Olayları ve konuları, duygusal işleyişten daha çok akıl süreçleri ile irdelemeye olanak veren ortamlardır, üniversiteler.
Roma İmparatorluğu’nda kurulan öğrenci loncaları, Emeviler, Abbasiler ve Endülüs’teki hem dini hem de dünyevi tartışmaların yaşandığı, araştırmaların yapıldığı medreseler ilk üniversiteler arasında sayılıyor. Ülkemizde üniversiter düşüncenin temellerinin 1863’te kurulan Darülfünun ile başladığını söyleyebiliriz.
Öğrenciler üniversiteleri oluşturan en başlıca unsurdur. Üniversitelerin en temel kuruluş amacı öğrencilerin eğitilmesidir. Üniversite yönetiminde ve denetiminde öğrencilerin söz sahibi olması da bu nedenle kaçınılmazdır.
Üniversitelerin temel görevleri, çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapma olarak sayılabilir.
Bu görevi yaparken üniversitenin özerk, yani, kimlerin öğrenim göreceği, kimlerin öğreteceği, nelerin öğretileceği, kimlerin mezun olacağı, nelerin araştırılacağı, konularında karar almada, kurumsal anlamda yetki sahibi olması gerekir.
Ayrıca üniversitenin özerk olması gereken yönetsel konular da var.
Rektör, dekan ve bölüm-program başkanlarının, birim müdürleri ve koordinatörlerinin görevlendirilme yöntemi ve yetkileri, akademisyenlerin atanması ve bir üst kademeye geçirilmesi, fakülte ve yüksekokul kurma yetkisi, kadrolarının fakülteler arasında dağıtımı, öğretim ve araştırma faaliyetleri bütçelerinin yapılması yetkisi, programlarda okutulacak derslerin ve içeriklerinin kararlaştırılması, değişikliği yapılması, araştırma projesinin kabulü gibi konularda özerk olması gerekiyor üniversitelerin.
Üniversiteler özerkliklerini, topluma hesap verme, toplum tarafından denetlenme ve üniversiteye kaynak ayrılması mekanizmalarına karşı sorumlu olma çerçevesinde yaşama geçirirler.
Tüm dünyada, üniversitelerin bu konulardaki karar yetkileri bu çerçeve ile sınırlanır. Bu, hem devlet, hem de özel üniversiteler için geçerlidir. Üniversiteler, bir yandan toplumca denetlenirken, diğer yandan akademik özgürlüklerin korunması, eşitlikçi bir dayanışma ortamın sürdürülmesi ve üniversitenin değişen politik koşullardan etkilenmesinin önüne geçme konusunda özen göstermeleri gerekiyor.
Tüm bu oluşumlar ışığında üniversite öğrencileri, hem yönetsel yetki ve haklarını kullanma konusunda özenli ısrarcı olmalılar hem de kendilerini hem bireysel hem de mesleki geliştirme konusunda olağanüstü çaba göstermeliler.
Üniversite yaşamı öğrenciler için, doldurulması gereken yeni bireysel ve mesleki gelişim sayfaları anlamına da geliyor. Her üniversite öğrencisi, doldurabileceği kadar bu yeni sayfayı, doğru ve yararlı bilgilerle, keyifli ama bir o kadar da yararlı ve ileride işlerine yarayacak etkinliklerle, becerilerle, bilgilerle, birikimlerle, deneyimlerle ve paylaşımlara doldurmaya çalışmalılar.
Sadece derslere girmenin, hocaları dinlemenin ve ders kitapları ile yetinmenin yeterli olmayacağı, kulüplere üye olmalarının, sporla uğraşmalarının, organizasyonlarda yer almalarının, ekip çalışmasını, takım oluşturmayı öğrenmelerinin gerektiğini asla unutmamalılar. Bir yandan üniversite öğrenimine devam ederken, işler bulup, çalışmalı, kuru kuruya değil, iş dünyasının gerçekleriyle tanışarak çalışmalılar.
En az, kendi dillerinde yetkin oldukları kadar, yabancı dillerden en az birini o dilde hararetli tartışacak kadar yetkin, mutlaka okuduğunu ve duyduğunu tam anlayacak biçimde, duygu, görüş ve düşüncelerini yazılı ve sözlü tam anlatacak şekilde öğrenmeliler.
Üniversite yıllarında çok yer gezmeli, çok yer görmeliler. Hem Türkiye’de hem yurt dışında çok yer, çok insan, çok ülke, çok kültür tanımalılar. Farklı ırklardan, uluslardan, dinlerden, kültürlerden, görüşlerden ve sosyo ekonomik sınıflardan arkadaşlar edinmeliler.
Tüm bunları, ileride zorlu bir iş görüşmesinde zorlu bir patronun, müdürün, insan kaynakları uzmanının karşısında tek söyleyebildiği şeyin, bitirdikleri bölüm ismleri ve bitirme dereceleri olmasın diye yapmamalılar.
Üniversite gençleri, bireysel ve mesleki gelişimleri yanında, üniversite ortamlarında tüm ulusal, toplumsal ve uluslararası konuların hiç çekinmeden tüm yönleriyle, tüm açıklığı ile tartışılmasına da ortam sağlamalılar.
Üniversitelerin, toplumda tartışılması tabu olan, topluma aykırı olan konuların bile çok rahatlıkla gündeme getirilebileceği ortamlar olmasında öğrencilerin katkısı yadsınamaz. Genç üniversitelilerin, üniversitelerde düşünce özgürlüğü ve ufkunu geliştirmek çabası içinde olmaları beklenir.
Sonuç olarak, evrensel düşünce ortamları soluyarak mezun olacak her üniversiteli şu bireysel yetkinliklere ulaşarak mezun olma amacı taşımalıdır:
Kendi dilini sözlü-yazılı çok iyi bilen
En az bir yabancı dili çok sözlü-yazılı çok iyi bilen
Sorgulama, analitik düşünme becerisi olan
Öğrenmeyi öğrenmiş
İlgi istek ve yeteneklerini tanıyan ve geliştirme isteği ve çabası içinde olan
Yaratıcı
Estetik kaygılar taşıyan
Özgüveni özsaygısı öz bakım becerisi olan
İletişim becerisi yüksek, hoşgörü, empati eşiği yüksek
Sanat-spor dallarında yeteneği varsa iyi bir icracı, yoksa iyi bir gözlemci, yorumcu olabilen
Evrensel değer yargılarına (toplumsal-hukuk-insan hakları vb.) sahip
Hiç kimseyi ırkından, dilinden, inancından, görüşünden dolayı ötekileştirmeyen
Bir alanda yetkin, diğer alanlardan bazılarında da fikri olan
Ülkesinin ve dünyanın tüm sorunlarına karşı, bilgisi dahilinde duyarlı, gücü çerçevesinde katılımcı, yetkisi çerçevesinde çözüm arayıcı olan
Üreten, üzerine düşen sorumlulukları yerine getiren
Dünyayı seven ve çevresini koruyan
Uygarlık yolculuğunda, çevreye zarar vermeden gelişme kaydedebilen bireyler olmak.