- Dede ! Gemo Dede! Bavo, bavo!
Rüya da dedesine sesleniyordu.
Sıçradı kalkdı .
Cihan, dedesi Gemo Dayıyı rüyasında görmüştü .
Gündüz gözüyle herşey süt beyaz... Cihan rüyada gördü..
Düş dünyası, anlaşılmaz değil anlatılması anlatılamaz. Rüyada onları gördü..
Gemo Dede ile hezo Nene Kars Caddesinde... bir başdan... bir başa: " KARS CADDESİ " .
Velli Enver, Torun Deli, Lokantacı Süfyan, oğlu Jokey....
Caddenin, Vali Hurşit Paşa kısığında dükkanları 'nın önünde durmuş oturuyorlar....
Bedo Abinin dükkanı bölünmemiş... Kahveci Ali İstanbul'dan kesin dönüş yapmış. Kahve'yi icarlamış. İstanbul'dan bahis dahi açtırmıyor. Çok ısrar edene de : "
Gedin gardaşım İstanbula da görün! " diyor.
Kısığın başında Ekrem Azeri toptan ve perakende dükkanı açmış. Yeniden eskiye tedavül oluyor.
Eskiyor yeni.
Gemo Dede, köşesinde. İsko Dayı o yanda Gemo Dede bu yanda...
Gemo Dede, sabahın canlılığıyla yarışmaz mıydı? Belediyeden işgaliye kirası ile tuttukları baraka:
Gemo Dedenin herşeyiydi. Gün doğandan akşam gün batımına değin. Hezo Nene torunları Cihan ve kendisi baraka dükkan da yaşar, yer içer, ekmek parasını kazanırdı. " Ekmek Teknesi. " Filmlerdeki ekmek teknesi gibi. Akşam da cezaevinin ordaki evlerine giderdiler.
Salaş baraka, " Enciğini kaybedsen bulamazsın!"
Yaz'a başka bakan baraka; kışa başka şekille giriyordu. Her yıl bir söküğünü dikiyordu, Gemo Dede. Baraka randumanlı bir mekan olmaya başladı. Fotoğraflar asıldı. Gölgeli köyünün siyah beyaz bir resmini çıkartmış duvara astırmıştı. Fotoğrafta
Gemo Dede bir düğünde arkadaşlarıyla oturmuşlar mağar tepsisi önlerine gelmek üzere, o ve insanlar objektife bakıyor. Kapının önünde düğün, kız, gelin delikanlılar halay tutmuş. En arka planda da gölgeli köyü. Bu fotoğrafa para saydıktan başka bir kolop yoğurt ve horoz vermişti. " Aşık oynamak için toplanırdı ."
Fotoğraf: Gölgeli köyünün o an'ını dondurmuş ve yakasından yapışmıştı.
"BİR DEM MUNTAZIRDIR YAR SELAM İÇİN"
Müdami'nin deyişiyle: Gemo Dede'nin " JORE ! " olarak nitelediği anın nefes alırken bir soluğundan yakalamasıydı resmin esas marifeti. Bu resim, Gölgeli'nin nefesinden bir dem'di. Resmi Hezo Nene'de eline alır öper tekrar yerine asardı.
Biraz tuzluya patlayan fotoğraf joreydi jore.
Halal -ı minallah öyleydi !
Dört erkek çocuk, üçde kızları vardı .
Oğullarının hepsi Kerem dayı gibi çabalarıyla çalışıp kazandılar .
Zeki, Ardahan da ilk ticari taksiyi getirendir. Rafet, konfeksiyon işletmecisidir, Casim, Yadigar diğer çocuklarıdır.
"BİR DEM HİDDETLENİR HER KELAM İÇİN"
Kımo Dayı da derdik bazen, asıl adı Kerem idi . Kendine özgü mizaç'ı vardı, kızardı. Net ve açık iletişimi severdi. Nerede olsa tepkisini verirdi. Meyve tezgahının önüne gelen çocuklara eline ne geçse onlan dalardı. Çocuklar, Şavşetten gelen banda, furuç arabalarına benzetiyordular ama Kımo Dayı kolay lokma değildi.
Sordum ! Gemo Dayı duruyor mu?
Cihan yanıt verdi!
