HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, kendilerini eleştiren hukukçulara hakaret etti. Özbek, "Birtakım eski hukukçu arkadaşlarımız geçmişteki sıfatlarını da kullanarak sanki kurula karşı, yargıya karşı tetikçi gibi kullanılmaktadır" dedi. Bu sözlere hukukçuların tepkisi sert oldu. HSYK'nın tavrını ve Özbek'i eleştiren hukukçular, "HSYK’daki kaymak takım yargıdaki demokratikleşme çabalarından rahatsızlık duyuyor" görüşünde birleşti.
DARBE TEAMÜLÜ
Doç. Dr. Osman Can, HSYK’daki krizin sebebini HSYK’nın kendisini meydana getiren darbe iradesine uygun davranma teamülüne bağladı.
Can, "Çünkü meslekte o şekilde yükseltildiler. Kendilerinden bir önceki HSYK tarafından Yargıtay’a üye seçildiler. Yine aynı düşünce ve yaklaşım tarafından Yargıtay’dan HSYK’ya üye seçildiler ki, bugün de bu ideolojinin gereklerine uygun davranış sergiliyorlar. Bu ülkede hâkimler ve savcılar üzerinde at koşturamazsınız. Bu ülkede artık bu işler böyle gitmez diyenler çıktığı zaman bu krizdir diyorlar. Darbe düzenin normal sayıldığı bir yerde demokrasi denildiği zaman kriz var diyorlar. Demokratik bir itiraz kriz yaratır tabi ki!" ifadelerini kullandı. Can, yargı bağımsızlığını savunmanın 'tetikçilik' değil demokrasi çağrısı olduğunun altını çizdi. HSYK’nın adil yargılama bakımından tehdit oluşturduğunun Avrupa ilerleme raporunda yer aldığına da dikkat çekti.
ÇOK ÇİRKİN BİR İFADE
Kenan Evren hakkında iddianame hazırladığı için HSYK tarafından meslekten ihraç edilen Eski Savcı Sacit Kayasu, HSYK'nın hem savcılık hem hâkimlik yaptığını dile getirdi. Kurulun demokratikleştirilmesine yönelik paketin rahatsızlığa yol açtığını belirten Kayasu, artık hâkim ve savcılar üzerinde istenildiği gibi at koşturulmayacağını vurguladı. Kayasu, Özbek'in 'tetikçi' suçlamasını ise 'Hukukçuları aşağılayan çok çirkin bir ifade" şeklinde değerlendirdi.
EVET'İ GÖRDÜLER
Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, yeni düzenleme ile vesayetçi zihniyetin demokratik bir yapıya kavuşacağına işaret etti. Avcı, şöyle konuştu: "Ancak HSYK üyeleri ellerindeki vesayetçi üstünlüğün kalkmasından endişe ediyor. Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlar devam ettiği sürece bu vesayetçi zihniyet tasfiye olacak. O yüzden demokratik düzenlemeleri engelleyemedikleri için kritik davalara müdahale etmek istiyorlar. Yapmak istedikleri şey son dakika golü atmaktır. ‘Evet’ çıkacağını anladıkları için fırsatların kazası olmaz düşüncesi ile hareket ediyorlar. Kadir Özbek’in tetikçi iması yakışıksızdır. Biz yetki kullanmıyoruz, görüşümüzü açıklıyoruz. HSYK sanki ulusalcı cephe mevzuatı varmış gibi hareket ediyor. Kaymak takım rahatsız tabi."
12 EYLÜL'ÜN ÖNEMİ ARTTI
Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Av. Erdem Gençay ise HSYK'nın talebinin kritik soruşturmalara darbe vuracağını dile getirdi.
Gençay “Tüm bunlar göstermektedir ki HSYK’nın yapısının değişmesi mutlak ve elzem. Bir kez daha 12 Eylül’de Evet demekten başka çaremiz yok" dedi.
