Selvi, geçmiştede örneklerine sıkça rastladığımız klasik medya hastalığı olan iktidarı ve ülkeyi yönetme hastalığına ilginç bir örnek vererek bu konuyu tekrar gündeme getirdi. Selvi, Taraf Gazetesi ve Ahmet Altan'ın AK Parti iktidarına ve Erdoğan'ın şahsına eleştiriyi aşan ve hakarete varan yorumlarının arka planındaki gerçekleri analiz eden bir yazı kaleme aldı...
Selvi yazısında Ahmet Altan'ın ve Taraf gazetesinin askeri vesayetin geriletilmesindeki katkısını övdükten sonra, bugünkü Erdoğan'ı hedef alan çizgisini şu satırlarla analiz etti;
İşte Selvi'nin yazısının o bölümü;
Cumhuriyetimiz 89 yaşında. Ama bu ülkede çetelerin ve Ergenekon'un yaşı Cumhuriyet'ten de ileride. Birkaç Ergenekoncu Silivri'ye toplanınca, bu iş bitti, havasına girdik.
Oysa daha yeni başlamıştık Ergenekon zihniyetiyle mücadeleye. Başbakan asmış olan, "Derin zihniyet"le mücadele adına yapacaklarımız daha çoktu.
Vesayet izlerini her alandan kazımak adına, daha işin başındaydık.
Bu mücadelede omuz omuza verdiğimiz bazı arkadaşlar, devleti yönetmeye soyundu.
Ben Ahmet Altan'daki Erdoğan düşmanlığında da bunu görüyorum.
Devleti yönetmek istiyor. Sürecin kendi istediği istikamette yönetilmesini talep ediyor. Bunu yapamayınca da çılgına dönüyor. Hakaret ediyor, aşağılıyor.
İstiyor ki, pijamayla karşılayacağı başbakanlar olsun.
Ahmet Altan bildiğimiz Ahmet Altan değil. Karşımızdaki bir zihniyet. Ergenekon mücadelesini birlikte verdiğimiz, hadi paye onların olsun bu işe öncülük edenler, bundan sonraki süreci de şekillendirmek istiyorlar. Kavganın özü bu.
Peki nasıl yönetecekler?
Ahmet Altan, Taraf Gazetesi'ni nasıl yönetiyorsa öyle.
Taraf'ın Yazı İşleri Müdürü Kerem Altan, Yasemin Çongar'a mektubunda, "Biliyorum uzun zamandır memnun değildin istihbarat servislerinin bir o yana bir bu yana çekiştirdiği, herkesin kullandığı, dış mihrakların maşası olmuş böyle bir gazetede çalışmaktan" diye tarif etmişti durumu.
Bunların hepsi bir kurum. İşbirliği içinde yönetecekleri bir devlet arzu ediyorlar.
Ama demokrasilerde devleti kimin yöneteceği belli. Millet bu görevi; Recep Tayyip Erdoğan'a verdi.
Başbakan'ı yönetemeyince huysuzlanıyorlar. Hırçınlaşıyorlar. Saldırıyorlar.
Ahmet Altan'ın sorunu da bu.
Yönetemediği Başbakan'a saldırmak.
Askeri vesayet ve çeteler başta olmak üzere güç odaklarına karşı "Dik duruşunun simgesi " olan Erdoğan'ı, itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
"Kof Kabadayı" diyor, medya külhanbeyi edasıyla. Sorunları çözmeye çapı yetmiyor diye saldırıyor.
Neymiş çapının yetmediği işler?
Anayasa, Kürt meselesi, Alevi sorunu, Kıbrıs ve Avrupa Birliği.
Kim bunların bir dokunuşta çözülecek işler olduğunu söylüyorsa, yalan söylüyor.
Kim AK Parti döneminde bu sorunların çözümü konusunda iyi niyetli ve samimi çabaların başlamadığını söylüyorsa, doğruyu söylemiyor.
Bu sorunların çözümü bir süreç işi.
Cumhuriyet tarihi Kürt ve Alevi sorununda inkar üzerine kuruluydu. Erdoğan başta bunu değiştirdi.
Kimse kahramanlığa soyunmasın. Eğer Erdoğan'ın güçlü liderliği olmasa, bu mücadele verilemezdi.
Bu ülkede bir adam çıktı ve askere dur dedi.
Bu gerçek ortayken Başbakan niye hedef seçildi?
Ayrıca çözümün yolu, seçilmişleri aşağılamaktan, sivil iradeyi itibarsızlaştırmaktan geçmiyor.
Ayrıca kimsenin itibarını alıp verme işi de Ahmet Altan'a ait değil.
Erdoğan'ın itibarını millet vermiş, Ahmet Altan mı alacak?