- Hayır hocam elini yıkadı dedem de gitti. Babası Rizgo kişinin gittiği yola Hakka yürümüştüler ondan önce Musa ondan evvel Ali, Alinin babası Çörtük Çolo... Konan göçer, hocam .
"BİR DEM YÜZBİN ÇARHA GİRMEK İSTİYOR.
SANIRSIN ÖLÜM YOK ÖLMEZ BU GÖNÜL"
Hezo Nene sandalyede oturuyor. Sabahtan akşama kadar otururdu. Ayağa kalkar işlenirdi yemek pişirirdi. Haşlamayı çok severdi Kerem Dayı.
Ateşin üstünde et kartolnan pişer gevek olurdu. Celil Ağanın fırından ekmeği alır getirirdi, Kerem Dayı.
Çay da içildi mi? Sıra; tütün tabağasına gelirdi tabağayı çıkarır, tabağadan önce Muş vilayetinin kokusu çıkardı. Sora da sarı sakız gibi uzanan tel tel tütün çıkardı, bir kuçak dolusu tütün çıkardı ..Nasıl sığmış allahım avuç kadar TABAĞA ya?
Bunca kucak dolusu doluluk!
O da ne? Hezo Nene Yeni Mahalle'den yedi sekiz yaşlarında bir kız çocuğuna peştamalının altında sakladığı şeftaliyi götürdü, kızın yırtık esbabının altındaki yırtık olmayan iç göyneğinin içine soktu.
Kimse görmesin! Kerem Dayı Görmedi! Namaza durmuştu içeride. Hezo Nene'nin " yarım elma gönül alma " davranışından bütün çocuklar yararlanırdı.
Meyveyi verdikten sonra çocuğun gözünün içine derin dehrinyun bakardı.
Göz nurdur, ışıktır içimiz karanlık ve soğuktur, Ardahan'dayız yüksek ve soğuktur...
Hezo Nene de sanki bunu bilip durur. Çocuğun içi ısınırdı, ayrıca Hezo Nenenin bakışlarındaki ışığın sıcacıklığıyla hem de ışından aydınlanarak günlenirdi içi çocukların.
"BİR DEM ESERLENİR ESER YEL GİBİ.
BİR DEM MEVCE GELİR TAŞAR SEL GİBİ"
Hezo Nene'nin cenazesine katılan çok oldu." Ne verirsen o gelir seninlen ..." Gölgelide köyün mezarlığına defin edildi. Dükkan da ki fotoğrafta gözükmez mezarlık. Objektifi saat yönünde ikiye doğru kaydırsan mezarlık gözükür. Gemo Dayı anladı: Dünyanın acı olduğunu:
" BİR DEM İNCELENİR İPEK TEL GİBİ.
BİR DEM İPE SAPA GELMEZ BU GÖNÜL "
Ayağı kırıldı. Teker geri dönmüştü gayri.
Cihana :
- Oğul Gölgeliye dönek!
- Gideriz bavo, tamam.
" Hezo Nenen öldü. Ben de öldüm."
Ve Kerem Dayı da öldü.
Gölgeli köyüne defin edildi. Planlama yapamadıklarından ayrı gömüldü Hezo Neneden, Hezo Neneden ayrı düştü. Öyle sandı insanlar ama ayrılık dünyaya mahsus bir kavramdır. Kerim Dayının aile mezarlığı da fotoğrafın dışında kaldı. Saat yönünde üç' e doğru bakınca seçilebilir mezarlık.
Ne eykide o fotoğrafı çektirmişti:Gemo Dayı. Fotoğrafta Hezo Nene de var. Saysan yirmi beş kişi kadraja girmiş hepsinin gözlerine baktığında nur saçılıyor bir süre sonra yirmi beş gözde yani elli tane pencerede şu yazılı, sağ ve sol pencerede olmak kaydıyla:
"ÖLÜRSE TENLER ÖLÜR ..."
Birinci pencerede bu; ikinci pencerede ise:
"CANLAR ÖLESİ DEĞİL" Yazıyordu.
Hepside vefat etmişlerdi!..
Gündüz gözüyle her şey süt beyaz...
Cihan rüyada gördü.
Düş dünyası anlaşılmaz değil anlatılması anlatılamaz. Rüya da öykümüzün yazılacağını da gördü !..