KAÇMAZ DA AĞZINI BOZDU
Sincan Ağır Ceza Hakimi Osman Kaçmaz kameraların önünde hükümete yönelik ağza alınmayacak küfürler etti. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda 5 dakika kaldıktan sonra çıkışta açıklama yapan Kaçmaz, HSYK'da yaşanan krizin kendisi yüzünden çıktığı yönünde haberlerin olduğunu, bu sebeple Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüşmeye geldiğini söyledi. Bakan, kurulda olmadığı için görüşemediğini belirten Kaçmaz, bir gazetecinin Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, "Bu ülkede Başbakan ve Cumhurbaşkanı hakkında dava açma cüreti gösterildi" sözlerinin hatırlatılması üzerine sinirli bir şekilde güldü. Ardından BDP'li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in sözlerine atıfta bulunarak şöyle devam etti: "Ben hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine s....r ol git demedim, meşe ağaçları bilmem nerenize girsin de demedim. İkinci bayrak tartışmasını hiç açmadım. Cüret bunlardır. Eğer biri cüret etmişse onlara karşı mücadele etsin yargıya karşı değil. Ben yargıç olarak kararımı veririm üst mahkemeye gider onanır bozulur. Herkes attığı imzadan sorumludur. Bu Başbakan padişah gibi maşallah. Eskiden padişahlar da demokrattı. Ama maalesef bizdensiniz, sizdensiniz diyerek yargıyı ikiye böldüler. Kimin sayesinde bölündü?"
‘GERİ ÇEKMEYE’ ERTOSUN’UN ARKADAŞI EMSAL OLDU
HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, dün HSYK'ya gelişinde ''Taslak kurulun gündemine alındıktan sonra kurulun malıdır. Gündemden çıkarılması kurul kararıyla olur'' açıklamasında bulundu. Ancak bu iddianın hukuki geçerliliğinin bulunmadığı ortaya çıktı.
Adalet Bakanlığı, kararnameyi geri çekmesine Danıştay kararını emsal gösterdi. Bu kararın Ali Suat Ertosun’un arkadaşıyla ilgili olduğu bildirildi.
TASLAK İDARİ İŞLEM SAYILIR
Adalet Bakanlığı'nca hazırlanarak HSYK'ya sunulan kararname taslağı kesin nitelikte bir idari işlem sayılıyor. Danıştay'ın Ertosun'un müfettiş arkadaşı İsmail Turgut'un açtığı davadaki kararında, kararname taslaklarının idari işlem niteliğinde olduğu vurgulandı. İdare hukuku ilkelerine göre, idari işlemler işlemi tesis eden makam tarafından yetki ve usulde paralellik ilkesi gereğince geri alınabilir. İdari işlemin geri alınmasının, idari işlemi tesis edildiği tarih itibariyle bütün sonuçları ile birlikte ortadan kaldıracağı kaydedildi. Ayrıca, Kurul başkanı gündemi istediği gibi belirleyebilir. Gerektiğinde gündemde tamamlanmamış kararname taslaklarını da geri çekebilir.
ERTOSUN’UN ARKADAŞI
Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nda başmüfettiş olarak görev yapan ısmail Turgut, 2003 yılında Adalet Bakanlığı'nın teklifiyle Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na atandı. Savcılığa atanması sonrası istifa eden Turgut, bu karara karşı idare mahkemesinde dava açtı. İdare mahkemesi kararı iptal etti. Danıştay 5. Dairesi de onadı. Kararda, “Adalet Bakanlığı'nca HSYK'ya yapılan teklif ilgili hâkim ve savcının merkez teşkilatında bulunduğu görevden alınması sonucunu doğuran kesin nitelikte bir idari işlemdir" denildi. HSYK kararları yargıya kapalı olmasına rağmen Turgut hakkında, mesleğe dönmesine, yasal haklarının da iadesine karar verdi. Turgut, adalet müfettişiyken Sabancı Suikastı hükümlüsü Mustafa Duyar'ın cezaevinde öldürülmesiyle ilgili ihmali olduğu iddiasıyla dönemin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'un kusurlu olmadığı yolunda rapor hazırlamıştı.
HABER: Gökhan ÖZDAĞ / ANKARA - BUGÜN