Ne Hamas'tan, ne Tel Aviv'e atılan füzelerden, ne güvenlik tehditlerinden ne de Obama'nın Netanyahu'ya verdiği destekten haberi olan masumlar onlar.
Günlerdir medyada paylaşılan ölmüş çocuk ve bebeklerin, kanlar içerisinde çığlık atan kadınların, bir yandan enkaz kaldırmaya çalışan, diğer kayıplarının ardından yas tutan insanların görüntüleri hepimizin ruh sağlığını etkiledi kuşkusuz.
Bunca merhamet yoksunluğunun rasyonel bir sebebini bulmakta zorlanıyor insan. 'Ama onlar da bize füze atıyor' mantığıyla açıklanabilir mi o bebeklerin cesetleri bilinmez. Lakin yüreğine bu kadar kötülük ve acımasızlık sığdırmayı başaran insanlara kızmaktan çok acımak gerektiği de ortada. Lanetlenmiş olduklarına hiç şüphe yok.
Bu noktada hamaset yaptığım da sanılmasın. Bir ülke yönetiminin kendisini ve halkını koruma hakkı hiç kuşkusuz vardır. Şehirlerine, mahallelerine füze yağarken, bunların müsebbiplerini elbette cezalandırma yetki ve sorumlulukları vardır. Ancak bunun nasıl yapılacağı konusu etik ve yasal çerçevede değerlendirilir. İsrail ve Filistinliler arasındaki tarihi siyasi kavgayı ve kimin haklı olduğunu bir kenara bırakıp son olaylardaki hataları kısaca özetleyelim.
SON OLAYLARDAKİ HATA
1- Sebebi ne olursa olsun, silahsız masum sivillere yönelik her türlü şiddet hareketi suçtur. Elinde silahı olmayana silah kullanmak ahlaki de değildir. Bir hükümetin görevi, kendisine füze atılıyor diye füze atılan bölgeyi ve o bölgede yaşayan günahsız insanları yerle bir etmek değil, füzeleri atanları diğerlerinden ayırıp cezalandırmaktır. Becerikli ve ciddi bir devlet, bir suç varsa failini bulmaya çalışır. 'Failini bulamıyorum o zaman hepsini öldüreyim' diye bir düşünce sistematiği olamaz. Nitekim saldırılara karşı ölçülü, orantılı ve adil bir karşılık verilmediği müddetçe bu yaklaşım füzeleri atanlara meşruiyet sağlamaktan başka işe yaramaz. Çocukları öldürerek hiçbir savaş kazanılamaz.
2- İsrail hükümetinin Filistinli eylemcilerle mücadelesinde daima bir şantaj mekanizması kullanmayı tercih ettiği bilinir. Eğer Hamas ya da Hizbullah mensubu birileri bir eylem yaparsa, onu yakalamak yerine ailesini, çevresini cezalandırmak yoluyla suçun caydırılması yöntemi izlenmektedir. Bu masum insanların araçsallaştırılmasına, eziyet çekmesine, haksız yere zulme uğramasına neden olduğu gibi, potansiyel eylemci profilini de bırakın azaltmayı genişleten bir durumdur. 'Tarih çok uzun sürer' der Althusser. Tarihin bütününe bakıldığında 1948'den bu yana geçen süre son derece kısa bir zaman dilimidir. İsrail iyi bir savaşçı değil, sadece iyi bir kavgacıdır. Kavgada yumruk sayılmaz; oysa savaşta ne zaman yumruk atacağınız, ne zaman geri çekileceğiniz ne zaman masaya oturacağınızdır, kazanıp kazanmadığınızı belirleyen. Yeni Ortadoğu'yu anlamamakta direnenler, insanları öldürerek güvenliklerini sağlayacaklarını düşünenler bu savaşı kazanamaz.
3- Hamas'ı El Fetih'in gücünü kırmak isteyen İsrail istihbaratının kurdurduğu ve Filistin hareketini İslamcılaştırarak Batı kamuoyunun onu dışlamasını sağladığına dair rivayetler muhteliftir. Hamas'ın her gereksiz ve etkisiz roket saldırısında acaba 'İsrail'e meşruiyet sağlama çabası mı var?' sorusu aklıma takılır. Esasen Obama da bu soruya takılsa ve 'bunlar bana ne yaptırmaya çalışıyorlar' diye sorsa çok iyi olur diye düşünüyorum.