Ankara da boya badana işlerini taşeron olarak yapardı. Onunla birlikte bu kez inşaatlarda boya badana yapmaya başladım. 1983 yılında İş Bankası, PTT, Ziraat Bankası memur alım sınavları açmıştı. Bu sınavların üçünü de kazandım. Hangi kurumda işe başlamaya karar veremiyordum.
İş Bankasında memuriyet hayatına adım attım. Biriktirdiğim parayla o zamanlar kendime 10 ay vadeyle 124 murat taksi aldım. Bir gün bankaya bir müşteri gelmişti, arabanı satarsan alırım dedi ve peşin deyince arabamı sattım. Aracın satışıyla elimde bir sermaye oluşmuştu.
Bu kez elimdeki peşinatla daha yüksek model bir araç aldım ,onu da peşin sattım. Otomotiv sektöründeki ticari kazançlar beni heyecanlandırmıştı. Hem Bankada çalışıyor hem de hafta sonları piyasadan araba alım satım işi yapıyordum.
Hem devlet memurluğu hem de ticaret bir arada gitmiyordu. O yıllarda İş Bankasının maaşları ikramiyeleri çok cazipti ama kafaya ticarete atılmayı koymuştum. Bu tür konular çevrede çabuk yayılır.
Bu karar alma sürecimde minnetle andığım Banka Müdürüm ,’istifa etme biz sana her türlü yardımcı oluruz ticaretin garantisi yok’ yollu nasihatlerde bulundu. Bu arada eş dost akraba herkes başıma üşüşmüş, şiddetle bu kararıma karşı çıkıyor ‘İş Bankası gibi bir kurumu nasıl bırakıp maceraya atılırsın’ diyorlardı, ama ben kimseyi duymuyordum.
1991 yılında İş Bankasından istifa ettim. İşimi büyütmek adına kendime iş ortakları bulup araba galericiliği hayatına aktif olarak atıldım.
Bütün hayatım ticaret ve ekonomik gelişmeleri izlemek ve ilgilenmekle geçiyordu.
Parayı bir değişim ve güç aracı olarak kazanmak yerine ‘BAŞARILI OLMAK ve İNSANLARA İÇTEN HİZMET ETMEK ‘ anlayışın kendime ilke edindim. Otomotiv sektöründen kazandığım ekonomik kaynağımı bu kez gayrimenkul ve konut üretimine kaydırıyordum.
Zenginleşmenin bir gönül meselesi olduğunun bilincini hiç kaybetmedim. İlk yaptığım işlerden birde köyümdeki viraneye dönen baba ocağımı bir çiftlik haline getirdim. Her fırsatta köyüme gider kendi kendime hep şunu söylerim ‘BEKTEMUR ne kadar zengin olursan ol ama asla geldiğin yeri unutma, şımarma. Arkanda YUSUF'UN oğlu memleketini unuttu, zevke sefaya daldı dedirtme’
Söyleşinin bu boyutunda yeni girişimcilere, geleceğin iş adamlarına neleri tavsiye edersiniz sorusunu yöneltiyoruz.
Hamza Bektemur’un yılların süzgecinden gelen yanıtları.
Ticarette başarıya giden en önemli kural arzu ve hevesini hiç kaybetmemektir.
En önemli ilke dürüstlük.
En büyük sermaye itibar.
İşini sevmek, coşku ve heyecanla işine dört elle sarılmak,
Yılmamak, yılgınlığa kapılmamak.
En az bunlar kadar önemli olanda risk almak
İş hayatımın tüm kesitlerinde şunu gördüm.
"Ekonomide ve siyasette risk alamayanların kazanma derdi yoktur"
İş hayatına atılacak kardeşlerime en önemli tavsiyem 100 liralık bir alış verişte 10 lira kazanayım tokgözlülüğünü kendilerine rehber etsinler.
Bir tüccar, esnaf insanlara karşı ne kadar iyi niyet taşırsa o kadar Cenab-ı ALLAH onun kısmetini açar. Art niyetli, içten hesaplı insanlar asla muvaffakta olamaz, mutluda olamaz.
Ben bu ilkeyi ticari hayatım değil ömrümün sonuna kadar kendime ilke edindim ve benden sonra bu bayrağı taşıyacak evlatlarıma da bu ilkeyi vasiyet olarak bırakıyorum.
Ticarette kalıcı olmanın en önelimi kuralıda düzenli bir aile hayatı.
Zengin olduktan sonra aile hayatlarında dengesiz yola sapan bir çok arkadaşımın kuru ekmeğe muhtaç olup bütün sermayelerini kaybettikleri acılı hayat öykülerine tanık oldum.
Peki ya siyasette ne yapmayı düşünüyorsunuz desek?
Her gece başımı yastığa koyduğumda kendime şu soruyu sorarak siyasete girmeye karar verdim
Bektemur, Cenab-ı ALLAH sana mal verdi mülk verdi, peki sen Türkiye için, bu coğrafyanın insanları için ne yapmalısın?
Bu soruma iki cevap buldum
İşsizliğin çözümünde bir şeyler yapmak, yani istihdam arttıracak projeler üretmek.
Bu ülkede ALLAH rızası adına bir eve bir lokma ekmek götürecek imkana vesile olmadan daha beni mutu edecek bir şey olamaz.
Sürekli düşünüyorum, araştırıyorum.
Hayat alanlarını daraltmak yerine onu yaşanılabilir hale getirmek siyasetin en önemli görevi bence.
Hamza Bektemur’ a Teşekkür ederek, Şapka Çıkartan Bir Başarı Öyküsünü arkamızda bırakıp, farklı başarılara imza atan yeni öyküleri dinlemek üzere yola koyuluyoruz.
Devam Edecek...