Ali Altay "Ne varsa geçmişinde öyledir insanlar" diyor. Ali'nin albümünde anne babasının siyah beyaz resimleri, gülümseyen çocukluk fotoğrafları, haşarı liseli fotoğrafları var. Bir de ölü insan resimleri... Güneydoğu'da askerlik yaparken öldürdükleri ve sonra şiddet uyguladıkları PKK'lıların resimleri. Ali Altay "Her katil cinayet mahalline dönmek ister" de diyor; "Bu bir hesaplaşmadır. Ben de Güneydoğu'ya gitmeyi çok düşünüyorum". Nitekim benimle yaptığı konuşmada Güneydoğu günlerine epey zorlu bir yolculuk yaptı Ali. Hayatında ilk kez gördüğü bir kişiye 'kulak'lı, bebekli, mayınlı hikayeler anlattı. Geçmişine şimdi sizin elinizde tuttuğunuz bu sayfayı da ekledi. » Ne zaman askere gittin? Kasım 94'te. 94-95 en hareketli dönemdi, ben de o dönem Bitlis'te komandoydum. » Gitmeden önce neredeydin, ne yapıyordun? Ben Trabzon doğumluyum. Ortaokulu bıraktım, 17-18 yaşında İstanbul'a geldim. İstanbul metrokent, orada bir fırsatın varsa, burada bin fırsatın var, ben de özgürlüğüne düşkün bir insanım. İstanbul'a gelirken burada hiç tanıdığım da yoktu. Kendi şartlarımı oluşturdum, geldim. Askere gitmeden önce gündüz kafede gece aynı gruba ait barda çalışıyordum. » Nasıl bir aileden geliyorsun? Babam işçi emeklisi, biz 6 kardeşiz. Kendimi bildim bileli, Trabzonluyuz, milliyetçi insanlarız. Dedem Kurtuluş Savaşı'nı yaşamış bir insan. » Askere gidişin nasıl oldu? Askere severek gittik. İstesem gitmezdim zaten, o dönem İstanbul'da ikametgâhım yoktu. Kurada Isparta Dağ Komando Eğitim çıktı. Yüzde 99 doğuya gitmeye hazırlıklıydım, istiyordum, içimde vardı. » İlk görev yerin neresiydi? Oraya gidene kadar ruh halin nasıldı? İlk görev yerim Bitlis Hizan'dı. Trenle İstanbul'dan çıktık, gidiyoruz. Bir tren düşün, ucu bucağı görünmüyor. Üstünde toplar, tanklar var, askeri mühimmat var. Güvenlik nedeniyle gündüz gidiyoruz, gece duruyoruz. Bingöl Genç'e gelene kadar biz hâlâ olayın dalgasındayız. Orada yaşamamışsın ya bilmiyorsun, hamsın. Askeri anlamda da olmamışsın. Teoride birşeyler öğrenmişsin, kendi kendine olduğun yerde bir şeyler yapmışsın. Macera yaşıyorsun, bir çeşit safariye gitmişsin o âna kadar... Ama ne zaman ki Bingöl Genç'e vardık... Vadinin bir tarafında terörist, diğer tarafından asker var, çatışmanın ortasından geçiyor tren, camlar kırılıyor. Bize çelik başlık vermişler, herkes savurup atmış, ben de benimkini koltuğun altına sokmuşum. Çıkartıp takacağım. Ama takılmış, çekiyorum çekiyorum gelmiyor. Olay koptu artık, sınırdasın. Baktım çıkmıyor. Yemin ederim, yattım kafamı orada içine soktum. » İlk çatışmanı böylece görmüş oldun.. Asıl vadiyi geçtikten sonra, yola bomba koymuşlar, bizden bir önceki tren dere yatağına devrilmiş. O anda anladık ki, hiçbir şey sürpriz değil artık. » Nerede kaldınız Hizan'da? Bize Sakıp Sabancı Öğrenci Yurdu tahsis edilmiş. orda kalan az öğrenci varmış, bizim için boşaltılmış. Güzel, konforlu bir yer. Ama binaya girdik, psikolojimiz bozuldu. Orada öğrenciler her yere yazmışlar "Biji Apo" "PKK Büyük" "Yaşasın Gerilla". Tuvalete gidiyorsun, oturuyorsun, kapıyı çeviriyorsun, arkasında Kürt bayrakları. » "Biji PKK"yi görünce, orada yaşayan Kürtler için ne hissediyorsun? Bizde eskiden beri vardır. Karadeniz insanı Kürtleri sevmez, ciddi anlamda sevmez, ne yalan söyleyeyim. Tabii onları görünce psikolojin bozuluyor. Buradan baktığın zaman; "Orada birkaç tane terörist var, halk ayrı". Ama dışarıdan gördüğün gibi değil. Aslında hepsi bir. Tarladaki de bir dağdaki de bir. Halk onlara terörist falan demiyor, "Oğlumu askere gönderdim" diyor. Oradaki insanların PKK'ya müthiş desteği var. Eskiden bu çok anlaşılmıyordu da şimdi panellerde, mitinglerde, sanal alemde çok rahat görebiliyorsun. 11 milyon Kürt varsa bunun on milyonu rahat PKK'yı destekliyor. Diğer bir milyon da kişisel çıkarları için ayrı düşmüştür. » Sen de Kürtleri düşman olarak görüp ona göre davranıyorsun o zaman? 18-19 yaşında birisin, çok sağlıklı düşünmeyebilirsin. O dönem öyle düşünüyorsun ama aslında öyle değil. O zaman "Herkesten her şeyi beklemen lazım" diye düşünüyorsun. Bekliyorsun da. Sürpriz de olmadı zaten. Ondan sonra olaylar gelişti. » Nasıl gelişti? Dediler ki; âdettendir, buraya gelen her birliğe bir "Hoşgeldin" yaparlar. Biz de "He yaparlar" falan, hâlâ olayın tam ciddiyetinde değiliz. Sonra bir gece "Hoşgeldin" yaptılar. Milli maç var. Herkes gazinoda maç seyrediyor. Biz de bir arkadaşla nöbetteyiz. Yağmur yağıyor, gök gürlüyor. Puslu bir hava. Roket geliyor. Kavak ağaçlarından birine vuruyor, ağaç yarılıyor. Biz yıldırım düştü sanıyoruz. Haberin devamı için aşağıyı tıklayınız
|
|||||||
|
Güney Doğu gazisinden katliam itirafları
Trabzonlu er,"Kürtler'i zaten sevmiyordum, köylerini yaktık yıktık. Öldürdükçe arkası geldi. 16 yıldır yaşadıklarımı üzerimden atamadım." diyerek,PKK örgütüne karşı verilen mücadelede insani değerlerini nasıl yitirdiğini anlattı. iki kere evlenip boşanan, bir kez intihar etmeye kalkan, aralıklarla deprasyona girdiğini belirten er Ali Altay'ın anlattıkları dikkat çekici
Yayınlanma :
31.08.2010 16:12
Güncelleme :
31.08.2010 16:12

